Dicle, “Abdullah Öcalan’ın görüşmelerde devlet heyetinin ‘demokratik özerklik’ kavramının çok uç gelebileceği yönündeki kaygılarından dolayı bunun adını ‘Yerel Demokrasi’ olarak koyduğunu” söyledi. Dicle, yerel demokrasiyi “Özü kendi kendini yönetme demektir” sözleriyle tarif ettikten sonra “Devlet de bunu kabul etti. Dolmabahçe mutabakatında, İmralı heyetinden üç arkadaşımız ile devletin üç temsilcisi vardı. Başbakan’ın talimatı ve Cumhurbaşkanı’nın bilgisi dahilinde oldu” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Temmuz, 2015’te hakkında “Bölücü örgüte sırtını dayamış olanlarla bir mutabakat asla yapılamaz” dediği ve “Dolmabahçe mutabakatı” olarak anılan ortak metin, 28 Şubat 2015’te Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP’nin İmralı heyeti arasında yapılan görüşme sonrasında açıklanmıştı. HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in açıkladığı metinde yer alan “Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması” içerikli ikinci madde, daha sonra basına “Özyönetim modeli” başlığı altında şöyle yansıtılmıştı:
“Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması: ‘Ulus Devlet’ tanımının, demokratikleşme yoluyla değiştirilmesi, genelde tüm toplumun özelde Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması. AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na atıfla yerelde ‘Demokratik Özerklik’ adı altında özyönetim modellerinin geliştirilmesi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmralı’da yapılan görüşmelerden de haberdar olduğunu ileri süren Dicle, Öcalan’la görüşen devlet heyetinin kendilerine “Biz bakanlara görüşmeleri özet olarak anlatırız. Ama Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın satır satır, kelime kelime önüne koyarız” dediğini aktardı.
DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, konuşmasının devamında “Tahkim edilmiş bir ateşkes ve Dolmabahçe mutabakatı ile müzakere devam edilmeli” dedi.