Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), büyüme veri setindeki değişimden sonra şimdi de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2017 sepetinin metodolojisinde değişikliğe gitmeye hazırlanıyor.
Kurum, TÜFE ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2017 sepetiyle ilgili 25 Ocak Çarşamba günü bir toplantı yapacağını açıkladı. Bilgilendirme toplantısında geçen yıla ilişkin gelişmeler, bu yıl için planlanan çalışmalar ile TÜ- FE ve Yİ-ÜFE 2017 sepetine yönelik konular ele alınacak.
Alım gücü zayıflar
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci daha önce enflasyon sepetinde gıda kaleminin ağırlığının yüzde 20’nin altına ineceği yönünde söylemlerde bulunmuştu. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ise enflasyon sepetine müdahalenin olmayacağını söylemişti. TÜİK’in açıklaması ise sepette değişiklik yapılacağı beklentisini artırdı. Mevcut durumda gıda ve alkolsüz içecekler kaleminin enflasyon sepetindeki ağırlığı yüzde 23.68 seviyesinde. Sepette en yüksek ağırlık gıda ve alkolsüz içeceklere ait. TÜFE sepeti hanehalkı anketiyle belirleniyor. Bu ankette ülke genelinde hanehalklarının toplam tüketim harcamalarının, harcama kalemleri nasıl dağıldığı saptanıyor. Sepet, yaklaşık 27 bin işyerinden toplanan perakende fiyatları, 426 maddenin 945 çeşidinin fiyatlarını ve 4 bin hanehalkından edilen bilgilerle oluşturulan kira fiyatlarını içeriyor.
Gösterge olamaz
Gıda fiyatlarındaki artış ve azalışların enflasyon oranını daha az etkilemesine yol açacak düzenleme ise tartışmalı. Uzmanlara göre gıdanın ağırlığının azaltılması, resmi enflasyon ile hissedilen enflasyonun arasındaki makasın gitgide açılmasına, alt-orta gelir grubunun alım gücünün zayıflamasına ve parasının ve gelirinin enflasyon karşısında erimesine yol açacak. BETAM’ın Mart 2016 araştırması, gıda ve alkolsüz içeceklerin en yoksul kesimin enflasyonuna 87.8 puanlık katkı yaparken, en zenginin enflasyonuna olan katkısının 36.8 puanla sınırlı olduğunu gösteriyor.
Işık FX Başanalisti Gizmen Nalbantlı “Buradaki asıl yapılmak istenen, gıdanın enflasyondaki payının azaltılıp daha makul bir enflasyon rakamına ulaşmak” dedi. TÜFE ağırlıklarına Hanehalkı Bütçe Anketleri’nin temel oluşturduğunu belirten Nalbantlı, bu yıl için açıklanacak ağırlıklarda 2013, 2014 ve 2015 verilerinin kullanılacağına işaret etti. “Sepetteki değişimin ufak miktarda olması makul olabilir. Ancak büyük değişiklikler sepetin gösterge olma özelliğini kaybetmesine neden olur” diyen Nalbantlı, “Sonuç itibarıyla gıdadan kaynaklanan bir enflasyon var diye yüzde 24’ten 17’ye indiremeyiz. O zaman tartışmalı bir durum ortaya çıkar” ifadesini kullandı.
AB’de gelirler fazla
Gıda payının yüzde 20’ye düşürülmesinin gıda fiyatlarındaki yükselişin enflasyonu 0.05 baz puan daha etkileyeceği anlamına geldiğini belirten Nalbantlı, bu durumda diğer kalemler sabitken enflasyonun 0.25 puan düşmesinin mümkün olduğunu ifade etti. Dünya geneline bakıldığında gelişen ülkelere göre gıdanın sepetteki payının makul gözüktüğünü, AB’de ise bu oranın yüzde 16-17 civarında olduğunu söyleyen Nalbantlı, AB’de gelirlerin Türkiye’nin üç katı olduğuna dikkat çekti. Nalbantlı “Gelişen ülkelerde hanehalkı gelirlerinin düşük olması harcamaların büyük bölümünün temel ihtiyaçlara yapılmasına neden oluyor. Kira, ısınma, yiyecek ve giyecek harcamaları enflasyonu direkt olarak etkiliyor” dedi.
‘Eurostat ile uyumlu olmalı’
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Seyfettin Gürsel ise TÜİK’in tüketici enflasyonunu hesaplarken Hane halkı Bütçe Anketi’ni (HBA) kullanarak ortanca gelire sahip hanehalkının tüketim sepetindeki paylarını dikkate aldığını belirterek “HBA verisi değiştirilemeyeceğine göre nasıl bir yöntem değişikliği yapacak da ortanca hanenin bütçesindeki gıda payı azalacak bilmiyorum. TÜİK’in 25 tarihindeki toplantısı beklemek lazım. Bir yöntem değişikliği olsa bile bunun Eurostat kurallarıyla uyumlu olması şart. TÜİK bu kuralların dışına çıkamaz” diye konuştu.
Fiyatların seyrine bağlı
Mevcut haliyle TÜFE hesabının aslında ortanca hanehalkının enflasyonu olduğuna dikkat çeken Gürsel, gıda payının düşük gelirli hanelere gidildikçe arttığını ifade etti. Gürsel, gıda fiyatlarının son yıllarda TÜFE’den daha hızlı artmasının sonucu olarak “yoksul ile zengin enflasyonu”nun yoksulun aleyhine farklılaştığını vurguladı. Gürsel, “Olur da gıda payı düşürülür TÜFE de böyle hesaplanmaya başlarsa enflasyon oranının nasıl etkileneceği gıda fiyatlarının diğer mallara göre nasıl seyredeceğine bağlı. Enerji fiyatları (ulaştırma ve konut ısıtma) ve vergiler artarken gıda fiyatları düşük kalırsa enflasyon yeni hesapla daha yüksek olur” dedi.
En yüksek katkı gıdadan
Yıllık enflasyon, 2016’da zamların etkisiyle Merkez Bankası (TCMB) beklentisini aşarak yüzde 8.53’e yükselmıştı. Tüketici fiyatları enflasyonu (TÜFE) gıda fiyatlarındaki yüksek seyir ve TL’deki değer kaybı nedeniyle aralıkta yüzde 0.93 olan beklentilerin oldukça üzerinde yüzde 1.64 artmış, gıdanın enflasyona 0.8 puan, alkollü içeceklerin 0.37 puan, ulaştırmanın ise 0.29 puan artış yönlü katkıda bulunduğu hesaplanmıştı. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık artış yüzde 5.65 olmuştu.