Her şey İbret-i Alem İçin!

"Savaş yorgunluğunu gizleyemeyen Taliban'ın, acziyet, zayıflık ve çaresizlik görüntülerine tahammülü yok. Bu yüzden zaaf ve tutku hissi uyaran insani meyilleri cezalandırması normal."

SHABER3.COM

Kadir Gürcan | samanyoluhaber.com

Neredeyse elli yıldır iç çöküntü yaşayan Afganistan için Taliban parlak bir gelecek vadetmiyor. Rusya işgalinden kurtulduktan sonra viraneye dönen ülke, zaferin mürüvvetini göremeden, kendi komutanlarının maliyeti ağır, iç çekişmeleri ile yüzleşti. Zaferi çok pahalıya mal eden ülkeler, bir daha bellerini doğrultamıyorlar. Savaş günlerinde hoş görülen ve beklemeye alınan sorunlar, iş silah bırakıp hayatın günlük gaileleri ile yüzleşmeye gelince evdeki hesap çarşıya uymuyor.

ABD askerlerinin ülkeyi terk etmesinden sonra Taliban'ın verdiği ilk tepkiler rastgele, stratejiden uzak ve hedefi olmayan reflekslerden ibaret olarak kaldı. Biden'in dediği gibi Taliban "existential crisis", varlık-yokluk krizi kıyılarında dolaşıyor. Bir kaç gün önce, hem Taliban hem de ABD karşıtı yeni yetme bir başka terör oluşumunun Kabil'i kana bulaması da zaten bunu açıkça gösterdi. Ülkede hala taşlar yerine oturmuş değil.

Bir savaş bitmeden öbürüne yuvarlanan Afganistan'da olağanüstü bir durumun olduğu muhakkak. Taliban'ın kaba ve hoyrat tavırları ise işleri daha da girift hale getiriyor. Ülkeyi Şer-i Şerife göre idare edeceklerini vadeden ve değiştikleri konusunda ısrarlı olan Taliban liderleri, şu ana kadarki uygulamalarında bu izlenimi vermediler. Herkes ne söylediğinize, ne vadettiğinize değil, ne yaptığınıza bakıyor. Taliban eski tas eski hamam vaziyetlerinde ısrar edecek gibi.

Devlet ve hükümet olma rüşdünü ortaya koyamamış idari yapıların İslami bir idareye vaziyet etmeleri imkansızın ötesinde bir ütopya. Mevcut ekibin, İslami Ahkam'ı ne teori ne de pratikte uygulayabilecek yetişmiş elemanları olduğunu düşünmüyoruz. Onlarca yıldır huzur ve sükuneti bulamayan bir toplumda kompleks hukuki ahkamın altından kalkabilecek bir ekibin yetişme şansı yok. Suriye'de yaşanan insanlık dramının bir benzeri şu an Afganistan halkı için başlamış durumda. Başlarındaki zalim ve zorbalardan kurtulmak için askeri uçağın uçuş takımlarında yolculuğu göze alan insanların korkuları tariflerin ötesinde olmalı.

On beş günlük Taliban iktidarı, kimi nasıl cezalandıracağı konusunda ne dini ne de hukuki bir zemin bulmuş değil. Kamera önünde icra ettikleri infaz işlemlerinin 'İbret-i Alem' adı altında tamamiyle PR (Halkla İlişkiler) ve reklam maksatlı olduğu her hallerinden dökülüyor. Spekülatif uygulamalar ile dikkat çekmek için ellerinden geleni yapıyorlar. İdam cezası, günlük trafik cezalarından daha fazla uygulanan rutinlere dönüşmüş. Reklamın iyisi-kötüsü olmaz. Kimilerinin dünyanın gözü önünde vahşice infaz edilmesi dini ve hukuki değil, ideolojik. İşlenen tam bir insanlık suçu. İddia ettikleri hukuk mecmuasında ölüm ve idamdan başka ceza olmasa gerek!

Savaş yorgunluğunu gizleyemeyen Taliban'ın, acziyet, zayıflık ve çaresizlik görüntülerine tahammülü yok. Bu yüzden zaaf ve tutku hissi uyaran insani meyilleri cezalandırması normal. Basını bilgilendirme toplantılarında, ağır makinalı silahlarla görüntü vermeleri bu yüzden. Nasıl olduysa, savaş enkazı arasında ayakta kalmış bir panayırda, çocukluk heveslerine yenilip, çarpışan arabalara birer-ikişer doluşan Taliban Askerleri kameralara yakalanınca, oyun sahasının aynı gün ateşe verilmesi aynı sebepten. Zavallı askerlerin hangi Askeri Mahkeme'de cezalandırıldıkları meçhul! “Tough Guys, sert delikanlılara çocukça şeyler yapmak yakışır mı? Göğüs kafesinize inen sakaldan utanın bre densizler!” diyerek bir araba sopa yedikleri kesin!

Başkanlık binasını ele geçiren diğer bir ekip de, Devrik Başbakan'ın fit ve zinde kalmak için kurdurduğu spor salonunda “Hazır gelmişken, biraz ter atıp, kas yapalım. El içine çıkacağız!” niyeti ile şeytana uymuşlar! Ne var ki, Taliban'ın gözü kara müftileri şu ana kadar sırf bu yüzden başkanlık binasını ateşe vermeyi göze alamadılar. Öyle olsaydı, talihsiz panayırın haberi gibi o güzelim tesisin de içindekiler ile beraber ateşe verildiğini duyardık.

Tunuslu Bilge İbni Haldun'un, bedevilikten-hadariliğe, köyden-şehire adaptasyon konusundaki teorisi hala geçerliliğini koruyor. Bununla birlikte, kendisinden neredeyse yedi asır sonra gelen Müslüman bir toplumun bedevi hoyratlığına İslami-İdare kılıfı geçirme konusundaki zavallılığına kim bilir ne kadar şaşırırdı. İmparatorluklar, medeniyetler ve kültürler oluşturmuş İslami düşüncenin mahkum olduğu kalifiyesiz nesilleri görünce kim bilir Yaşlı Bilge ne kadar üzülürdü.

Savaş sonrasında, silahı elinden bırakıp ülke idaresini ehil ellere bırakmak her babayiğidin harcı değil. Bu yüzden Afganistan benzeri ülkelerde herkes “Ne olur ne olmaz, kırmızı ışıkta geçersek idam ediliriz!” ihtimaline karşı ağır savaş mühimmatını güvenli bir yerde yedekleme telaşında. Taliban'ın dini meşruiyet arayışları, PR şehvetinin bir parçası. İbret-i Alem olsun diye işledikleri cinayetler, silinmez bir leke olarak üzerlerinden hiç çıkmayacak. İslam'a verdikleri onulmaz yaranın günahı da...

<< Önceki Haber Her şey İbret-i Alem İçin! Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER