17 Aralık 'Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu' soruşturmasında imzası bulunan hakim Süleyman Karaöçöl hakkında meslekten ihraç etme kararı alınmıştı. Karaçöl aynı zamanda Çağlayan Adliyesi'nde Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden DHKP-C'li teröristleri de tutuklayan hakimdi. Teröristler serbest bırakıldıktan sonra İstanbul'daki adliyede savcı cinayetine imza atmıştı.
Hakkında yakalama kararı çıkarılması sonucu çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı.
Hakim Süleyman Karaçöl gözaltına alınıp çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldıktan sonra sosyal medya üzerinden bazı açıklamalarda bulundu. Yapılan hukuksuzlukları ve ülkenin durumunu anlatan Karaçöl; bu ortamda hâlâ hukuka inanıp sahip çıkan cesur hukukçulara da teşekkür etti.
İşte Karaçöl'ün o açıklamaları:
"Ben terör hakimliği yaptım. Teslim olmak istemesem Kütahya gibi küçük bir ilde mobese kameralarının altında şehrin göbeğinde müdafimin cep telefonunu aramaz, kapalı olunca bürosunu arayarak adımı ve soyadımı söyleyerek avukat sormaz sonra onun bürosuna gitmezdim. Avukat geldikten sonra adliyeye doğru yola çıkmazdım. Toplum o kadar kutuplaşmış ki her şeyi, sadece "görmek istediği" gibi görüyor.
Bana "silahlı terör örgütü yöneticiliği ve hükümeti cebren silahla değiştirmeye teşebbüs etmek" suçlarından tutuklama amaçlı yakalama çıkarılmış. Dosyada gizlilik kararı bulunduğu belirtilerek ne dosya, ne delil ne bana ne de müdafime gösterilmedi. Eylemlerim 25 aralık dosyasında şüpheliler hakkında dinleme, arama ve tedbir kararı verdiğim söylendi.
Tamam da dinleme konusunda HSYK sor. izni dahi vermedi. Tedbir kararı konusunda dosyayı incelemeden karar verdiğimden bahisle Yargıtayda yargılanıyorum. O kadar hassaslar ki, müfettişler "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan yakalama istemiş. Bana yakalama "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan yakalama çıkarılmış. Level atlamışım yani. Hepsi görev suçu dedim. HSYK'nın izni var mı diye sordum ????
Örgüt nerede? Evde çocuklarım bile benim sözümü dinlemiyor. Silah nerede? Ben ok bile atamam. Birilerine göre, karar verdiği için bir hakim Karayılan'la eşdeğer görülüyor.
Eski zamanın tabularından "dünyanın 7 filin üstünde durması" gibi Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 7 işadamının omuzunda mı duruyor? Acaba onlar hakkında, yasa yolları açık arama ve tedbir kararı verince hükümeti cebren silahla devirmeye mi teşebbüs suçu mu işlenir? Kanaatime göre birileri 'siz bazı işadamları için mahkemenin arama kararını AY ihlal ederek uygulatmadınız, sorumlu tutulursunuz' deyince onlar da çare aramış, 'hakimi terörist ve darbeci yaparsak yırtarız' diye düşündüler herhalde?
Ben çarşı dos. okumuştum. İki kişi dışında kimseyi tutklamadım. Gazetelerde savcının darbe suçundan beraat mütalaası verdiğini okudum. İddianameyi tanzim edene ise iktidar yanlısı kimi köşe yazarları hakaretlerde bulunduklarını gördüm. Bugün bana bu muameleyi yapan meslektaşlarım, bugün alkış tutanlardan yarın hakaret duymayacaklarının garantisini aldılar mı acaba?
Her türlü baskı ihtimali olmasına rağmen "Adaletli yargıçların hala var olduğunu kanıtlayan" adil ve cesur hakimler, sağolun, varolun inş."
SAMANYOLUHABER.COM
