Falyalı kimdi, ne ifade ediyordu, mesaj ne?: KKTC’den Türkiye’ye uzanan bağlar ve ikinci Susurluk

t24.com.tr yazarı Gökçer Tahincioğlu, kapsamlı bir Halik Falyalı yazısı kaleme aldı ve ilginö detayları bir araya getirdi. işte o yazı.

SHABER3.COM

Halil Falyalı kimdi, ne ifade ediyordu, ne mesaj verilmiş oldu: KKTC’den Türkiye’ye uzanan bağlar ve ikinci Susurluk



Türkiye’nin ismini organize suç örgütü lideri Sedat Peker’den öğrendiği KKTC’nin kumarhane ve bahis kralı Halil Falyalı, dün akşam, 28 Temmuz 1996’da İstanbul’da öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal’a benzer bir biçimde öldürüldü.

Falyalı’nın Topal’la benzerliği öldürülüş biçimi ile sınırlı değil.

Kumarhaneler, yasadışı bahis, paramiliter güçler ve çetelerle olan ilişkiler, siyasetle kurduğu yakın bağlar ve kendilerini koruyacağına inandıkları sahip oldukları derin bilgiler Topal ile Falyalı’nın diğer benzer yönleri.



Topal, İstanbul’un göbeğinde, aracının içinde, bazı siyasiler ve devlet görevlileri ile birlikte hareket ettikleri Susurluk skandalıyla ortaya çıkan Abdullah Çatlı önderliğindeki çete tarafından öldürüldü. Özel harekât polislerinin de içinde olduğu bu çete öyle pervasızdı ki cinayeti Uzi marka silahlarla işlemekten çekinmediler. Kullandıkları silah, neredeyse bir imza gibiydi. Zira o tarihte bu silah sadece özel harekât polislerinde bulunuyordu.



Öldürülen gazeteci Kutlu Adalı

Aynı Uzi marka silahlar, KKTC’de gazeteci Kutlu Adalı cinayetinde de kullanmış ama bu cinayet de nedense faili meçhul bırakılmıştı. Peker, Adalı için Susurluk hükümlüsü Korkut Eken’in o yıllarda kendisini aradığını ve bu konuda kardeşini görevlendirdiğini anlatana kadar faili aslında neredeyse belli Adalı’nın ölümüyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Hala da göstermelik soruşturmalar dışında inandırıcı adımlar atılmış değil.

Falyalı kimdir?

KKTC’de öldürülen Falyalı, Susurluk’tan bu yana uzanan zincire eklenen son halkalardan biri. KKTC basınına göre, buradaki hâkimiyetinin de etkisiyle, hayırsever bir iş insanı. Ancak Peker’in açıklamarından sonra açığa çıkan kayıtlar, Falyalı’nın yıllarca bu maske altında rahatça hareket ettiğini gösteriyor.

Falyalı, KKTC’de “yedi yıldızlı” olarak anılan Les Ambassadeurs Hotel & Casino'nun sahibiydi. Bunun yanında Fly Oil, Girne Marina, çeşitli bahis siteleri, restoranlar ve bilgi teknolojisi şirketleri de vardı. Avrupa’ya uzanan yasadışı bahis sitelerini yöneten isim olarak da tanınıyordu.


20 yıl önce kumarhanede güvenlik görevlisi olarak çalıştığı söylenen Falyalı, hızlı bir biçimde o kadar zenginleşti ki ismi 2004’te İngiltere’nin köklü kulüplerinden Fulham’ı satın alabilmek için pazarlık yaptığı haberleri ile gündeme geldi. Yapılan açıklamalarda Falyalı kardeşlerin kulübe 100 milyon sterlin önerdiği ancak sahiplerinin satmaya yanaşmadığı söyleniyordu.

Futbol, siyasetin ve mafyanın vazgeçemediği alanlardan biri.

Falyalı, belki Fulham’ı satın alamadı ama KKTC’de futbolla hep yakından ilgili oldu. Mağusa Türk Gücü kulübüne 2008-2012 yılları arasında başkanlık yapan Falyalı, 2017-2018’de de kulübün sponsorluğunu üstlendi.

Falyalı’nın suç kaydı?

Falyalı’nın ismi Türkiye’nin gündemine aslında Peker’in videolarından önce, 2016’da geldi ancak o zaman kamuoyu için tanınan bir isim değildi.

