Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür, ama arşiv unutmaz: İşte havuzun arşivinden

Yıllardır süren Gezi davalarında yeni bir safhaya geçildi. Abant Platformu’nun Gezi protestoları sırasında hükümete yaptığı uyarı deklarasyonu tekrar gündeme geldi.

SHABER3.COM

Gezi Davası, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) atadığı savcıların iddianamesi ile 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüs sonrası başlamıştı. 

Yine iktidarın atadığı hakimler tarafından beraat ile sonuçlanmıştı. 

İşadamı Osman Kavala'nın tahliye edilmesi hemen ardından tutuklanması iktidarı da muhalefeti de aynı hedefte birleştirdi. 

Her ikisi de yapılanları konuşulanları unutup 'hizmet Hareketi' gönüllüleri ile Gezi olaylarını birleştirdi. 

ABANT PLATFORMU HÜKÜMETİ UYARMIŞTI

Oysa gerçeğin peşinde olan yok. Malum 'hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.' Ancak hem havuz medyasının arşivlerinde hem de kendini 'muhalif' medyanın arşivlerinde Hizmet Hareketi'ne yakın isimlerin açıklamaları duruyor.

Gezi protestoları yaşandığı günlerde toplanan Abant Platformu herkesime yaptığı sağ duyu açıklaması hala kayıtlarda. 

T24.COM'da yer alan açıklamanın haberi için TIKLAYIN 

TRTHABER'de yer alan açıklamanın haberi için TIKLAYIN 

HABERLER.COM'da yer alan açıklamanın haberi için TIKLAYIN 


Ayrıca açıklamada hükümete yaşam biçimlerine saygı duyması gerektiği gibi uyarılar yapılırken, açıklamanın altındaki imzalardan biri de Hüseyin Gülerce'ye ait. 

Şimdilerde yandaş medyanın bir çalışanı olan Gülerce’nin Kavala’dan daha Gezici olduğu ve tutuklanması gerektiği yönünde sosyal medya paylaşımları oldu.

5 HAZİRAN 2013'te Abant'ta toplanan platformun açıklaması:

Siyasal ve kültürel farklılıkların barış içinde bir arada yaşaması için projeler yürüten Abant Platformu, Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmemesi için yapılan ve giderek şiddet eylemlerine dönüşen gösterilerle ilgili sağduyu çağrısı yaptı.

6 maddelik itidal davetinde çevreci kaygılarla başlayan ancak kısa sürede şiddete dönüşen eylemlerin Türkiye’yi kaotik bir ortama sürüklemesinden endişe edildiği belirtildi. 

Protestolar karşısında orantısız güç kullanılmasının olayların yayılıp şiddetlenmesine yol açtığı kaydedilerek, AKP iktidarından ‘76 milyonun hükümeti olarak davranması’, eylemcilerden de gösterilerinde barışçıl yöntemler ile sınırlı kalmaları istendi. 

Hem hükümete hem siyasi partilere hem de eylemcilere yönelik önemli çağrı ve uyarıların bulunduğu açıklama şöyle: “Taksim Gezi Parkı’nda çevreci kaygılarla başlayan, ancak kısa sürede demokratik ve insani çerçevenin dışına taşan ve yer yer karşılıklı şiddet içeren eylemlerin ülkemizi kaotik bir ortama sürüklemesinden endişe ediyoruz.

Protestolar karşısında orantısız güç kullanılması, olayların yayılmasının ve şiddetlenmesinin sebebi olmuştur. 

Toplumsal barışı, demokratik istikrarı ve can güvenliği başta olmak üzere temel hak ve özgürlükleri tehdit eden bu olayları bir an önce sona erdirmek, başta hükümet ve eylemciler olmak üzere siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve kanaat önderlerinin ahlaki ve insani sorumluluğudur.

Bu çerçevede hükümeti basiretli ve serinkanlı yönetime ve protesto eylemlerinde bulunanlar da dâhil olmak üzere 76 milyonun hükümeti olarak davranmaya, aynı şekilde elemcileri de barışçıl yöntemler ile sınırlı kalmaya davet ediyoruz. Demokrasilerde sandık elbette her şey demek değildir. 

Ancak demokrasilerde sandıkla gelenin sandıkla gideceği de akıldan çıkarılmamalıdır.

Hayat tarzlarına müdahale olarak algılanan birtakım düzenlemeler toplumda rahatsızlık meydana getirmektedir. Benzer şekilde toplumdaki değişik inanç gruplarının hassasiyetlerini göz ardı eden söylem ve kararlar gözlenmektedir. 

Söz konusu söylem ve kararların toplumsal huzuru bozmayacak şekilde yeniden değerlendirilmesi hiç şüphesiz ülkemizin faydasına olacaktır.

Türkiye’nin gerçek zenginliği, farklılıklara saygıya dayanan çoğulculuğudur. Her birey kendi tercihleri ve inançlarıyla saygıya layıktır. Hükümet başta olmak üzere bütün siyasi kurumların ve toplumun her kesiminin buna özen göstermesi toplumsal huzurun teminatıdır.

Ülkemizin demokratikleşme bağlamında elde ettiği ve hepimizin başarısı sayılması gereken kazanımları yitirmek değil, daha da ileriye taşımak gerektiğine inanıyoruz.”

POLİSLERİN AVUKATI DA TEPKİ GÖSTERDİ 

Kavala’nın cezaevine gönderilmesi ve 2 yıldır tutuklu kalmasının sorumlusunun Nazmi Ardıç olarak gösterilmesinin ‘haksızlık’ olduğunu belirten Şahinler, “Müvekkilimin hazırladığı dosya kriminal anlamda tekemmül etmediği için soruşturma aşamasında kalmıştır. Yani adli kovuşturmaya dönüştürülmemiştir. Yani Osman Kavala’nın değil yargılanması, tutuklanması bile Nazmi Ardıç döneminde gerçekleşmemiştir. Elde edilen delillerin uyduruk olduğunu iddia etmek ise en masum ifadesiyle haksızlık olur.” ifadelerini kullandı.

Fatih Şahinler’in açıklaması şöyle: “Adil bir yargılamada, tutuksuz yargılama ve masumiyet karinesi esas olması gerekirken AKP Hükümetinin müdahaleleriyle bağımsız kararlar veremeyen/vermeyen yargı, tutuklamanın bir sindirme ve cezalandırma aracı olarak kullanmasına aracı olmaktadır."
<< Önceki Haber Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür, ama arşiv unutmaz:... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER