HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, bir hafta önce terör örgütü PKK'nın kaçırdığı polis ve asker aileleri ile Meclis'te görüştüklerini belirterek, "Bu Meclis'te onlarla görüşmek için bile saatlerce bir telefon trafiği yürütüp o aileleri susturmayı denediniz. Bakın, hiç beğenmediğiniz İsrail devleti bile bir tek askeri için bin Filistinli tutsağı serbest bıraktı. Siz şu anda, PKK'nın elinde 20 polis ve asker var, onlarla ilgili kılınızı kıpırdatmıyorsunuz." dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 14'üncü birleşimi açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi yönetiyor. HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Hamzaçebi'nin "Meclisin gündemi ile halkın gündeminin bir olması gerektiği" yönündeki sözlerine atıfta bulundu. "Bizce de doğrudur, öyle olması gerekir. Halkımızın gündemi sokağa çıkma yasaklarıdır, yaklaşık 30 günden beri devam ediyor. Yine, halkımızın gündemi, kutsal mekânların tahrip edilmesi, tarihimizin, kültürümüzün katledilmesi ve yine demokrasi mücadelesini yürütenlerin katledilmesidir." diyen Aydoğan, dün Diyarbakır'da sokağa çıkma yasaklarını protesto sırasında 94 ve 97 doğumlu 2 genç insanın hayatını kaybettiğini söyledi.
Bu kişileri polisin öldürdüğünü iddia eden Aydoğan, gençlerin demokrasi mücadelesi şehitleri olduğunu söyledi. "Kürt sorununda demokratik çözümü rafa kaldıran ve Sri Lanka modeline benzer bir modelle Kürt sorununu bitirmeyi bir kez daha denemek isteyen AKP Hükûmeti 'Başarıya giden her yol mübahtır.' diyerek 90'lı yıllarda bile denenmeyeni denemiş, halkın kutsalı olan mezarlıkları ve şehitlikleri bombalayarak mezarları tahrip etmiştir." diyen Aydoğan, şöyle devam etti: "13 yıldan beri iktidarda olan ve kendini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayan ama özünde siyasal İslamcı olan AKP, mezarlıklara olan saldırıyı savunamayacağından mezarlıklar etrafında yapılan küçük cami ve cemevlerinin farklı amaçlarda kullanıldığı yalanına sarılarak kendini aklamaya çalışmaktadır. Yine, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği 8 büyük ilçede cami, kilise gibi halkın kutsal mekânları, hendekler ve barikatlar kapatılacak gerekçesiyle kurşunlanmıştır, yakılmıştır. Diyarbakır'daki Kurşunlu Camisi, Dört Ayaklı Minare, Sur ilçesindeki Surp Giragos Kilisesi ve Nusaybin'deki Mor Yakup Kilisesi hedef alınan kutsal mekânlardan sadece birkaçıdır. Hatırlanacağı üzere, yine Muş Varto'da Ekin Van adlı kadın gerilla katledilmiş, çıplak bedeni sürüklenmiş. Yine, Şırnak'ta Hacı Birlik, 28 kurşunla katledildikten sonra cenazesi zırhlı araçlara halatlarla bağlanmış, metrelerce sürüklenmiş. Ne yazık ki bu tablo karşısında Başbakanın açtırdığı soruşturmadan henüz bir sonuç alınamamış, bunun da bir prosedür olduğunu biz görüyoruz. Yine, ölüye saygısızlığın başka bir örneği de ülkemiz dışından, Suriye'den, Rojava'dan gelen cenazelerin ailelerine verilmemesi ve en son yine Aziz Güler'in, 59 gün sonra ailesine teslim edilen cenazesini örnek olarak gösterebiliriz."
Bu konuşmanın ardından AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı söz aldı. "Doğu'dan bahsederken bir kez olsun şehit olan polislerden, askerlerden bahsetmeksizin, sürekli hikâyenin bir başka tarafını dile getirmek adil değil, haklı değil, uygun değil; gerçekliği tahrip ise, gerçekliğin tahribatı budur." diyen Bostancı, "Bu ülkede, güvenlik güçleri keyfekeder bir şekilde sokağa çıkma yasağı ilan edip ev ev terörist peşine düşmüyor. Bütün bunlar yaşanırken, hendek kazanlar, hendekleri patlayıcıyla dolduranlar, Kalaşnikoflarla ortalıkta dolaşanlar, öz yönetimcilik oynayanlar; bunlara ilişkin niçin bir tek kelime etmiyorsunuz?" şeklinde konuştu.
Bunun üzerine yeniden söz alan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken şunları söyledi: "Sayın Grup Başkan Vekili tabii burada tamamen gerçeğe aykırı bir söylemde bulundu. Bugüne kadar bu kürsüde konuşan hangi HDP'li milletvekili olursa olsun, herhangi bir ölüm arasına ayrım koymadığını, üniformasına bakmadan bu ülkede çatışmalı süreçten kaynaklanan bütün ölümlerden dolayı o acıyı yüreğinde hissettiğini ifade etmiştir. Dolayısıyla, özellikle Kürt illerinde yaşanan çatışmalı süreçte yaşamını yitiren polis ve askerlerle ilgili de biz defalarca üzüntülerimizi dile getirmişiz, başsağlığı dileklerimizi iletmişiz ve bu konuda da önlenebilecek bu ölümlerin önüne bir an önce geçilmesi gerektiğini ifade etmişiz. Keşke samimi olsanız. Bakın, daha bir hafta önce PKK'nın alıkoyduğu polis ve asker aileleri bu Meclis'e geldiler. Bu Meclis'te onlarla görüşmek için bile saatlerce bir telefon trafiği yürütüp o aileleri susturmayı denediniz. Bakın, hiç beğenmediğiniz İsrail devleti bile bir tek askeri için bin Filistinli tutsağı serbest bıraktı. Siz şu anda, PKK'nın elinde 20 polis ve asker var, onlarla ilgili kılınızı kıpırdatmıyorsunuz. Sadece, onlar ölecek, onların cenazesi üzerinden gelip burada hamaset siyaseti yapmakla toplumu kutuplaştırmaya çalışıyorsunuz. Bunlara biz hiçbir şekilde prim vermeyeceğiz. Eğer samimiyseniz gelin bu yaşayan polis ve askerlerin PKK'nın elinden alınması için birlikte bir komisyon kuralım, polis ve askerin yaşamına ne kadar değer verdiğinizi de buradan hep birlikte takip edelim. Diğer taraftan, kutsal mekânlarla ilgili yaptıklarınız ortada. Altı aydır cami bombalıyorsunuz, cemevi yıkıyorsunuz, cenazeyi yerde sürüklüyorsunuz, cenazelere işkence ediyorsunuz."
Nursel Aydoğan, "Tamam, gel bir Diyarbakır'a gör gününü. Gel, özel harekatçıların ne yaptığını gör. Herhâlde hiç özel harekâtçı görmediniz. Gelin Diyarbakır'a özel harekâtçıları görün de ayaklarınız titrer." dedi. Baluken, "Kurşunlu Camisi'nin içerisinden çıkan mühimmat, o boş kovanlar bir ilçenin MKE deposuna yetecek miktardadır. Dolayısıyla, böyle hamasetle olmaz. Dürüst olun, sorunları buradan da doğru bir şekilde tartışalım." diye konuştu. AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı ise "Yalancı, yalancı!" diye bağırdı. CİHAN