2016’da İstanbul merkezli düzenlenen yasadışı bahis operasyonunda tüm izler Falyalı’nın Kıbrıs’tan İngiltere’ye uzanan yasadışı bahis zincirinin en önemli halkası olduğunu gösteriyordu. O tarihteki belirlemelere göre, bahis çetesinin günlük kazancı 40 milyon doları buluyordu. Yasadışı bahis sitelerinin Türkiye’deki merkezlerine düzenlenen operasyonlarda 780 milyon dolar ele geçirildiği haberleri de basına yansıdı. Yasadışı bahis zincirinin Türkiye’ye verdiği zarar, yine o tarihteki haberlere göre yıllık 12 milyar dolara kadar ulaşıyordu.


Veysel Şahin


Veysel Şahin’in iddiaları

Kıbrıs’ta Falyalı gibi bahis baronu olduğu iddia edilen bir diğer isim Veysel Şahin, 2017’de, bir yıl önce gerçekleştirilen bahis soruşturması kapsamında İstanbul’da tutuklandı. Gazeteci Timur Soykan, Şahin’le ilgili kaleme aldığı yazıda, “17 Temmuz 2017’de çok ilginç bir gelişme yaşandı. Veysel Şahin, ağaçtan düşerek yaralanan babasını İstanbul’da hastaneye götürmek için özel uçağıyla Sivas’a geldi. Gözaltına alınan Veysel Şahin tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konuldu. İddiaya göre; Veysel Şahin’in el konulan para ve mal varlığı 780 milyon dolardı. Veysel Şahin’in hakkındaki tutuklama kararlarına karşın neden Türkiye’ye geldiği ise kilit bir soru olarak karşımızda duruyordu” ifadelerini kullandı.

Ahmet Şık, Soykan, Ertuğrul Mavioğlu, Hakkı Özdal ve Bahadır Özgür tarafından kaleme alınan Duvar adlı kitapta ise Şahin ile ilgili şunlar anlatılıyor:

“İddiaya göre; Veysel Şahin ve Halil Falyalı ‘birkaç milyon dolarlık’ rüşvetleri soruşturmalardan çıkartılmaları için göndermişti. Bu sayede Kıbrıs’tan SEGBİS yoluyla ifade veren Veysel Şahin’in hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı. Yani bu karara güvenerek Türkiye’ye gelmiş ancak büyük bir hata yapmıştı.”

Kitaptaki iddiaya göre, Şahin tutuklanınca nüfuzlu isimler devreye girdi, iki aylık süreçte 103 avukat 303 kez Şahin’i ziyaret etti.

Duvar kitabında yayınlanan 12 Mart 2018 tarihli dilekçeye göre; Veysel Şahin, Kıbrıs’a 2016 yılında gelen ‘Çağatay’ isimli bir polis müdürünün kendisinden ve yanındaki otel sahibinden 500 bin lira rüşvet istediğini söyledi.

"...Bu rüşvet ile İstanbul’da haklarında açılan bir soruşturmadan kurtarılacaklarının vaat edildiğini öne sürüyor. Bir hafta sonra hazırlanmış dosyanın Whatsapp’tan telefonuna gönderildiğini anlatıyor. Kıbrıs’taki başka otel sahiplerinden de aynı şekilde para istendiğini iddia ediyor. Veysel Şahin, dilekçesinde hapishanedeki yoğun avukat trafiğinin nedeninin de rüşvet talepleri olduğunu öne sürdü ve şu iddialarda bulundu:

'Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürü Gaffar isimli görevli beni bu dosyaya dahil etmiş. Benden doğrudan bir para istemedi. Ben içerideyken buraya gelen avukatlar vasıtasıyla 500 bin dolar, 1 milyon dolar gibi rakamlar telaffuz edilerek benden hem tahliye hem de başka dosyalarımın kapatılmasına yönelik para talep edildi.'

Veysel Şahin’in dilekçesinden sonra şaibeli gelişmeler yaşandı. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Nisan 2018’de Veysel Şahin ve üç adamının tahliyesine karar verdi. Savcılık itiraz edince aynı mahkeme 4 saat sonra tam tersi yönde, tekrar yakalama kararı verdi. Bu sırada 3 sanık Metris Cezaevi’nden bırakılmış ve kayıplara karışmıştı. Veysel Şahin tahliye işlemleri uzadığı için Silivri Cezaevi’nde kalmıştı."

Öte yandan; hakkında 'nitelikli dolandırılık' suçundan hapse mahkûm edilen Veysel Şahin'in itirazı üzerine yeniden yargılama kararı veren iki hâkim, Hâkimler Savcılar Kurulu’na şikayet edildi. İki hâkim suçlu bulunup meslekten ihraç edildi.

Şahin ise tüm bu iddiaları yalanladı. İddiaya göre Falyalı, Şahin’i tutuklandığı güne kadar koruyan isimdi.

ABD’deki dava

Peker’in açıklamalarından sonra ise Falyalı’nın ABD tarafından uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle arandığı iddiaları gündeme geldi. Açığa çıkan bilgiler, ABD’de Falyalı ve kardeşi Hüsnü Falyalı hakkında ABD’de bir dosya hazırlandığı yönünde.

Bu dava kapsamında Falyalı’nın arandığı, bu yüzden KKTC dışına çıkmadığı da iddia edildi. Falyalı, gazeteci Cüneyt Özdemir’in programında, ABD’deki dosyanın varlığını kabul etti ancak uyuşturucu, kara para aklama suçlarından söz etmeden, davanın 30 bin dolarlık bir kara para soruşturmasından kaynaklı olduğunu savundu.

Sicili kabarık

Falyalı, KKTC’de de iki kez tutuklandı. Suç kaydı kabarık, 1987’den itibaren taciz, tehdit, vahim zarar ve mahkeme emrine riayetsizlik gibi pek çok suça karıştığı iddia ediliyor.

Falyalı, 2009 yılında asfalt ihalesine girdiği için bir iş adamını tehdit ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı, sonrasında mahkeme tarafından serbest bırakıldı.

KKTC basınına yansıyan haberlere göre, kısa süre öncesine kadar cezaevinde bulunan Falyalı’nın tutuklanmasına, bir ihbar nedeniyle karar verildi.

Bu iddiaya göre, 7 Ekim 2021'de Turgut Katırcı isimli şahıs; Halil Falyalı'nın kumarhanesinde para çaldığı iddiasıyla, kumarhane çalışanları tarafından alıkonulup darp edildi ve zorla vekalet imzalatıldı. Katırcı, Falyalı hakkında suç duyurusunda bulundu. 7-15 ekim arasında polisler tarafından aranan Halil Falyalı, 15 Ekim'de polise teslim oldu. Falyalı tutuklanarak Girne Mahkemesine çıkarıldı. Falyalı, bu iddialar nedeniyle tutuklandı.

Falyalı, cezaevine girdikten 5 gün sonra 20 Ekim 2021'de kalp rahatsızlığı nedeniyle cezaevinden çıkartılıp hastaneye sevk edildi.

Katırcı ise 1 Aralık 2021’de mahkemeye şikayetini geri çektiğini, iftirada bulunduğunu belirten bir dilekçe sundu. Falyalı, 15 Aralık 2021'de cezaevinden tahliye edildi.

Mal varlığı açıklaması

Falyalı, bu davanın duruşmalarında malvarlığını da açıkladı. Açıklamaları, malvarlığının çok daha fazla olduğu gerekçesiyle inandırıcı bulunmadı. Falyalı, malvarlığını şöyle sıraladı:

“Birçok işletme, bunların arasında inşaat yapımı, araba yağı üretimi, liman işletmeciliği var. Les Ambassadeurs Hotel, Casino, Marina, Larsen Teknoloji, evler, binalar, arabalar ve limanlar.”

Falyalı, ayrıca Royal Marine adında 7 yıldızlı bir otelin inşaatına başladığını, Dipkarpaz'da bir otel daha aldığını söyledi. KKTC'nin üçüncü büyük petrol firması olan Fly Oil'in sahibi olduğunu belirten Falyalı, bu firmanın eskiden Türkiye Cumhuriyeti'nin beşinci cumhurbaşkanı olan Cevdet Sunay'a ait olup 1974'ten beri faaliyette olduğunu, bu firmayı satın aldığını ve 25-30 yıldır kendisine ait olduğunu söyledi. Falyalı, Bafra bölgesinde 800 odalık bir otelin daha inşaa edeceğini söyleyip toplam mal varlığının 300-400 milyon dolar arasında olduğunu belirtti.

Hoştan aracı oldu, kurtuldu iddiası

Falyalı ile ilgili dosyalarda tanıdık isimler de var. Uyuşturucu baronu olarak anılan Behçet Töre, ifadelerinde 1998’de Falyalı'yla birlikte uyuşturucu ticareti işini yaptıklarını, daha sonra KKTC'de ortak bir kumarhane açtıklarını, 2001’de kendisinin hapse girmesinden sonra hisselerini 10 milyon dolar karşılığında Falyalı'ya devrettiğini iddia etti.

Töre’nin bu parayı ödemediği için Falyalı’yı öldürtmek istediği ancak 2015’te ölen Susurluk hükümlüsü Sami Hoştan’ın devreye girerek iki ismin arasını düzelttiği iddiaları da dosyaya yansıdı.

Siyasetin göbeğinde

Türkiye, Falyalı ismini, Türkiye’deki siyasilerle bağlantıları olduğu iddialarıyla öğrense de KKTC’de ismi siyaset bağlantısı nedeniyle geçmişte çok konuşuldu.

2012’de Falyalı’nın Ulusal Birlik Partisi’ni desteklediği ve bazı siyasilere 3 milyon sterline yakın para verdiği öne sürüldü. Falyalı’nın parti içi liderlik mücadelelerinin taraflarından biri olduğu da yazıldı.

Eski Başbakan: Beni ve ailemi tehdit etti

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne Milletvekili ve eski Başbakan Ömer Kalyoncu, Falyalı için yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

“KKTC Meclisi’nde de anlatmıştım. Falyalı, beni ve ailemi tehdit etti. Meclis’te eski Başbakan İrsen Küçük’ün damadının satın aldığı kumluk arazinin Falyalı aracılığıyla satın alındığını söyledim. Bunu söylememden sonra arayarak tehdidi gerçekleştirdi. Birçok kesimle bu tür olaylar yaşamış. Zor dönemden geçen insanların soruşturma talepleri ise hep ‘bir şekilde’ geri çevrildi” Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile de yakın ilişkisi vardı. Tatar, Falyalı’yı lokantasının açılışına katılacak kadar iyi tanıyor. Falyalı, uzun yıllardır kilit birtakım siyasetçilerle başbakanlar, bakanlarla, soruşturma yapmakla görevli savcılarla yakın ilişki kuruyor. Arası hepsiyle çok iyi. Bu yüzden kimse soruşturamıyor” dedi.

Kalyoncu, 2011’deki meclis konuşmasında da Falyalı tarafından İstanbul'da yaşayan çocuğu hakkında tehdit edildiğini belirtti.

KKTC’nin Türkiye’de iktidar tarafından benimsenmeyen eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da Falyalı’nın bağlantılarını anlatan isimlerden. Akıncı, önceki açıklamalarında şunları söyledi:

“Kutlu Adalı cinayeti, benzeri birçok cinayetteki gibi, Türk devleti adına görev yapmakla yetkili kılınmış canavar ruhlu faşistlerin Türkiye’nin yeraltı-mafya örgütleri ile iş birliği içinde işledikleri yapılan açıklamalardan ortaya çıkmış bulunuyor. Artık tahmin değil yüzleşilmesi gereken gerçekle karşı karşıyayız. Kuzey Kıbrıs’ın bir takım kirli ilişkilerin yer aldığı bir yer haline dönüşmesi Kıbrıs Türk halkına yapılan en büyük kötülüktür. Kumarhane ve gece kulüplerinin ön planda olduğu yerlerde uyuşturucu, kara para aklama ve mafya ilişkilerinin de gündeme gelmesi kaçınılmaz. Halil Falyalı sürekli olarak Ulusal Birlik Partisi (UBP) yönetiminin en üst kademeleri ile birlikte anılan bir isim olmuştur. Her düzeydeki seçimlerde UBP’yi tüm maddi imkânlarıyla desteklediği herkesçe biliniyor. Çeşitli kirli ve yasadışı ilişkilerin Halil Falyalı ismiyle de bağlantılı olduğu yönünde iddiaların olduğu biliniyor. Koruyucu zırh bu veya benzeri kişiler için değil toplum için gereklidir.”

“Seçimlere müdahale ettiler”

Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Başkanı İzzet İzcan ise UBP ile AKP’nin yakın ilişkisine dikkati çekerek Falyalı’yı önceki açıklamalarında şöyle anlattı:

“Kuzey Kıbrıs’taki hükümet AKP’nin desteklediği, kurdurduğu bir hükümet. Ankara hükümetin kurulmasında ve hatta UBP’nin başkanlık kurultayına her kademesine müdahale etti. Bunların AKP’den Ankara’daki hükümetten bağımsız hareket etmesi mümkün değil. Göbekten AKP’ye bağlılar. Sedat Peker’in iddialarıyla ortaya çıkan gelişmelerin nasıl sonuçlanacağı ortaya çıkmıştır. Meclis bünyesinde bir araştırma komisyonu kurulsa da Kutlu Adalı cinayetinin aydınlatılmasını, derin devletin açığa çıkmasını istemiyorlar. Çünkü unların yapılması buradaki rejimin kirli işlerini açığa çıkaracaktır. Bu iktidar sağlıklı bir soruşturma yapılmasını engelleyecektir. Kamuoyu basıncı olsa da işi savsaklamaya, cinayetin üstünü örtbas etmeye çalışacaklar. Burada asıl önemli olan Türkiye’nin yani Ankara’daki iktidarın tavrı. Türkiye ayağı belirleyici olandı. Türkiye’deki gelişmelere, olayların gideceği şekle göre burada da paralel bir ilerleme gelişme olacaktır. Türkiye’deki olayın rengine göre burası da şekillenecektir. Buradaki siyaset Türkiye ile entegre. Orada hesaplaşma, ilerleme olmadan burada da ilerleme olmaz. Gelişmeler paralel şekilde yaşanacaktır. UBP ve eski cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile derin devletin ciddi bir ilişkisi var. Halil Falyalı siyaseti domine eden, finanse eden bir zat. Falyalı istediği gibi siyasete müdahale ediyor. Finansal destek sağlıyor. Ulusal Birlik Partisi’ni (UBP) finanse ediyor. UBP’nin para kaynağı direkt Halil Falyalı’nın kendisi. Falyalı, mali gücü sayesinde sadece siyaseti değil medya ve kitle örgütlerini de kontrol edip yönetiyor. Medyaya hâkim, çok sayıda site, radyo, ajans, kanal gibi basın organının gizli sahibi. Kendine özel limanı, oteli vs var. Buradaki kara para aklanarak Türkiye’ye aktarılıyor.”


Sedat Peker


Peker açıkladı, ortalık karıştı

KKTC’de muhalefet partileri zaman zaman Falyalı’nın ismini ortaya atsa da Türkiye’de tanınmasını sağlayan asıl bombayı uzun süredir sessizliğe bürünen Peker, son video kaydında patlattı:

Türkiye’de eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın tam ortasında durduğunu uluslararası bir uyuşturucu organizasyonu kurulduğunu iddia eden Peker, şunları söyledi:

“Kokain, önceden Kolombiya üzerinden geliyordu. En son 4 ton 900 kilo geçen sene 9 Haziran’da yakalandı. Daha sonra yeni bir güzergâh çalışması. ABD’de uyuşturucuyla mücadele çok güçlü ve baskın karakter. Orada sistemi döndüremeyeceklerini anlayınca 800 kilometre Venezuela ile sınırları var. Kolombiya’dan oradan geçirmek çok kolay, yeni adres. Venezuela’da sıfır kontrol. Buraya döneceğiz bir de bize gelen kokainler diyorsunuz ya. Avrupa’da kokainin fiyatı çok ucuz, 45 bin eurolarda kilosu. Türkiye’de çok pahalı, esas pahalı olan yer Orta Doğu.Bu mal yakalandıktan sonra yeni bir güzergâh kurmak için Venezuela’ya kim gitti? Evet kim gitti? Eski başbakanımız sayın Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım bey. Bu senenin başında ocak ayında gitti 4 gün kaldı, şubat ayında gitti 4 gün kaldı. Karakas Limanı var oradan kuru yük gemileri direk Türkiye’ye gelebiliyor ama konteyner gemileri Dominik üzerinde durma yapıp o şekilde devam edebiliyor. Yani esas gelen kokainler Dominik üzerinde de çok yakalanmaya başlayacak. Yeni güzergâh burası.

