Bugün Gazetesi'nin haberine göre, Hastalardan 11 ayrı noktada para alındığını söyleyen Atıcı, “Bıçak parasını kaldırdık dediler ama şimdi bıçak parasını devlet alıyor. 13 yıl önce 100 insanın 10'u parayla tedavi oluyordu. Şimdi 100 insan da bıçak parası ödüyor. Bıçak parası almadan hiçbir işlem yapmıyor hastaneler” dedi.
SGK?ZARARDA
Sağlığın paralı hale geldiğinin TBMM tutanaklarında yazdığını belirten Atıcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Faruk Çelik'in toplanan sigorta primleriyle sağlık giderlerinin yüzde 85'inin karşılandığı yönünde bilgiler verdiğini söyledi. SGK'nın ilaç ve tedavi giderlerine yüzde 15 devlet katkısı aldığını belirten Atıcı, “SGK yüzde 10 zarar ediyor. Sosyal güvenlik kurumları dünyanın her yerinde zarar eder. Ancak bu rakamlara katkı payları konulduğunda devlet kâr ediyor. 5.4 milyar devlete kâr olarak giriyor. Katkı paylarının kaldırılması popülist bir yaklaşım. Devlet zaten yüzde 85'ini karşılıyor. Yüzde 15'ini de karşılasın. Muayene ve tedavi için vatandaş para ödemekten kurtulsun” diye konuştu.
78 MİLYON BIÇAK PARASI ÖDÜYOR
13 yıllık AKP iktidarının “Doktorlar bıçak parası alamayacak” vaatleriyle başladığını hatırlatan Atıcı, “Ama şimdi bıçak parasını devlet alıyor. 13 yıl önce az sayıda vatandaş 100 TL bıçak parası veriyordu. Şimdi 10 TL ama herkese. O zaman 100 insanın 10'u bu parayı veriyordu. Şimdi 100 insan da bıçak parası ödüyor. Yani 78 milyon bıçak parası ödüyor. Şimdi bıçak parası almadan hiçbir işlem yapmıyor hastaneler. Bunu sağlıkta başarı olarak sunmak akıl karı değil” değerlendirmesi yaptı.
HASTA DA DOKTOR DA MUTLU DEĞİL
“Sistem iyi olsaydı hasta da doktor da mutlu olurdu. Memnuniyet giderek azalıyor” diyen Atıcı, tamamen paraya ve piyasa mantığına dayalı sağlık hizmetinin duvara tosladığını ifade etti. Acil servislere yoğunluk sebebiyle adım atılamadığını belirten Atıcı, “Bütün bu olumsuzluklar sebebiyle AKP'li bakanlar, sağlıkla ilgili yeni bir şey söyleyemiyorlar” dedi.
HASTA, TAŞ AMELİYATI İÇİN 3 DOKTOR GEZİYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde doktorları hedef alan sözlerinin hekime güveni sıfırladığını belirten Atıcı, dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın “Başbakan Erdoğan da domuz gribi aşısı yaptıracak” sözlerini “Ben aşı maşı yaptırmam” diyerek doktora güveni sarstığını belirtti. Atıcı, “Vatandaş doktor doktor geziyor. Bir insan yılda 8,5 kere doktora gider mi? Bir ülke doktora gitme oranı yüksek diye övünmez” diye konuştu.
DOKTORA?GÜVEN?SARSILDI
Vatandaşın doktora güvenmemesinin acı ve ağır sonuçlar doğurduğunu aktaran Atıcı, “Hastaya ‘kesede taş var' diyorsun, elinde ultrason sonucu 3 doktora daha sormadan ameliyat olmuyor. ‘Sana stent koymamız lazım' denilen hasta elinde CD ile doktor doktor geziyor. ‘Ben anjiyo olayım mı' diyor. Çünkü doktora güveni sarstı 12 yılda bu hükümet” dedi.
PROF'LAR AKADEMİK ÇALIŞMA YAPAMIYOR
Hastanelerdeki profesör ve doçentlerin az hasta bakarak çok akademik araştırma yapması gerektiğini söyleyen Atıcı, “Günde 1 hasta bakar ama özellikli hastalıklarla ilgili yenilikler geliştirir. Ama sen günde 30 hasta baktırırsan profesörler de ileri derece rahatsızlıkları tedavi edemez hale gelir. Hekimler, elini açıp 'Allah'ım bugün inşallah daha fazla hasta gelir' demeye mahkum edildi. Doktorlar koruyucu hekimlik yapmak istiyor ama koruyucu hekimlik yaparsa hastası azalıyor. Doktoru böyle bir cendereye sokmuşuz” ifadesini kullandı.
KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİ
Aile hekimliği sisteminin de yanlış işlediğini belirten Atıcı, aile hekimlerinin asıl görevinin vatandaşın hastalanmasını engellemek için koruyucu sağlık hizmeti sunmak olduğunu aktardı. Atıcı, “Çocuk sağlığı hizmetleri verecek, aşı yapacak. Hekim çeşmeden akan suya, kanalizasyona, çevre sağlığına bakacak. Ev kazalarını nasıl önleyeceğim diye evlere gidecek. Fakat bunlar performans kalemi sayılmıyor. Kaç hasta baktıysa onun üzerinden para veriliyor. 4 bin hastaya kadar para vermem. 4 bin nüfusu geçersen kişi başına 1 TL veririm. O nedenle promosyon yapıyor. Dolmuş kaldırarak hastaları muayene ediyor” bilgisi verdi.
SAĞLIK?HİZMETİ? PARASI?OLANA?
Bir dönem Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yapan MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan BUGÜN'e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Aycan, sağlık hizmetlerinin parası olanın alabildiği bir hizmet haline geldiğini belirtti. Katkı payı ve tamamlayıcı sigorta uygulamalarının sağlık hizmetlerinde eşitsizliğe neden olduğunu vurguladı.
4 MİLYAR LİRA TOPLANDI
Aycan, 2014 yılında 75 milyar lira sağlık harcaması yapıldığını, SGK'nın ise 40 milyar lira açık verdiğini belirtti. Katkı payı uygulamasının SGK'nın açığını kapatmak için ek bir finansman sağlama aracı olarak kullanmaya başlanıldığını kaydetti. Kamu hastanelerinde 8, özel hastanelerde 15 liradan başlayan katkı payları alındığını belirten Aycan, 2013 yılında normal prim ödemeleri haricinde katkı payı ile 4 milyar lira para toplandığını vurguladı.
700 KAMU 550 ÖZEL HASTANE
Sağlık Bakanlığı'na bağlı 700'ün üzerinde kamu hastanesi, 550 civarında da özel hastane bulunduğunu ifade eden Aycan, açık büyüdükçe vatandaşın özel hastaneye teşvik edildiğini anlattı. “Ama gidene de ‘farkı sen karşılayacaksın' diyorlar. Dar gelirli, emekli insanlar bu farkları ödeyemediği için özel hastanelerden faydalanamıyor. Cerrahi operasyonlarda doktorla pazarlık yapılıyor. Bu sağlık hizmetlerinden yararlanmada eşitsizliğe neden oluyor. Sağlık hizmeti parası olanın alabildiği bir hizmet olmamalı” dedi.
TAMAMLAYICI SİGORTA OYUNU
MHP'li Aycan, özel hastanelerde fark ücreti ödememek için yapılmaya başlanan tamamlayıcı sigorta sistemini de eleştirdi. İktidarın kendi yakın ve yandaşları ile yeni bir havuz ve işbirliği oluşturulduğunu vurguladı. “Bu da yeni bir sigortacılık sektörü oldu. Hastanelerle işbirliği yapıyorlar. Sosyal devlete uygun bir model değil. İnsanlar arasında ayrım yapıyor. Ek para topluyor ve ek finansman sağlıyor” ifadelerini kullandı.
İktidarın 2010 yılından beri üniversite hastaneleri ile oynadığını dile getiren Aycan şunları söyledi: “Özel hasta muayenelerini kaldırdılar. İstanbul'un iki büyük hastanesi Cerrahpaşa ve Çapa çökmüş durumda. Bin hocanın 600'ü ayrıldı. Ameliyatlar da yapılmayınca döner sermaye de dönmüyor. Eskiden hastanelerin bütçesi yüzde 70 kamu kaynaklarından yüzde 30 döner sermayeden karşılanırdı. Şimdi personel gideri haricinde bu hastanelere hiçbir kaynak aktarılmıyor. Üniversite hastaneleri malzeme alamıyor. Kimse malzeme vermek istemiyor. Ameliyatlar gecikiyor, kaliteden ödün veriliyor.”
RANTI TEK ELDE TOPLUYORLAR
Aycan, nüfusu 750 binden az olan yerlerde üniversite hastaneleri ile kamu hastanelerinin birleştirildiğini hatırlattı. “Yaptıkları, hastane alımlarını toplu yapıp rantı tek başına idare etmeye çalışmak. Kamu hastaneleri birliği ilk kurulduğu 2011'de sağlık bakanlığındaki bütçesi 40 milyar lira idi. Şimdi üniversite hastanelerini de bu havuzun içerisine alıyorlar. 60 civarında hastanesi olan tıp fakültesi var. Önemli bir sağlık döngüsü var. Onları da katıp tek elden alımlar olsun pasta bölünmesin diye bir düşünce var. İlaheleri alanları ve pastanın büyümesi ile ortaya çıkan rantı takip etmek lazım. İhaleyi kendileri yönetiyor. Pastayı tek elde tutma niyeti ortaya çıkıyor” dedi.
AMELİYATHANELER İHALEYE ÇIKARILDI
Aycan, devletin asli işi olan sağlıkta da taşeronlaşmaya gidildiğini ifade etti. Bu durumun Anayasa'ya aykırı olduğunu vurguladı. Yemek, güvenlik, hasta taşıma işlerinin yası sıra biyokimya, radyoloji gibi servislerin de ihaleye çıkarıldığını ve firmalara verildiğini kaydetti. “Hatta ameliyathaneler bile ihaleye verildi. Aynı kurumda, aynı kadroda çalışan fakat 6 farklı pozisyonda çalışan insanlar var. 20 yıldır çalışıp da hâlâ kadroya geçemeyen insanlar var” şeklinde konuştu.