Kamuoyu araştırma şirketi ANAR'ın eski Genel Müdürü Dr. İbrahim Uslu, muhalefeti parçalamak için bir yol haritası oluşturulduğunu söyledi.
Muhalefetin ortak hareket etmesinin önüne geçmenin hedeflendiğini kaydeden Uslu, "Kesin olan; stratejik bir plan var. Bu plana göre bir yol haritası çıkarılmış, o yol haritası doğrultusunda arka arkaya adımlar atılıyor. Bu arada muhalefetin kendi içinde parçalanmasına yönelik tartışmalara zemin hazırlanıyor, HDP ile CHP ve HDP ile İYİ Parti üzerindeki tartışmaların üzerine gidiliyor, oradaki çatlaklar büyütülüyor" ifadelerini kullandı.
Siyasette, genel başkanlar seviyesinde olmasa bile üçüncü bir ittifak ihtimalinin tartışıldığına değinen Uslu, bu senaryonun HDP-İYİ Parti arasındaki çelişkiyi derinleştiren her olaydan sonra daha da güçlendiğine dikkat çekti.
Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre, Uslu, AKP'nin 1 Kasım seçimlerinden sonra seçmen kaybını önlemek için milliyetçi-muhafazakar sağa yöneldiğini dile getirdi. Uslu'ya göre, liberalleri mutlu etmek zordu.
Ramazan ayında Diyanet'in eşcinselleri suçlayan açıklamalarını hatırlatan Uslu, bunun da kasıtlı bir politika olduğunu, "AK Parti, iktidarını sürekli kılacak bir çözüm amacıyla kendini ve seçmenini yeniden üretti" sözleriyle anlattı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ramazan ayının ilk Cuma hutbesinde kötülüklerin ve salgın hastalıkların kaynağını eşcinsellik ve nikahsız yaşam olarak göstermiş, Erbaş’ın eşcinselleri hedef alan söylemine sivil toplum örgütü temsilcileri ve hukukçular başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden tepki görmüştü.
Uslu'nun açıklamalarının satır başları şöyle:
"Son bir aya bakıp, fezleke hamlesini o bağlam içinde değerlendirmek daha doğru olur. Cumhur İttifakı son bir aydır arka arkaya çeşitli adımlar atıyor. HDP’li belediyelere karşı hamlelerle başladı. Arkasından darbe tartışmasıyla devam etti. Erken seçim dedikoduları, sebebi belirsiz şekilde ortaya çıktı. Orada siyasetin ve kamuoyunun tepkileri gözlemlendi. Sonra milletvekili transferiyle ilgili bir tartışma yaşandı, ki bir yasa hazırlığı var.
Siyasi Partiler Kanunu’ndaki olası değişiklik konuşulurken, sadece milletvekili transferiyle ilgili değil, seçim kanununu da kapsayacak daha geniş bir paket düşünülüyor dendi, daraltılmış bölge, seçim barajını yüzde 5’e indirme tartışmaları başladı. AK Parti, kendi içinden hukukçuları seçim kanunu üzerinde çalıştırmaya başladı. Yüksek Seçim Kurulu, partilerin kongrelerini yapabileceğine dair karar aldı. Oysa sadece partilerin değil, derneklerin dahi kongreleri yasaklanmıştı. İzmir’de hâlâ faili belli olmayan, camiden Çav Bella okunması hadisesi yaşandı. Hemen CHP’nin ezan düşmanlığıyla bağdaştırıp, eski bir CHP yöneticisinin yargılanması, Adana’daki tartışma, CHP teşkilat mensubunun gözaltına alınması… Eminim ki, daha yarısını saydım.
Benim gördüğüm bir yol haritası var. Bazı şeyleri hakikaten erken seçim senaryosuyla açıklayabiliyorsunuz. Eğer Bahçeli’nin dediği gibi 2023 yılında seçim olacaksa o zaman yeni kurulan partilerin yasal yükümlülükleri yerine getireceğini, milletvekili transferine ihtiyaç duymayacağını biliyoruz. Seçim 2023’teyse bu yasa niye tartışılıyor?
Ama bir taraftan korona kapsamında sosyal yardım paketlerinin ötesinde hafta başında orta sınıflara yönelik yeni paket açıklandı. Krediler, arkasından araba sahiplerini mutlu edecek şekilde akaryakıt fiyatlarında art arda iki hamle yapıldı. Bunlara baktığınızda erken seçim senaryosu varmış gibi. Fakat öte yandan yalnız siyasi partiler kanunu değil, seçim kanununda da değişiklikler öngörülüyor. Seçim kanununda değişiklik yapıldığında en erken bir yıl sonra geçerli olabiliyor."