Yıldırım-Falyalı ilişkisi iddiası

Ben bizim liman çok önemli dedim ya herkes anlattı oraya gemi girmez. Ben oraya gemi girer mi dedim. Kokain bu şekilde Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra 30-35 metrelik yatlarla uzun yolculuk yapabilen 500 ton -2 ton kokainle o şekilde dağılır. Özellikle ama Suriye Lazkiye üzerinden de yapılıyor. Şimdi para trafiği nasıl oluyor? Kıbrıs Halil Falyalı, tüm para trafiği buradan dönüyor. Halil Falyalı denen şahıs 20 sene evvel hiçbir şeyi olmayan bir adam Kıbrıs’ın sahibi. Biz övünüyoruz ya Kıbrıs’a gittik 50 tane F***’cü aldık, daha iyi 500 tane almamız lazım. Şu suç gruplarını aldık geldik evet Halil Falyalı’nın Türkiye’de 10 tane dosyası var. Neden Halil Falyalı’yı Türkiye’ye getirmiyorsunuz? Tüm bahis işi onlardan geçiyor. Devletin resmi raporlarında da var. Başka ülkeler de uyuşturucu sevkiyatından almak istiyor onlar da alamıyor. Erkan Yıldırım- Halil Falyalı birazdan geleceğiz. Kıbrıs’ın şu anki Cumhurbaşkanı gerçekten iyi adam. Onun da organizasyonun içinde olduğunu bilmiyorum ama şu anki kurulan bir organizasyon çok eski zamanlarda kurulmaya başlandı. Uyuşturucu ve kumarın merkezi haline getirilmesi için yapılan çalışma. Erkan Yıldırım Kıbrıs’a gittiğinde Halil Falyalı’nı ya oteli ya da onun bazı casinolar onun, onun misafiri. Ben Binali Bey’in böyle bir organizasyon içinde olduğunu düşünmüyorum ancak ilk zamanlar Erkan Yıldırım’la ilgili çektikleri kasetleri, kumar kasetleri değil, rüşvet şeydir, bu işe yönlendirdiler ve bu işin aparatı haline getirdiler."

“Neden kokain yakalanmıyor?”

"Türkiye’ye gelişi, gidişi tüm organizasyonun ağları bu şekilde. Neden kokain yakalanamıyor, neden kokainlerin Erkan Yıldırım’ın direkt gemisiyle ilgili de değil. Başka gemiler organize ediyor. Peki Mehmet Ağar bunun neresinde? Mehmet Ağar da bu senkronizenin tamamen ortasında. Erkan Yıldırım- Süleyman Soylu dostluğuna bakın, Erkan Yıldırım’ın Süleyman Soylu’nun çevresinde bu konuyla ilgili dostluğuna bakın. Bir de diyorlar ki devleti zora sokmak için anlatıyor. Hayır. Ya insanların aklıyla dalga geçiyor. 5 ton kokain yakalanmış hastalık vardı diyor ondan polis yollayamadık. 5 ton kokain ulan un değil. Özel uçağını kaldırsana Türkiye’den bir tane.

“Test kiti götürdü”

Oğlu adına iddialara yanıt veren eski Başbakan Binali Yıldırım ise oğlunun Venezuela’ya koronavirüs ile mücadele amacıyla test kiti, maske gibi bir takım malzemeler dağıtmak için gittiğini, o tarihte ülkede seçim olduğundan Türkiye Dostluk Grubu’nun da orada bulunduğunu, resmi heyetle gitmesinin söz konusu olmadığını söyledi.

Ancak söz konusu tarihte Venezuela’daki vaka sayısının 343 olduğu, gümrük kayıtlarına göre de Erkam Yıldırım’ın yanında maske götürmediği, sadece test kitlerinin çıkışının bulunduğu ortaya çıktı. Ancak test kitlerinin de Erkam Yıldırım’a değil İstanbul merkezli bir firmanın olduğu, anlaşma gereği gönderildiği anlaşıldı.




Peker, Falyalı’nın elinde KKTC’deki siyasetçiler başta olmak üzere çok sayıda kişiye ait görüntüler olduğunu, bunlarla şantaj yaptığını ve bu arşivin kendisinin eline geçtiğini de iddia etti.

Peker, bu konuda önce, “Kıbrıslı siyasiler; uyuşturucu baronlarıyla, yasadışı bahisçilerle birlik olup Türkiye’de bana karşı kurulan komploya destek verirsiniz he. Hepiniz yandınız. Arşiv bana geçti. Siz kaşındınız. Sizi de rezil edeceğim. Utanma duygusu olan, istifa edip gitsin” açıklamasını yaptı.

