Hidayet Karaca’nın avukatları Fikret Duran ve Gültekin Avcı, AİHM’e dilekçe gönderdi. Müvekkilinin yaşadığı süreci anlatan avukatlar, tahliye kararının uygulanması yönünde karar verilmesini talep etti.
Avukat Fikret Duran, Karaca’nın mahkeme kararıyla tahliye edilmesine rağmen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve başsavcıvekilinin savcılara uyguladığı baskı nedeniyle tahliye gerçekleştirilmediği için geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi’ne tedbir ve acil inceleme talepli olarak başvuru yaptıklarını hatırlattı.
AİHM’e göre bu tür başvuruların 3-4 gün içinde incelenmesi gerektiğini kaydeden Duran, 5 gün geçmesine ve çok vahim hak ihlalleri bulunmasına rağmen AYM’nin prosedür ve bürokrasi uygulayarak dosyayı ötelediğini belirtti. Bu şekilde mağduriyetin aylarca sürdürülmek istendiğini ifade eden Karaca, aylar sonra gelecek bir hak ihlali tespitinin etkisiz kalacağını kaydetti.
AYM’ye bireysel başvuru yolunun çöktüğünü belirten Karaca, bu nedenle 500 bin Euro tazminat talebiyle birlikte AİHM’e madde 39 kapsamında ivedi görüşme talepli olarak başvuru yaptıklarını söyledi.
AİHM’e gönderilen dilekçenin sonuç bölümünde, “Ağır hak ihlalleri ve telafisi imkansız mağduriyet sebebiyle öncelikle AİHM içtüzüğünün 39. maddesinin uygulanması suretiyle müvekkilin derhal tahliye edilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde başvurumuzun kayda alınarak AİHS İçtüzüğünün 40. maddesi uyarınca acil olarak hükümete bildirilmesine karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesini, müvekkilin uluslararası bir medya grubunda en üst düzey yönetici olması hususu da göz önünde tutularak 500.000 Avro tazminata hükmedilmesini, ve yukarıda açıklanan hak ihlallerinin tespiti ile müvekkilin derhal salıverilmesi yönünde karar tesis edilmesini saygıyla vekaleten talep ederiz.” denildi.
Duran, “Kamuoyunun hatırlayacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin eski başkanı Haşim Kılıç ‘Bana listeler geliyor, üyelere baskı uygulanıyor’ sözleriyle hükümetin kendi talimatlarını uygulayacak kadro oluşturma çabalarına dikkat çekmişti. Haşim Bey’den sonra hükümetin ve cumhurbaşkanının açıkça desteklediği sayın Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi’ne başkan olmuştur. Geldiğimiz aşama itibariyle Anayasa Mahkemesi başkanının kişi hak ve özgürlüklerini koruma ve tarafsızlık açısından hükümet tarafından atanan DSİ genel müdüründen, tapu ve kadastro genel müdüründen hiçbir farkı kalmamıştır.” dedi.
Hükümetin desteğiyle seçilen Zühtü Arslan başkanlığındaki Anayasa Mahkemesi’nin tarafsız ve objektif davranamayacağının açık olduğunu ifade eden Duran, AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın konuşmasını hatırlatarak “Akıl ve vicdanlarını başkalarına kiralayan veya iradesine ipotek konulmasına izin veren kişilerin adil davranmasını bekleyemeyiz. Hukuk devletinde uzaktan kumandalı yargı da yargıç da düşünülemez.” diye konuştu.