MURAT ÇETİN- SAMANYOLUHABER.COM
SELAM OLSUN
Hak ve hakikatin sesi olan sürgündeki gazetecilere ithaf olunur.
Hak ve hakikatin sesi olan gazetecilere selam olsun! Yalanın, iftiranın, çamur atmanın olağan hale geldiği; kişisel çıkar uğruna, hırsızlığın ve arsızlığın göz yumulduğu; zalim ve temsilcilerinin sesi olmak için birbiriyle yarışıldığı bir dönemde “Elif” gibi dimdik duran, sadece doğruları yazan, doğruları yazdığı için şer odaklarının hedefi haline gelen, hüzünlü gurbetin gazetecilerine selam olsun!
Güneşli günlerde, baharda ve kırmızı halılarda gazeteciliği herkes yapar. Önemli olan, kar- boranda, fırtınanın olduğu zamanlarda kalemini satmadan, mikrofonun hakkını vererek gazetecilik yapmaktır. Sayıları az olsa da kalem erbabı dostlarımızın her türlü tehlikeyi göze alarak yollarını yürümeye devam etmeleri, bizleri ve bir o kadar mazlum insanları ne kadar sevindiriyor bilemezsiniz !
Kırık mızrapları ile bamteline dokunmasını öyle iyi öğrenmişler ki, inanın alkışlamamak mümkün değil… Kelam erbabı olmak zordur, hakeza bir o kadar da zordur kalem erbabı olabilmek. Zalimin dünya nimetlerini ayağınıza serdiği bir dönemde bir gazeteci olarak bunları elinin tersiyle itmek, zindanlara düşmek ve ülkesinden çıkarak diyar-ı gurbette hayatta kalmaya çalışmak ve dahası zalime “zulmediyorsun” diyebilmek ancak kadirşinasların yapabileceği işlerdendir.
Zalimin kara propaganda merkezindeki kara masanın etrafındaki kara yüzlü kara ruhlu adamların bütün planlarını bir bir bozmak, bunların niyetlerini görmek ve dahi bunları deşifre ederek anlatmak kolay şeyler değil. İşte bütün bunlardan dolayı selam olsun hak ve hakikatin temsilcisi gazetecilere!
Endamı, boyu-posu, dini, mezhebi, ırkı ve görüşü ne olursa olsun zalime “dur!!” diyebilmek ancak ve ancak vicdanı olanların yapabileceği bir kahramanlıktır; kahramanlıktır zira hakikati söylemek büyük bedeller ister. Hakikati söylemek; şer ittifakına cephe almaktır, bu şer ittifakının yalan ve dolanlarına kanan halk yığınlarına gerçekleri anlatmak isterken “terörist” damgası yemektir. Hakikati söylemek; bazen dostlarınızın bile sizi anlamaması, yüzlerini çevirmesi demektir. Ve hakikati söylemek; bütün bu tavırlara karşı aktif sabır göstermek ve vazifesini bihakkın yerine getirmeye devam etmektir. Hakikati söylemek, bazen yardan bile geçmektir!
Hak ve hakikatin gazetecileri
Hapislere atıldığınız, sürgüne gönderildiğiniz, beş parasız kaldığınız dönemler oldu… Hala taksi şoförlüğü yapıyorsunuz, benzin istasyonlarında çalışıyorsunuz, pizza satıyorsunuz... Ama her ne olursa olsun bir vakit bulup Türkiye ve dünyada olup biteni izlemeye çalışıyorsunuz. Zalimin adamları tarafından takip ediliyorsunuz, yetmezmiş gibi darp ediliyorsunuz. Ama ben biliyorum ki korkmuyorsunuz, korku sizin rüyalarınıza bile girmedi ve giremiyor. Ne cehennem korkusu yaşıyorsunuz, ne de cennet sevdası içindesiniz ! Sadece hak ve hakikatin sesi olmaya çalışıyorsunuz! Selam olsun sizlere!!
Zalim zor günler yaşıyor, zalimin adamları korkudan titriyor, zalime alkış tutanlar artık “Neler oluyor ?” demeye ve kısmen de olsa kendisine anlatılanların yalan olduğunu görmeye başladılar; başladılar ve şimdi sığınacak liman arıyorlar… Ve hala uyuyan bir sürü ise başına neler geleceğinin farkında değil ve zalimin arkasından baş aşağı uçuruma doğru gidiyor. Yazık!
