Hatay'da aşı konusu masaya yatırıldı


Hatay Antakya merkezde düzenlenen toplantıda Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği'nce (KLİMİK) Hepatit Akademisi'nde tüm yönleri ile hepatit ele alındı.

KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, toplumda aşı karşıtlarının olduğunu ve geçtiğimiz günlerde bunun bir dava ile gündeme geldiğini kaydederek, "Geçtiğimiz günlerde ikiz çocuklarına Hepatit B aşısı yaptırmak istemeyen ailenin, açılan davayı kazanması bizim memnuniyetle karşıladığımız bir gelişme değil. Sağlık Bakanlığı ve konu ile ilgili uzman dernekler aynı çerçevede olmak üzere bir açıklama yapmıştı. Bunlar Türkiye'nin önde gelen bilim otoriteleri sağlık otoriteleri olarak aşının bireye bırakılacak bir hak olmadığını, toplumsal bir sorun olduğunu düşünerek yani aşı olmayan kişilerin başka insanların hasta olmasında rol oynayabileceği düşüncesi ile kişinin ilaç alır gibi bireysel tercihinden ziyade kamusal bir başlık olmasından kaynaklı bireye bırakılamayacağını bildirmişti. Ancak yargının, bilim ve sağlık otoritelerinden farklı yönde düşündüğünü görüyoruz." ifadelerine yer verdi.

Prof. Dr. Önder Ergönül, bilim otoritelerine kulak kabartılmasını önerdiklerini belirttiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Daha önce çokça yapılan çalışmalarla gösterildi. Buna karar verecek mekanizma yeri yargı değildir. Bilim otoriteleridir. Bilim otoritelerinin görüşü alınır. Bilim otoritesi derken binlerce yıllık bilimin getirmiş olduğu bilgi birikiminin ve deneyimlerinin tecrübelerin ışığında söylenen bir söz ağırlığı var bir yanda , diğer yandan da kabaca söylenen bir olgudan yola çıkan bir yaklaşım var, ikisinin ağırlıkları çok farklı. Bunun taktir edilmesini, toplumun da bunu taktir etme gücüne sahip olmasını diliyoruz."

HEPATİ B AŞISI YAŞAM BOYU KORUYOR…

KLİMİK Derneği, Viral Hepatit Çalışma Grubu Başkanı, Prof.Dr. Bilgehan, Türkiye'de yeni doğanların hepatit B'ye karşı zorunlu olarak aşılanması sayesinde, 15 yaş altı grubunda hepatit olgularının azaldığını vurguladığı konuşmasında, "Hepatit C'den korunmak için aşı bulunmuyor. Hepatit B aşısı ise uzun yıllardır uygulanıyor. Dünyada rutin yeni doğan aşılamasında yüzde 90'a ulaşıldığında Hepatit B'ye bağlı ölüm oranının yüzde 84 azalacağı ön görülüyor. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından, 1998 yılında uygulamaya konulan ulusal hepatit B aşılama programı doğrultusunda yeni doğanlar ve risk gruplarının aşılanması başlatılmıştı. 2005 yılında ise ilk-öğretim okullarında adolesan aşılaması programı gündeme geldi. Sağlık Bakanlığı 2013 istatistik verilerine göre aşı uygulama oranının yüzde 99'un üstüne çıktığı, özellikle 15 yaş altı grupta akut viral hepatit olgularında belirgin azalma olduğu ve sağlık çalışanlarında aşılanma oranlarının arttığı görülmekte." şeklinde ifadelere yer verdi.

Prof.Dr. Bilgehan Aygen ise hepatit B aşılarının güvenli ve etkinliği yüksek aşılar olduğunu belirtterek şunları söyledi: "Hepatit B aşıları kansere karşı geliştirilmiş ilk aşılar olarak bilinmektedir. Hepatit B virüs enfeksiyonu kronik karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri gibi önemli komplikasyonlara yol açar. Ülkemiz bu enfeksiyonunun sıklığı açısından orta endemisite (yaşam boyu infeksiyon riski yüzde 20-60) bölgesinde bulunmaktadır. Dolayısıyla hepatit B virüs enfeksiyonunun hem dünyada hem de ülkemiz de önemli bir enfeksiyon hastalığı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Böyle bir gerçek karşısında ise, önemli olan etkinliği kanıtlanmış aşı ile korunulması mümkün olan bu enfeksiyon hastalığına karşı aşısının mutlaka yapılması gerekliliğidir. Aşı serisini tamamlayanların yüzde 95'inden fazlasında koruyucu antikor düzeyi geliştiği ve aşının sağladığı koruyuculuk süresinin en az 20 yıl (büyük olasılıkla yaşam boyu) olduğu bilinmektedir.
Hastalık korkusunun azalması aşı komplikasyonlarının önem kazanmasına ve aşıya güvenin azalmasına yol açmaktadır. Oysaki bu durum hastalığın görülme sıklığında artışa neden olarak çok daha olumsuz sonuçlara götürebilir. Çocukluk yaş grubu birçok nörolojik ve metabolik hastalığın belirtilerinin saptandığı ve tanı konulduğu bir yaş grubudur. Aşı yapıldıktan sonra ortaya çıktığı için aşıya bağlı olduğu sanılan, ancak altta yatan başka bir hastalığın ilk bulgusu olarak ortaya çıkan sorunlar da aşı yan etkileri olarak değerlendirilebilir. Aşılara karşı toplumda güven sağlanması aşı programlarının sürdürülebilmesi için çok önemlidir. Hem ülke hem de aşı yapılan üniteler açısından güvenli aşılama sistemleri kurulmalı ve yan etki bildirim raporlamaları mutlaka yapılmalıdır."

KLİMİK Derneği, Hepatit Akademisi Düzenleme Kurulu Başkanı, Dr. Yunus Gürbüz de hepatite B'den korunmak için mutlaka aşı yaptırmak gerektiğini şu sözlerle açıkladı: "Global olarak, Sirozun yüzde 57 sinden HBV, yüzde 27'sinde HCV sorumludur. Bu iki infeksiyon karaciğer kanserinin yüzde 50'sinden fazlasından sorumludur. Türkiye de karaciğer kanserlerinin yüzde 66'sından hepatit B virüs, yüzde 29'undan hepatit C virüsünün sorumlu olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Ülkemizde yapılan bir çalışmada karaciğer nakli yapılan hastaların yüzde 61'inden hepatit B ve hepatit C virüsünün sorumlu olduğu saptanmıştır." CİHAN
<< Önceki Haber Hatay'da aşı konusu masaya yatırıldı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER