Böbreklerinden biri iflas etmesi ve akciğerlerinden enfeksiyon kapmasına rağmen tahliye talebi “kanser değilsin” denilerek reddedilen tutuklu avukat Murat Keçeci, zulüm ve işkence gibi geçen günlerini ÖZGÜR DÜŞÜNCE'ye anlattı.
SU VERMEDİLER
Tekirdağ'da 8 Aralık 2015'te yapılan operasyonda gözaltına alınan ve ardından tutuklanarak Tekirdağ Cezaevi'ne konan Keçeci, avukatların itirazı üzerine 1 ay önce tahliye edildi. Cezaevinde kaldığı bir aylık süre boyunca 10 kilo kaybeden Kececi, gözaltı, cezaevi ve hastane sürecini şöyle anlattı: “Cumartesi pazar günü kantin kapalı diye su içemedik. ‘Çeşme suyu için' dediler ama içilecek su değildi. Tutuklandıktan sonra müşahede odasına konduk. Tuvaleti dahi kullanılmayacak kadar kötü bir ortamdı. İçerisi buz gibiydi. O kadar üşümüştük ki vücut ısısından faydalanmak için arkadaşımla birlikte sırt sırta vererek ısınmaya çalıştık.
(Acil ameliyat kararına rağmen iki ayı aşkın bir süredir tedavi edilmeyen Komiser Ahmet Özdil'e yapılan muameleye avukatı ve ailesi tepki göstermişti.. Silivri Cezaevi önünde basın açıklaması yapan Avukat Murat Keçeci.. - 9 Mayıs 2015)
YALNIZ BIRAKILMA DUYGUSU
Bizi baştan 3 kişilik koğuşlara koydular. Yarım saat geçmeden bizi oradan alıp 3 kişilik koğuş- larda tek başımıza bıraktılar. İlk yerleştiğimiz koğuşta 4 gün kaldık. 2 gün kalorifer yanmadı. Üzerimize aldığımız kalın kıyafetler yoktu. Kantin kapalı diye su dahi vermediler. Ama bana, susuzluktan ziyade, tecrit hayatı gücüme gitti. Diğer arkadaşlarımızla gö- rüşme imkânımız olmadı. Yalnız bırakılma duygusu susuzluktan ağır bastı.”
AMBULANS YERİNE RİNG ARABASINA BİNDİRİLDİM
“BİRİNCİ ayımı doldurmuştum cezaevinde. Ağrı- larım artık dayanılmaz boyutlara gelince hastaneye kaldırılmak zorunda kaldım. Burada da işkence ve eziyet gibi muamelelere maruz kaldım. Böbrek ağrısı yaşayan bilir. Ağrıdan ayakta duramayacak halde iken beni saatlerce beklettiler. Normal şartlarda ambulans ile hastaneye götürülmem gerekirken jandarma ring arabasıyla götürüldüm. Üstelik kollarıma kelepçe takıldı. Her sarsıntıda acım ve ağrım biraz daha arttı. O anda aklıma hep müvekkilim Ahmet Özdil geldi.”
DOKTORLAR ‘YAŞADIĞIN iÇiN ŞANSLISIN' DEDi
Şu an sol böbreğimin yüzde 17'si çalışır durumda yüzde 83'ü iflas etmiş durumda. Ceza evindeki ciddi enfeksiyondan ötürü yüzde 17'lik kısmı dahi normal şekilde çalışmıyor. Şu anda ameliyat sonrası tedavi amaçlı bir dren takıldı. 10 gün sonra böbre- ğin yüzde 17'sinin çalışması için bir ameliyat geçireceğim. Ama profesörlerin söylediğine göre kurtulma şansı yok. Doktorun söylediğine göre; cezaevindeki kötü koşullar nedeniyle böbre- ğim o kadar büyük bir enfeksiyon toplamış ki böbreğimden 2 litreye yakın enfeksiyonlu sıvı çıktı. Doktor bey, ‘Eğer yaşın genç olmasaydı ve vücut direncin bu kadar sağlam olmasaydı bu enfeksiyon seni kesin öldü- rürdü' dedi. ‘Senin bu böbrekle buraya kadar bu acıya ve ağrıya dayanman bir mucize' dediler.”
HORTUMLA YAŞIYOR
Cezaevindeki eziyet gibi muamelelerden sonra böbreğinin biri iflas eden Keçeci geçirdiği ameliyat sonrası böbreğine takılan bir hortumla yaşıyor. “Hastalığım olmasaydı çıkarmazlardı” diyen “Susuzluktan ziyade yalnız bırakılmam gücüme gitti” ifadesini kullandı.
BENDEN SONRA 2 ARKADAŞIM ORADA HASTANELiK OLDU
Susuzluk ve soğuk konusunda en bü- yük sıkıntıyı fiziksel anlamda yaşadığını belirten Murat Keçeci, şunları anlattı: “Cezaevi ve koğuşlar çok soğuktu. Her taraf beton ve demir olduğu için ısı kaybı çok fazlaydı. Zaten kaloriferler kendini zor ısı- tıyor. Soğuk içimize öyle işledi ki kantinden sünger alıp esintinin geldiği yerleri kapatmaya çalışıyorduk. Camlardan sü- rekli rüzgar içeri giriyordu. Aşırı derece soğuktu. Ben hastaneye kaldırıldım. Benden sonra iki arkadaşım daha hastanelik oldu. Tevfik Ayhan ve Ali Canbulak isimli arkadaşlar soğuktan hastalandı. Birinde ciddi anlamda prostat büyümesi oldu. Tahlillerde değerleri normalin üzerinden 4 kat fazla çıktı. Diğer arkadaşta aynı benim gibi böbrek rahatsızlığı başlamış. Bunların hepsi soğuk ve susuzluktan oldu.”
Özgür Düşünce