Ve zalim gidiyor ama giderken ülkeyi uçurumdan atma konusunda hiçbir tereddüttü olmayacak. Gözlerini kan bürümüş, şeytanın bile aklına gelmeyen türlü türlü oyun peşinde. Ve bunları yapabileyim diye bu şer oyunu bozacak olan hak ve hakikatin gazetecisi olan dostlarımızı sindirmeye çalışıyorlar. Öyle yapmadılar mı Allah’ın lütfu olarak gördükleri 15 Temmuz projesi öncesinde… Kendilerine karşı olan muhalif basın kuruluşlarını kapattılar, ki oyun planları deşifre olmasın.
Bu zalimler Türkiye’de daha erken zamanlarda türlü türlü oyun içine giremedilerse, kirli tezgahlarını hep ötelemek zorunda kaldılarsa inanın bu gazetecilerin şer planları deşifre etmelerindendir. Ve şimdi de aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. Korkutacaklar, dövecekler, belki de suikast planlarını devreye sokacaklar. Ama ben biliyorum ki her ne olursa olsun bu dostlarımız korkmayacak, yılmayacak, geri çekilmeyecek. Şimdiye kadar olduğu gibi hak ve hakikatin birer dellalı olmayı sürdürecekler.
Hak ve hakikatin sesi olan gazeteci dostlarım ! Bir kahramanlık destanı yazıyorsunuz, gelecek nesillerin dillerinden düşmeyecek cesarete imza atıyorsunuz. Bu zor günleri ilerideki zamanlarda “Hey gidi günler!” diye anacağınızdan ve bu zor günleri belki de özleyeceğinizden kuşkum yok! Zira sizler, Efendiler Efendisi Hz. Muhammed (SAV) efendimiz gibi hicrete zorlandınız, hayatınız ablukaya alındı, sevdiklerinizden koparıldınız, malınıza mülkünüze el konuldu. Babalarınız anneleriniz, kardeşleriniz ve akrabalarınız sizler sürgünde iken hayatlarını kaybettiler. Onların cenazelerine bile gelip bir demet gül dahi bırakamadınız. Ve onlar da sizlerin hasretiyle bu dünyadan ayrılıp gittiler. Bu haliyle bile büyük bir sabır gösterdiniz. Allah (cc) ebeden sizlerden razı olsun.
Zor günlerden geçiyoruz ama biliyoruz ki bu kara günlerin geçmesine artık az kaldı…Ve belki de sizlerle birlikte bizleri de yeni görevler bekliyor. Bu kıraç dönemden sonraki dönem zalimin yakıp yıktığı enkazı kaldırma dönemi olacak ve öyle anlaşılıyor ki bu görev yine eskiden olduğu gibi sizlere düşecek. Ve çıkacağız yollara…
Çıkacağız yollara
Zaman akıyor, zaman değişiyor zulmetten nura,
“Hamdım, piştim, yandım” diyerek çıkacağız yollara.
Zalimden hesap sorarak ama takılmadan,
Adalet terazisi ile çıkacağız yollara.
“Önden giden atlılara” yetişmek için,
Dolu dizgin, rahvan çıkacağız yollara.
Bağrı yanıkların gözyaşlarını silmek için,
Itırlanmış mendillerle çıkacağız yollara.
Yüreklerdeki yangınları söndürmek için,
Bir damla Kevser’le çıkacağız yollara.
Kökü mazide olan atiye selam olsun,
Aheste revlik etmeden çıkacağız yollara.
Yusuf’ların hayali şimdi yeniden muhacirliktir,
Ensar’a sarılmak için çıkacağız yollara.
Nam-ı Celili Muhammedi dalgalansın diye,
Gönül hırkasını giyerek çıkacağız yollara.
“Kardeşlerime selam..” nidasının hakkı için,
Evlad-ı iyalden geçip çıkacağız yollara.
İki dünyası olan durmasın karşımızda,
Ahiret yurdu için çıkacağız yollara.
“Cennet sevdası-cehennem korkusu” duymadan,
Sadece ALLAH rızası için çıkacağız yollara.