Gazeteci Erk Acarer ise aynı dönemde Peker’e atfen, KKTC eski Başbakanı Ersan Saner’in görüntülerinin de Falyalı’da olduğunu açıkladı. Acarer, şunları belirtti:

“KKTC’de mide bulandıran işler oluyor ve maalesef bu işler hem KKTC Başbakanı hem de Türkiye’ye uzanıyor. Şuradan başlayalım. Halil Falyalı tutuklandı. (İlişkilerini biliyorsunuz.) Falya’lının kardeşi ile iddia işi yapan Eray Kenanoğlu isimli kişi 3 sene önce silahlı saldırıya uğramıştı. Uyuşturucudan da Silivri’de kalmıştı. Anladığımız kadarıyla Peker ifşalara başlayınca hem Falyalı hem de Türkiye’nin baskısı ile silahlı saldırı dosyasındaki ifadesini değiştirdi, bir anda ve alakası yokken Peker yaptırdı dedi. Burası dosyanın Peker ile ilgili tarafı. Fakat mide bulandırıcı yön şurada. Falyalı cezaevine gönderilmişti. Pazarlık başlattı. “Beni çıkarın” diye şantaj yapmaya başladı. İddiaya göre, bürokrat ve siyasilere müstehcen kasetleri üzerinden baskı yaptı. İşte tam burada yandı gülüm keten helva. İddia odur ki bu kasetler hem siyasi hem de bürokratlara gönderilirken Peker’in yakınlarının eline geçti. Yine bunlarda Kıbrıs Başbakanı Ersan Saner’in de görüntüleri var. Pisliğin dibi. Kıbrıs ve Türkiye’deki siyasi ve bürokratların kimlerle iş yaptığı, zaaflarını ve nasıl teslim olup uyuşturucu satıcıları ile pazarlığa oturduklarını görüyorsunuz. Gerçekten pisliğin dibi! Büyük bir kriz kapıda anladığımız kadarıyla.”



Ersan Saner

Hükümet değişti, Saner yalanladı

Peker, görüntüleri kendi hesabından yayınlamadı ancak “Deli Çavuş” adlı bir twitter hesabına işaret etti. Bu hesaptan, bazı görüntüler yayınlandı.

Saner, bu açıklamalardan bir süre önce görevinden istifa etti. Ancak istifanın Peker’in açıklamalarından önce gerçekleşmesine rağmen görüntülerden kaynaklı olduğu iddiası ortaya atıldı.

Bu süreçte, Falyalı’nın şantaj kasetleriyle hem parti, hem ülke yönetimine etkili olduğu da öne sürüldü.

Saner ise iddialara karşılık, görüntülerin teknolojik kurgu ve komplo olduğunu söylemekle yetindi.


Falyalı: Hiçbirini tanımıyorum

Falyalı, hakkındaki bu iddialara, gazeteci Cüneyt Özdemir’in programında yanıt verdi. Falyalı, şunları anlattı:

"Ne Binali Bey'i ne de Binali Bey'in oğlunu, hiçbirini tanımıyorum. Hiçbir şekilde yan yana gelmedik. Telefon kayıtlarına bakılsın diyorlar, baksınlar. Türk Mukavemet Teşkilatı'nın kurulduğu günden beri bizim ailemiz vatan için, millet için dimdik mücadele ediyor.

Benim babam, bu millet ve ülke için Rumlara 3 defa esir düştü. Kimsenin yapığı açıklama, bilmem ne bizi hiç bağlamaz. Bundan sonra da var olacağız. Siyasetçilerle görüşüyoruz, doğrudur hepsiyle görüşüyoruz. Sağcısıyla da görüşüyoruz solcusuyla da, iktidarıyla da.

Bir DEA raporundan bahsediliyor. Doğrudur basından gördük. 30 bin doların aklanmasından dolayı bir soruşturmadan bahsediliyor. Bir adam 30 bin doların aklanmasından böyle bir soruşturma yer mi? Tutuklu olan Metin Topuz aradı, görüşmek istedi. Görüşmedim.

Bizim dünyanın hiçbir yerinde böyle bir yatırımımız yok. Sadece lisanslı olan ülkelerde yasal bir şekilde bahis işi yapıyoruz. Game Over operasyonunda kardeşimin ismi geçti. Kıbrıs'tan Türkiye'ye geldi ve mahkemede beraat etti. Hiçbir zaman uyuşturucu faaliyetinde bulunmadık, tavsip de etmedik. Bu sözlere çok üzüldüm. Kaydım da yok. Vergi veriyoruz biz burada, her şeyimiz yasal. Hiçbir casinonun kapısında da güvenlik görevlisi olarak çalışmadık. Kıbrıs'ta ilk Ferrari’yi ben aldım. Sedat Peker'le şahsen hiç tanışmadım. Bir dönem Kıbrıs'a geldi ancak görüşmedik, hiçbir zaman iletişimim olmadı. Bu konuyla ilgili başka bir şey konuşmayacağım. Bizim yerimiz de yurdumuz da belli. Ben anlam veremedim bunlara gerçekten.

“Beni tehdit ettiler”

“Bir yıldır Türkiye Cumhuriyeti'nden belirli basın organları aracılığıyla bizim üzerimize yayınlar yapıldı. Hukuksal süreç başlattık. Sürekli yalan yanlış haberler, programlar... Bunların arkasında çok çirkin şeyler konuşuldu. Orada konuşuldun, ver 10 bin dolar, ver 20 bin dolar, ver 50 bin dolar videonu kaldıralım. Ver 150 bin dolar 'bir daha seni yazmayalım' falan. Birçok gazeteci bunları söyledi konuştu. Kaçak bahis yapıyorsunuz, sizin bahis baronu olarak göstereceğiz. Her gün aleyhinizde haberler yazıp polise ihbar edeceğiz. Poliste adamlarımız var bağlantılarımız var. Bunlar üzerinize gelecek, size dosya yapacak” diyorlar. İsmini vermek istemediğim. Zaten hukuksal süreci başlattık Türkiye'de 3-4 ay önce. Davalar açıldı, deliller ses kayıtları var. 2016’daki dosyadan beraat ettim. Türkiye'de İddaa'nın haricinde kimse bahis almıyor. 15 tane ülkede lisansımız var oralarda bahis oynatıyoruz. Öyle bir açılmış bir davamız yok. Ha birileri yine dosya açmış ve para istiyorsa bilgim yok. Kimse kendi içlerindeki hesaplaşmalar için ne bizi ne ülkemizi alet etmesin. Bizim veremeyeceğiz hesabımız yok. Milletin seçtiği insanlara bu kadar pislik atılmaz. Bu işler ne televizyonda ne de videoyla olmaz. “

Neden öldürüldü?

Falyalı, bugüne kadar üç başlıkla Türkiye gündemine geldi; bahis pazarındaki hakimiyeti, şantaj kasetleri, uyuşturucu ticareti ve kara para aklama iddiası.

İç içe geçmiş bu başlıkların ortak özelliği ise Sedat Peker’in işaret ettiği Türkiye’deki siyasi bağlantıları işaret etmesi.

Bütün bu başlıkların Peker’in açıklamalarıyla gündeme gelen uyuşturucu trafiği ile bir biçimde ilgisi var. Falyalı’nın uyuşturucu ticaretinin göbeğinde yer olduğu, yeni rotaların belirlenmesi, temin ve satış gibi konularda etkisinin bulunduğu öne sürülüyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Erkam Yıldırım’ın isimleri açıktan Falyalı ile ilgili iddialar konusunda gündeme geldi. Gündeme gelmeyen, gizli tutulan onlarca isimden imalarla söz edildi.

Falyalı’nın ölümü bu yönüyle de Topal’a benziyor. Tıpkı Topal’ın net biçimde nedeni aydınlatılmayan ölümünde olduğu gibi, husumet nedeniyle ya da bildiklerinden dolayı öldürülmesi muhtemel.

Ancak gazeteci Erk Acarer’in gündeme getirdiği, geçen hafta ABD’li bir heyetin Güney Kıbrıs’a gelerek KKTC’deki kara para aklama iddialarını soruşturması, Almanyalı Osmanlılar olarak bilinen ve Peker’in “paramiliter güç” olarak işaret ettiği oluşumun lideri Taner Ay’ın yakın zamanda trafik kazasında ölmesi, uyuşturucu ile ilgili yürütülen uluslararası soruşturmalar düşünüldüğünde, Falyalı’nın sırlarıyla birlikte ortadan kaybedilmesinden onlarca kişinin memnun olduğu anlaşılabiliyor. Bu “susturma” senaryosu doğruysa, karanlık cinayetlerin ve hesaplaşmanın burada bitmeyeceğini söylemek de mümkün.
<< Önceki Haber Falyalı kimdi, ne ifade ediyordu, mesaj ne?: KKTC’den... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER