Olayın pazar günü gece yarısı saat 01.10 sıralarında olduğunu kaydeden Mustafa Yiğit, seçimlerin hemen sonrasında artan terör olaylarının ardından gelen şehit cenazelerinin psikolojisini bozduğunu, bu sebeple dükkânında zaman zaman alkol alıp kendince üzüntüsünü yaşadığını belirtti. Yaşanan olayları hazmedemediğini ve duyarsız kalamadığını vurgulayan Yiğit, kendisi hakkında iki tutanak tutulduğunu; birincisinin çevreyi rahatsız etmek, ikinci tutanağın ise husumetli olduğu bir kişinin şikâyetiyle devlet büyüklerine hakaret etmekle ilgili olduğunu, kendisini şikayet eden kişiyle de mahkemede hesaplaşacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı'na hakaret iddiasıyla gözaltına alınan ve mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan bisiklet tamircisi Mustafa Yiğit olay gecesi yaşananları şöyle anlattı: “Vatan millet sevgisi bizde farklı. Ne zaman bir şehit haberi gelse ben arızaya bağlıyorum. Hele bir de o anda alkollüysem bağırıp çağırmaya başlıyorum. Gözaltına alındığım gün dükkânımda alkol almıştım. Tabiki insan olarak doğuda yaşanan olaylara hepimiz üzülüyoruz. Oradan buradan şehit haberleri geliyor. İnsan mantıken düşünüp kendi kendine soruyor; hani barış süreci vardı. Bir şey olmuyordu ya da oluyordu da saklanıyordu. Seçim bir bitti hemen bu olaylar başladı. Bir sürü insanımız öldü. Ha öbür taraftan da öldü, ne gerek var ki bunlara. Olay akşamı da bunlardan dolayı alkolün de verdiği etkiyle yine bağırdım, çağırdım; PKK’ya ve destekçilerine hakaret ettim. Cumhurbaşkanı'na yönelik konuşmadın mı diye sorarsanız, ben ne söylediğimi polisteki ifademde belirttim. Saklamadım da ne söylediğimi. Bana göre de hakaret diye düşünmüyorum ben onu. Ama mahkeme derse ki bu da hakarete girer, o zaman yapacak bir şey yok. Ama bana göre 400 milletvekili polemiği ile ilgili biraz uzunca bir şeyler söyledim. Onu şimdi söylemeyeyim, olay şu an mahkemede.
OLAY GÜNÜ POLİSLER BANA HAKARET ETTİLER, VURDULAR
Ayrıca olay günü polisler geldi yanıma, ben dükkânda bağırırken memurun bir tanesi bana ‘niye bağırıyorsun’ dedi. Ben de ona ‘niye bağırmayayım, o kadar polisimiz askerimiz ölüyor’ dedim. Aynı polis memuru bana, ‘sana ne, seni ne ilgilendirir’ deyince, ben de ona ‘neyin peşindesin’ diye tartıştık. Sonra beni iteklemeye başladılar, elinizi çekin deyince gözüme biber gazı sıktılar. Gözlerim artık bir şey görmüyordu, o ara ellerimi arkadan kelepçelediler. Apar topar arabanın arkasına atıyorlar. Nasıl olsa gözlerim görmüyor diye hakaret edenler, vuranlar o biçim. Gözlerim de görmüyor ki hangisinin vurduğunu söyleyeceksin.
BANA RAPOR ALMIŞLAR, RAPORDA HİÇBİR ŞEY YOK!
Bana doktor raporu almışlar, geceki raporda hiçbir şey yok. Gündüz ki raporda bileklerde falan kelepçelerin sıkı olduğundan dolayı kolumda falan izler var ama onlar raporda hiç görülmüyor. Gözaltı süresince insanı bir karakola götürürler, bir şey yaparlar; ne karakol ne de başka bir yer, arabaya attıkları yerde eller kelepçeli, iki büklüm, gözler görmüyor, o şekilde arabanın içinde durduk.
POLİSLER BİLDİĞİN EZİYET EDİYORLAR
Nasıl durduğumuzu da biz biliyoruz yani bildiğin eziyet ediyorlar yani. Sonradan da öğreniyorum ki ilk tutanak çevreyi rahatsız etmekten tutuluyor. İkinci bir tutanak ise devlet büyüklerine hakaret diye tutuluyor. Onun da tutulma sebebini öğrendim, bunu da açıklamayacağım, o vatandaşla da mahkemede görüşeceğiz. Polisin tutumu da o akşam benim hoşuma gitmedi.”
"ARTIK ŞEHİT HABERLERİ DUYMAK İSTEMİYORUM"
Olay sonrası yakınları ve komşularının kendisine geçmiş olsun ziyaretine geldiğini anlatan bisiklet tamircisi Mustafa Yiğit, “Beni tanıyanlar bilenler bu konularda ne kadar hassas olduğumu bilirler. Bana sürekli ‘bu ülkeyi sen mi düzeltecesin, yeter artık kendini daha fazla üzme’ diyerek telkinde bulunuyorlar. Ben yine söylüyorum bu olaylara duyarsız kalamıyorum, artık şehit cenazesi haberleri duymak istemiyorum. Bunun için yine hakaret ve küfür etmeden eleştirme hakkımı kullanacağım ve doğru bildiklerimi söylemeye devam edeceğim.” dedi.
CHA