Bunun üzerine Ahmet Münir Gül bir açıklamada bulunarak şirketin yatırımları için kamu arazisi kullanılmadığını da belirterek, “Bir sektör realitesi olarak 31 Nisan 2015’te gerçekleşen rüzgar lisans başvuruları öncesinde sektörde birçok proje alım satımı olmuştur. Acwa Power ile yürütülen görüşmeler neticesinde ilgili şirket hisselerimizin tamamını 21 Nisan 2015 itibariyle devralmıştır. 25 milyon TL’nin şirketin satış bedeliyle hiçbir alakası yoktur ” ifadelerini kullandı.
Toker bugünkü yazısında, Ahmet Münir Gül’ün annesi Hayrunisa Gül ile görüştüğünü belirterek Hayrunisa Hanım’ın kendisine, “Eğer Ahmet’in böyle bir parası var da benim haberim yoksa, vallahi boğazına çökerim” dediğini kaleme aldı.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Çiğdem Toker dün yayımlanan köşe yazısında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün oğlu Ahmet Münir Gül’ün genel müdürü olduğu Ventis Enerji’nin Acwa Enerji isimli şirkete 25 milyon 300 bin TL taahhütle geçtiğini yazmıştı. Toker yazısında Suudi Arabistan’ın en büyük enerji şirketlerinden biri olan Acwa Power’ın Kırıkkale’de 900mw’lık doğalgaz santralını kamulaştırma yapılan hazine arazisi üzerine kurulacağını ifade etmişti.
HAZİNE ARAZİSİ YOK
Bunun üzerine Ahmet Münir Gül yazılı bir açıklama yaptı. Gül, açıklamasında “Ventis Enerji 2013 yılında rüzgar enerjisi projeleri geliştirilmek için kurulmuş olup, geliştirdiği hiçbir proje için hazine veya kamu arazisinden faydalanılmamış ve hiçbir kamu bankasından da finansman kullanılmamıştır” ifadesini kullandı.
‘ÖZEL İLGİ GERÇEĞİ YANSITMIYOR’
Ventis’in satışına ilişkin ise Gül, “Bir sektör realitesi olarak 31 Nisan 2015’te gerçekleşen rüzgar lisans başvuruları öncesinde sektörde birçok proje alım satımı olmuştur. Bu çerçevede bizim de geliştirdiğimiz projelere ve şirketimize yerli ve yabancı muhtelif yatırımcılardan teklifler gelmiş, bunlardan biri olan Acwa Power ile yürütülen görüşmeler neticesinde ilgili şirket hisselerimizin tamamını 21 Nisan 2015 itibariyle devralmıştır. Dolayısıyla haberde ifade edildiği şekliyle firmamıza bir “özel ilgi” olduğu ifadesi sektör realitesine tamamen aykırı olup, gerçeği yansıtmamaktadır.
‘SÖZ SAHİBİ DEĞİLİM’
Ayrıca, haberde sanki satış bedeliymiş gibi yansıtılan 25 milyon TL’nin şirketin satış bedeliyle hiçbir alakası olmayıp, bu rakam, 21 Nisan 2015 itibariyle hissedarlık veya yönetim anlamında hiçbir söz sahibi olmadığım şirketin, devri sonrasında, satın alan tarafça EPDK mevzuatı gereği zorunlu olarak, lisansa konu projelerin gerçekleştirilmesi için yatırımcı tarafından şirkete taahhüt edilen yasal rakamdır. Gerçek satış bedeliyle ilgili şunun da bilinmesi gerekir ki, bedel tamamen sektör gerçeklerine uygun şekilde ve bahsedilen rakamın çok daha altında teşekkül etmiştir” açıklamasında bulundu.
‘AHMET’İN PARASI YOKTUR’
İşte Toker’in yazısının ilgili bölümü:
Köşk’ten ayrılmadan önce, gazetecilik gereği birçok kez sohbet ettiğimiz Bayan Gül, haksızlık ettiğim kanısındaydı. Hayrünnisa Hanım’a haksızlığın yazının neresinde olduğunu sordum. Bu paranın oğlunun cebine girmediğini belirtip “Ahmet’in parası yoktur. Eline geçeni de dağıtır. O farklıdır, beyniyle üretmeyi sever. Şirketine değer kattığı için ilgi göstermişlerdir” dedi.
Yakın tarihteki düğün hazırlıkları için, her yerle görüşmeler yaptığını anlatırken, yarı şaka yarı ciddi “Eğer Ahmet’in böyle bir parası var da benim haberim yoksa, vallahi boğazına çökerim” dedi, güldük. Sonrasında Hayrünnisa Hanım’a, ülkeyi yönetenler kadar onların yakınlarının da attığı adımların dünyanın her yerinde haber değeri taşıdığını, somut belgelere dayalı yazıda 25.3 milyon TL’yi “sermaye artırımı” olarak tanımlamaya özen gösterdiğimi vurguladım. Hayrünnisa Hanım, sadece oğlu Ahmet Münir değil, ailece hep çok dikkatli ve mütevazı yaşamaya özen gösterdiklerini vurguladı. Kendisini epeyi üzen başka konular üzerine de sohbet ettik. Şu an, bu konuyla sınırlı tutacağım konuşmamızı iyi dileklerle sonlandırdık.