14 Aralık demokrasiye ve özgür medyaya darbe operasyonuyla tutuklanan Gazeteci Hidayet Karaca ve beraberinde yargılanan 10'u tutuklu 33 kişinin ilk duruşması sabah saatlerinde başladı.
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşması öncesi gazetecilerin içeri alınmaması üzerine CHP milletvekili Mahmut Tanal'ın girişimiyle gazeteciler Basın Duruşma Salonu'na alındı.
AVUKAT AKKURT: BURADAKİ TUTUKLULAR HAKKINDA TAHLİYE KARARI VAR, HEPSİ ŞU AN SERBEST KALMALI
(Duruşmada olanlar baştan sona doğru anlatılmaktadır)
*Mahkeme, MİT'ten belge geldiğini belirtirken içeriği hakkında bilgi vermedi. Daha sonra gazetecilere ve basın mensuplarına dağıtılacağı duyuruldu.
*Duruşmada şikayetçi tarafın müşteki sıralarında oturmaması dikkati çekti. İzleyiciler arasında oturan davacı tarafın CMK Duruşma düzenine aykırı hareket ettiği belirtildi.
*Mahkeme Başkanı itiraz üzerine CMK kapsamında yargılamaların sesli ve görüntülü olarak yapılmasını kararlaştırdı
*Hidayet Karaca'nın avukatı Aynur Tuncel Yazgan iddianameye dair itirazlarını dile getirirken Karaca'nın iddianamede tüm suçlardan sanık yapılmasının ancak Nazi Almanyası'nda uygulandığını hatırlattı. Yazgan, davanın anayasaya aykırılık gerekçesiyle durdurulmasını isterken savcı talebin reddedilmesi görüşünü bildirdi.
*Savcı, Karaca'nın avukatının anayasaya aykırılık itirazına gerekçesiz red isteyince Avukat Ömer Kavili itiraz etti. Kavili, Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'nu salona davet ederek 'eğer gerekçe açıklayamıyorsa Başsavcının bizzat gelerek red talebini gerekçelendirmesi gerekir' dedi.
*Karaca'nın Aynur Tuncer Yazgan: Müvekkilim hakkında delil yok, kimse işlemediği suçtan dolayı yargılanamaz, Anayasa ihlali yapılıyor
*Salondaki Jandarma komutanı, avukat Ömer Turanlı'nın müvekkili ile konuşmasını engelleyince avukatlar, komutana ve mahkemeye tepki gösterdi. Diğer avukat Kavili, 'jandarma, meslektaşımı itekledi. Bir avukata dokunamayacağını öğrenmesi lazım, değilse bileni göndersinler' dedi
*Tutuklu Polis müdürlerinin avukatı Kemal Şimşek, Tahşiye grubunun El Kaide bağlantılarını ve yargılamaya kadarki genel süreci anlattı
*Avukatlar mahkemenin yetkisiz olduğunu ifade etti. 'Yargıtay, Tahşiye dosyasında yetkiye dair itirazda yargılama yerinin Bakırköy 3. ağır ceza mahkemesi olduğu kararına vardı, buna uyulmalı' derken iddianamenin temeli dizi filmse görev İstanbul Anadolu mahkemesi'nde olmalıydı şeklinde mahkemenin yetkisizliğini ifade ettiler
*Avukat Doğan Akkurt tutukluların zaten daha önce serbest bırakılmış olduğunu, bu kararın hukuken hala geçerli ve sanıkların tutsak olduğunu ifade etti: 25.04.2015'te İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla sanıklar tahliye edildi, serbest kalmalı
*Avukat Akkurt: Buradaki kişiler 25 Nisan'da tahliye oldu. Bu kararı veren hakimi tutuklamak kararı ortadan kaldırmaz, sanıkları serbest bırakın
*Mahkemede kimlik tespiti yapıldı. Mahkeme başkanı yetki itirazlarını değerlendirmek için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından Mahkeme, avukatların yetki ve anayasaya aykırılık itirazını reddederek bir saat ara verdi
'BU MAHKEME TABİİ HAKİMLİK İLKESİNE AYKIRIDIR' İTİRAZI
*Verilen aranın ardından mahkeme tekrar toplandı.
*Avukat Ömer Turanlı mahkemenin yetkisiz olduğunu tekrar anlattı: Dink davasında, suçun işlendiği tarihten sonra kurulduğu gerekçesiyle mahkeme görevsizlik kararı vermişti. Suç işlendiği iddia olunan tarihte mahkemeniz yoktu, sizin bu davaya bakmanız tabii hakimlik ilkesine aykırıdır, görevsizlik kararı verilmeli''
*Avukat Turanlı: "Sulh Ceza Hakimlikleri gibi özel olarak oluşturulan Terör Mahkemeleri de tabii hakimlik ilkesine aykırıdır."
HAKİME: PARALEL DAMGASI YEMENİZ AN MESELESİDİR
*Avukat Sıddık Filiz: 17 Aralık operasyonu sonrası Emniyet ve yargı, ortaya çıkan suçu örtmek adına dizayn edildi, intikam süreci ve cadı avı başlatıldı. Emniyet ve adalet mekanizmaları hallaç pamuğuna çevrildi. Polisler hizana fizana sürüldü; HSYK değiştirildi, dönemin başbakanın deyimi ile proje mahkemeler kuruldu
*Avukat Filiz: Sizin adınıza endişeleniyorum hakim bey, olumlu bir karar vermeniz halinde 'paralel' yaftası yemeniz an meselesi.."
*Avukat Filiz: 800 hakim ve savcı HSYK eliyle sürüldü, Sulh Ceza operasyonları, dönemin Başbakanı tarafından 'daha durun neler olacak' denerek duyuruldu. Hukuksuzluğa rağmen 32. Asliye ceza Mahkemesi müvekkillerime tahliye kararı verdi ancak o ve 25. Asliye ceza hakimi 5 gün içinde tutuklandı. Kürsü bağımsızlığı yok edildi.
*Avukat Filiz: Huzurunuzdaki 33 kişi iddianamede, savcının dahi 'kimin koyduğu belli değil' dediği bomba iddiasıyla tutuklandı. Bir terör örgütü için ideoloji, hiyerarşi, cebir ve şiddet şartları gerekiyor. İddianameye göre cebir ve şiddet tespit edilemedi diyor. Bu iddianameyi kabul etmemeliydiniz
AVUKAT ÖMER KAVİLİ: DİNK DOSYASINDA VERDİĞİNİZ HUKUKİ KARARIN ARKASINDA DURUN
*Avukat Ömer Kavili: 2 hakim meslektaşınız tutuklandı, bu sistem otomatiğe bağlandı ve yargıçlar adeta korkutuldu.
*Avukat Ömer Kavili: Bütün bu yaşananlara rağmen mahkemeniz usul ve hukuk kültürü gereği Dink dosyasında yetkisizlik verdi. Mahkemeniz bu konuda verdiği hukuki kararının ardında durmalıdır.
*Avukat Hüseyin Ataol: Ali Fuat Yılmazer görevsizlik verdiğiniz Dink dosyasında da sanık. İki dava şekil olarak birebir aynı. Görevsizlik kararı verilmeli
*Savcı görevsizlik talepleri hakkındaki görüşünü açıkladı, talebin yerinde görülmemesi gerektiğini söyledi.
*Mahkeme heyeti, talepleri görüşmek üzere duruşmaya ara verdi
*Mahkeme, Dink davasında verdiği görevsizlik kararını bu sefer vermeyerek kendisiyle çelişen bir karara imza attı.
AVUKATLAR REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNDU: MAHKEME TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ DEĞİLDİR
*Avukatlar reddi hakim talebinde bulundu: Avukatı Murat Akkoç, objektif ve tarafsız olmadığı için mahkemeniz hakimlerini tek tek reddediyorum
*Avukat Murat Akkoç: (Reddi hakim gerekçesi) Hakîmin red gerekçesi, Yargıtay kararına rağmen kendisini yetkili gören mahkemenin bağımsız ve tarafsız olduğu şüphelidir
*Avukat Murat Akkoç: (Reddi hakim gerekçesi) Mahkeme açıkça yasadışı deliller içeren iddianameyi kabul etmiştir
Avukat Murat Akkoç: (Reddi hakim gerekçesi) Sağınızda oturan hakim, daha yeni avukatlıktan geçmiştir. Kendisi nasıl ihtisas hakimi oldu bir anda? Bu şartlarda ihtisas mahkemesi diye kurulan mahkeme bağımsız ve tarafsız değildir.
Avukat Cemalettin Mutlu: Bakırköy 3. Ağır Ceza mahkemesindeki davadan beraat çıkacağını nasıl bildiniz de bu şartlarda nasıl bu iddianameyi kabul ettiniz? Tahşiye davasında karar çıkmadan kumpas olduğunu nereden bildiniz? Ya o davada ceza çıksaydı ne yapacaktınız? Müvekkilim adına reddi hakim talep ediyorum
GÜLEN HOCAEFENDİ'NİN AVUKATI ALBAYRAK: USULÜNE UYGUN TEBLİGATA İFADE VERMEYE HAZIRIZ
*Hocaefendinin avukatı Nurullah Albayrak: Usulüne uygun bir tebligattan sonra müvekkilim ifade vermeye hazır. Kırmızı Bülten ABD'de geçerli değildir. Müvekkilim Gülen hakkında verilen yokluğunda tutuklama kararı yasaya aykırıdır. Müvekkilim hakkında kırmızı bülten çıkarmak kimi medyaya malzeme olsun imajı oluşturmuştur.
*Avukat Albayrak: Sayın Fethullah Gülen için hukuksuz bir yöntem uygulanıyor, tarafsız değilsiniz. Müvekkilimin ifadesine dahi başvurmadan yakalama tutuklama talep edildiğinden heyetiniz taraflıdır, reddi hakim talebinde bulunuyoruz.
*Avukat Albayrak: Yasaya aykırı tutuklama kararınızı siyasi etki altında aldığınızı düşünüyoruz. Bu nedenle tarafsız olmadığınız için reddi hakim talep ediyoruz
Avukat Ömer Kavili: Üyeleri tek tek reddediyoruz, red gerekçesini yazılı ve ayrıntılı sunmak için süre talep ediyoruz
Avukat Ömer Turanlı: (Mahkeme Başkanı) biz sizden hukuk bekliyoruz.Lütfen bizi dinleyin. Monitöre konuşmayalım
Avukat Kemal Şimşek; 22 Temmuz operasyonunda 'Kaç İsmail' vakası yaşadık, 'paşa gönlüm bilir' cevapları verildi. Buna rağmen hukuk arıyoruz
Avukat Kemal Şimşek: 'yargıda birlik üyesiymişsiniz',
Mahkeme Başkanı: Yargıda birlik üyesi değilim. Belge gösterin. Yargıda birlik üyesiysem bugün istifa ederim.
Sanık Avukatı: imajınızı biz değil AKP oluşturdu. 'Yargıda birlik üyesi misiniz' denildi hemen alındınız
Sanık Avukatı: Yetkili ve görevli olmadığınız bir davaya neden bakmak istiyorsunuz?
Avukat Nurullah Albayrak; Benim müvekkilim (Fethullah Gülen) 2 yıldır yargısız infaza maruz kalıyor. Havuz medyası yarın yine manşet yapacak. Fethullah Gülen hakkında verilmiş bir mahkeme kararı yok. Ergenekon Davası'nda verilen karar gibi 'FETÖ ve PDY' denilmesinin yasaklanmasını istiyoruz.
-Duruşma sona erdi. Ara karar için bekleniyor
-Sanık avukatları reddi hakim taleplerini gerekçelendirmek için duruşmanın görüntü kayıtlarını istedi. Dava ses dökümü yapılması için Cuma Günü saat 10:00'a ertelendi.
Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın karşısındaki alanda duruşma öncesi toplanan, aralarında kadınların da bulunduğu tutuklu yakınları sabah saatlerinden itibaren beklemeye Kur'an-ı Kerim ve Cevşen okudukları görüldü.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Bir dizi senaryosu üzerinden hayali bir örgüt suçlamasıyla gazeteci Hidayet Karaca ve emniyet mensupları, Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmıştı.
İtirazlar defalarca reddedildi. 25 Nisanda itirazlar ağır ceza mahkemesine taşındı. Ağır Ceza heyeti Hidayet Karaca ve polisler hakkında tahliye kararı verdi. Ancak o gece adliyede yaşanan olağanüstü olaylar sonrası tahliye gerçekleşmedi. Kararı veren hakimler ise tutuklandı.
Hidayet Karaca ile birlikte emniyet müdürleri Ömer Köse, Yurt Atayün, Erol Demirhan ve Kazım Aksoy hakim karşısına çıkacak. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava, 332 sayfalık iddianamenin okunmasıyla başlayacak. Bu davadan bir hafta önce Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Tahşiye ana davasında yargılanan tüm sanıkların beraat etmesi dikkat çekmişti. Karaca'nın avukatı Fikret Duran, “Bizim müvekkillerimizin yargılandığı davaya delil oluşturuluyor.” diye tepki gösterdi.
Tahşiye grubu, liderleri Mehmet Doğan'ın CNN Türk'te bir programdaki ‘Üsame bin Ladin'i seviyorum' açıklamasıyla gündeme gelmişti. Bunlara kumpas kurmakla suçlanan gazeteciler Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca ile polisler, 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun birinci yıldönümünden üç gün önce gözaltına alındı. Savcı Hasan Yılmaz'ın yürüttüğü soruşturmada gazetecilere, basın özgürlüğünü ayaklar altına alan trajikomik bir suçlama yöneltildi. Ekrem Dumanlı, bir haber ve 2 makaleyle suçlandı. Hidayet Karaca ise 2009 yılındaki bir dizi senaryosu üzerinden ‘suçlu' ilan edildi. 19 Aralık'ta Karaca'nın da aralarında olduğu 5 kişi tutuklandı. Dumanlı, hazırlanan iddianamede yar almadı.
HAKİM, ŞAİBELİ SES KAYDINA SARILDI
Terör örgütü yöneticisi olmakla suçlanan Karaca için ‘dizi senaryosu' ve içeriği avukatlar tarafından yalanlanan bir dinleme dışında delil yoktu. Savcı bu ses kaydının açık kaynaklardan elde edildiğini itiraf etmişti. Avukatların itirazı üzerine kayıt, dosyadan çıkartıldı. Ancak Hâkim Bekir Altun, ses kaydını delil olarak kabul etti. Soruşturmanın başlama hikâyesi de ilginç. Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Tahşiyecilerin ‘Şikâyetiniz var mı?' diye arandığını ve operasyonun bundan sonra başladığını açıklamıştı.
ÖNCE HABER YAPTILAR, SONRA OPERASYON
Söz konusu iddiaların neredeyse tamamı, operasyondan 8 ay önce hükümet yanlısı Sabah gazetesinde yayınlandı. Konu, gazetedeki haberden iki ay sonra polise mail ile ihbar olarak gitti. İhbarı yapan isim Tahşiye soruşturmasında tutuklanan Mehmet Nuri Turan'dı. Turan'ın iddiaları, gazetedeki haberden farksızdı. Ancak 6 ay boyunca hiçbir işlem yapılmadı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma için 16 Ekim'de talimat verdi. Başsavcılığın 12 Aralık'ta Dumanlı ve Karaca'ya verdiği “Hakkınızda soruşturma yoktur” bilgisinin de yalan olduğu daha sonra anlaşılacaktı.
TALİMAT HÜKÜMETE YAKIN İSİMLERDEN
Dosyada gazeteciler ile polisler suçlanırken, söz konusu Tahşiye grubuna yönelik operasyon talimatının iktidara yakın bürokratlardan geldiği ortaya çıkmıştı. Operasyonun altından, dönemin Emniyet Genel Müdürü ve AK Parti Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal ile eski İstihbarat Daire Başkanı Hüseyin Namal'ın imzası çıktı. Resmi belgelere göre Namal, operasyon hakkında Köksal'ı bilgilendirip izin istedi. Namal'ın imzasının yer aldığı belgede, özellikle örgüt lideri Mehmet Doğan'ın şiddet talimatı verdiğine dikkat çekiliyor. Genel Müdür Köksal'ın onayının ardından belirlenen adreslere eşzamanlı baskın düzenleniyor.
SAVCI UÇAR, TAHŞİYE OPERASYONU YAPMIŞ
Bu kapsamda 2010 yılında İstanbul, Bursa, Malatya ve Aksaray'da Tahşiye operasyonları yapıldı. Aksaray'daki operasyonun arkasındaki isim Savcı İsmail Uçar idi. Operasyonu ise dönemin Aksaray Emniyet Müdürü Halis Böğürcü yönetmişti. Aynı Savcı İsmail Uçar, 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını kapatmıştı.
TAHŞİYE'YE İLK TEPKİ BADILLI'DAN GELDİ
Tahşiye grubuna yönelik ilk tepki, 2003'te Üstad Bediüzzaman'ın talebelerinden Abdülkadir Badıllı'dan gelmişti. Meczup olarak tanımladığı Mehmet Doğan'a yönelik sert sözler kullanan Badıllı, şunları dile getirmişti: “Basit, aciz ve biçare olan meczup Molla Muhammed-i Muşî ahirzamanda gelecek Mehd-i Azam'dır. Şu anda gerilla savaşı ile Amerika ile mücadele eden Üsame bin Ladin Mehdi'nin öncü kuvveti ve askeridir.”
‘BOMBAYI POLİS YERLEŞTİRDİ' İDDİASI ÇÜRÜDÜ
Tahşiye soruşturmasındaki temel suçlamalardan biri de ‘bombaları polis yerleştirdi' iddiasıydı. Buna delil olarak Bahçelievler'de ele geçen mühimmattın üzerinde bazı polislerin parmak izlerinin çıkmış olması gösterildi. Ancak gerçek öyle değildi. Dava dosyasına giren görüntüye göre aramaya katılan polislerin eldivenlerinin yırtıldığı açık bir şekilde görülüyor. Eldivenin yırtık olduğunu fark eden polisler, arkadaşlarının uyarısı üzerine eldiven değiştiriyor. Bu durum olay yerinde tutanakla kayıt altına alınıyor. Bombaları yerleştirdikleri iddia edilen polisleri, savcı tutuklamaya sevk bile etmedi. Hepsi serbest kaldı.
DİNLEME KARARLARI FARKLI HÂKİMLERDEN
Tahşiye grubuna yönelik altı yıl önceki soruşturmada dinleme ve izleme kararlarında çok sayıda hâkimin imzası dikkat çekiyor. Bu gruba yönelik ilk dinleme ve teknik takip kararında Balyoz davasında 102 askeri tahliye eden hâkimlerden Oktay Açar'ın imzası vardı. Bu karar, Balyoz sanıkları hakkındaki yakalama kararını kaldıran Hâkim Oktay Kuban tarafından uzatıldı. İddianameden sonra Mehmet Doğan, Mehmet Nuri Turan ve Mustafa Kaplan'ın tutuklu yargılanmasına da Hakim Erkan Çanak'ın başkanı olduğu İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi karar verdi.
KORG. PEKİN: RAPOR, GÜLEN'İN KONUŞMASINDAN ÖNCE GELDİ
Tahşiye grubu devletin istihbarat örgütleri tarafından da yakından takip edildi. Dosyadaki belgelere göre Tahşiyecilerle ilgili ilk istihbarat raporunu Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) hazırladı. MİT'ten Emniyet ve Genelkurmay Başkanlığı'na 17 Şubat 2009'da rapor gönderildi. Bu raporlarda Mehmet Doğan grubundan Tahşiyeciler diye bahsediliyor. Grubun El-Kaide'ye yakınlığı vurgulanıyor. Ancak savcılık bu raporları, görmezden gelerek dosyada yer vermedi. Bunun yerine savcılık, resmi raporlardan yaklaşık iki ay sonra, 6 Nisan 2009'da Fethullah Gülen'in internette yayınlanan bir konuşmasını esas alıp Tahşiye ifadesinin ilk defa burada kullanıldığını öne sürdü. Genelkurmay'ın eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, “Tahşiyeciler raporu Fethullah Gülen Hoca'nın konuşmasından daha önceki bir tarihte MİT tarafından gönderildi.” açıklamasında bulunmuştu.
MİT: MEHMET DOĞAN, BİN LADİN'İ MEHDİ OLARAK GÖRÜYOR
Tahşiye sanıklarının beraat ettirilmesinden kısa süre önce, mahkemeye MİT'e ait güncel bir yazı ulaştı. Medyaya darbe operasyonuna gerekçe yapılan ‘Tahşiye grubuna kumpas kuruldu' yalanını çökerten bu yazı, MİT tarafından yakın takip edildiğini ortaya koyuyor. Mehmet Doğan'ın El Kaide lideri Üsame bin Ladin ile olan bağlantısına dikkat çekiliyor. MİT'in gönderdiği yazıda Tahşiye davasının 1 numaralı sanığı Mehmet Doğan'ın, Üsame bin Ladin'i ‘Şuayip Bin Salih' olarak adlandırdığı ve ‘Mehdi ve komutan' olarak gördüğü vurgulanıyor.