DR. ALİ DEMİREL- SAMANYOLUHABER.COM
Haset hangi tehlikelere kapı aralar?
Haset duygusu, her şeyden önce kişinin kendisini rahatsız edecek bir duygudur. Çünkü bu duygunun etkisi altındaki bir insan, karşısındaki kişinin sahip olduklarından dolayı haset duyduğunu anlasa, bencilliğinden ötürü kısmen de olsa rahatsızlık hisseder.
Bu rahatsızlığının yanı sıra, iç dünyasının derinliklerinde mahrum kalmış olma duygusunu beslemek ve büyütmek, hasta değilse bile insanı ruhen çökertebilecek hale getirebilir. Böyle bir insan, enerjisinin büyük bir kısmını, kendisi ve başkaları arasında gereksiz mukayeselerle harcar. Bu da diğer insanlara karşı haset duymasına, onlarla kendisi arasında iletişim, arkadaşlık ve dostluğu ile ilgili engellerin oluşmasına sebep olur.
Haset, insanın kendi hayatı ile ilgili olumlu bir şeyler yapmasına, sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmesine mani olur. Ayrıca insanı lüzumlu işlerinde ve öncelikli sorumluluklarında hareketsiz ve tutuk bir halde bırakır. Hasedin büyüklüğüne göre ahlakî bozukluk daha da büyük hale gelebilir.
Hasetçi bir zihin, tabir caizse haset tarafından yoldan çıkarılmıştır. Ama kişinin bundan haberi yoktur. Haset eden, anlaşılmaz bir şekilde kendisinde bulunmayan nimetlerin yokluğundan dolayı rahatsızlık duymaktadır. Bu rahatsızlık, aynı zamanda âdil olmaya, Cenâb-ı Hakk’ın adaletine, sağduyuya ve diğer erdemlere karşı da olumsuz bir tavır takınmadır.
Haset eden kimse nefsinin kölesi gibi yaşamaktan, bir beden hamalı olmaktan kurtulamaz. Çünkü hayalleri kirli, düşünceleri hep başkalarını ezme ve yıkma yönünde olduğu için bayağı ve adi, fikirleri ise hep sisli, bulanık ve bir yanar-döner gibi zikzaklıdır. Gönül dünyasını kin, nefret, kibir ve tahammülsüzlük sardığı için doğru göremez, doğru düşünemez ve doğru değerlendirme yapamaz.
İyiliklere karşı kötülük ve vefasızlıkla mukabelede bulunur, güzellikleri -eğer başkasından gelmişse- çirkin görür. Çünkü ona göre tek güzel, tek doğru kendisidir. Bundan dolayı kendisine dayandırılmayan en önemli insani değerlerin, yine insanlığın istifadesine sunulmasına karşı dahi savaş ilan eder.
Sanki o bu haliyle “İyilik ve güzellikler benim tarafımdan yapılıyorsa yapılsın ve o zaman iyilik; iyidir…” demeye çalışmaktadır. Hatta bu İblisçe düşünce o kadar ileriye gidebilir ki, “Eğer ben Cennet’e giremeyeceksem başkaları da girmesin” sapkınlığına kadar götürebilir insanı.
Haset hastalığının özellikleri nelerdir?
1. Haset virüsü öyle tehlikeli bir virüstür ki insanı içten içe kemirir. “Neden bende değil de onda?” sorusu beyninde dolanır durur her daim. Eğer kendince mantıklı bir sebep bularak bu soruyu yok etmezse haset, yeni kıvılcımlanan ateş gibi yavaş yavaş büyümeye başlar. Bir zaman sonra da öyle büyür ki insanın içindeki bütün duyguları yok eder.
En yakın arkadaşıymış, akrabasıymış, kardeşiymiş, hiç sorun değil değildir. Hele bir de kendisini o kişiden üstün görüyorsa haset ateşi söndürülmesi imkânsız bir yangın olarak insanın iç âlemini cehenneme çevirir. Bu yangın o kişiyi yakar, yavaş yavaş eritir.
2. Hasetçinin içi daralır, uykusu kaçar. Haset edilenin perişanlığı istenirken, hasetçi perişan olur. Bunun yanında haset edilen kimsenin durumunda bir bozulma, bir kötüleşme olmaz. O halde, kişi bir âhiret hesabı ve korkusu çekmese bile aklın gereği olarak bu yararsız azaptan kurtulmayı istemelidir.
3. Biraz düşününce, haset eden aslında karşısındaki kişiye değil de Allah’ın takdirine kızmış, onu kabullenmemiş demektir. Çünkü her şeyi veren Allah’tır ve bizim bilmediğimiz şekilde herkese adil bir dağıtım yapmaktadır. Eğer kişi bunu düşünmez ve başkasının elindekine göz dikerse bu sefer kendi elindekinden de mahrum olur.
4. Haset hastalığının en kötü özelliklerinden birisi karşıdaki kişi bir sebeple hasedini açığa vurmadıkça bunu bilememektir. Çok yakın birisidir, yediğin içtiğin ayrı gitmiyordur ama aslında içten içe seni çekemiyordur. İşlerin kötü giderken sana şirin görünür. Ama şansın döner de o kişinin önüne geçmeye başlarsan ilk fırsatta gerçek yüzünü gösteriverir.
5. Diğer bir kötü yanı da sen göze batmamak istersin, umursamazsın, arkadaşının da seninle sevineceğini düşünürsün. Hatta mutlu olur diye heyecanlı heyecanlı anlatırsın. Ama bu yaptıkların karşındakine ters yansır. Çeşitli bahaneler ileri sürerek uzaklaşmaya başlar. Hele bir de onun el attığı yerler kurur da senin sahip olduklarına sahip olamazsa. İşte o zaman o kişiyi tanıyamazsın artık.
YARIN : Hastalığın dereceleri nelerdir?