34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'nın bugünkü konukları arasında, medya operasyonuyla gözaltına alınan ve yaklaşık 11 aydır tutuklu bulunan Hidayet Karaca'nın kitabını almak gelenler de vardı. Kitabı, Hidayet Karaca adına eşi Şule Karaca imzaladı. Kitabı imzalatmak isteyen okurhar Şule Karaca ve oğlu Sıtkı Karaca ile fotoğraf çektirdi.
Şule Karaca, kitapları imzalarken duygulu anlar yaşadı. Karaca, "Hidayet Bey'in bugün aramızda olacağını tahmin ediyorduk ama nasip; öyle olmadı. İnşallah en kısa zamanda aramızda görmek, arzu ve temennimiz." şeklinde konuştu.
İmza töreni öncesinde kitabın tanıtımı için bir de toplantı yapıldı. Prof. Dr. Mümtazer Türköne ve kayyum atanarak yönetimine el konulan eski Bugün TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros, Samanyolu Ana Haber Sunucusu Kemal Gülen'in moderatörlüğünde yapılan toplantıya katıldı. İnterexpo Toplantı Salonu'nda yapılan toplantıda konuşan Tarık Toros, iş akdinin noter kanalıyla kendisine iletildiğini ve korsan yayın yapmakla suçlandığını belirterek şöyle konuştu: "Ben orada o medya grubu sahibinin emanetini üzerimde taşıyordum, 4 Kasım'da noter kanalıyla evime gönderdikleri ihtarnamede kanalın yönetimini ele geçirdiğim, korsan yayın yaptığım, önceden hazırlanmış propaganda VTR'lerini yayına verdiğim, kurum çalışanlarına ayaklanma çağrısında bulunduğum, halkı direnişe çağırdığım ve böylelikle yayının gitmesine neden olduğum, kurumu zarara uğrattığım ve marka değerini düşürdüğüm için kayyum heyeti benim iş akdimi fesh etti. O saydıkları benim işim, eğer bugün konsan bir yayın varsa, bir gasp varsa, eğer bir marka değeri düşürmek varsa orada oluyor." dedi.
Toros, gazetecilere yönelik baskılar üzerine dünyadan gelen tepkileri değerlendirirken, dünyadaki pek çok büyük basın kuruluşuna mülakat verdiğini ancak Türk medyasından sadece bir avuç insanın desteğini hissettiklerini kaydetti. Türk medyasının 17/25 Aralık sürecini satın aldığını, saatleri, hayırsever Zarrab meselesini bildiğini söyleyen Toros, medyanın bütün bu ilişkileri bildiği halde ne ilgili savcıya ne de operasyonu yapan polis müdürlerine mikrofon uzatmadığını söyledi. Toros şöyle devam etti: "Dönemin emniyet müdürleri Nazmi Ardıç ve diğerleri çok zaman ortada dolaştı. Bir tek televizyon bile çağırıp röportaj yapmadı" şeklinde konuştu.
Toros, basın kartlarının yenilenmesine ilişkin uygulamasını da eleştirerek Basın Yayın Enformasyon Kurumu'nun bu son girişimiyle basın çalışanları arasında bir ayıklama yapılacağını söyledi.
Prof.Dr. Türköne de Türkiye'deki basın özgürlüğü ve basına yönelik engelleyici girişimler konusunda dikkat çeken tespitler yaptı. Kendisini Türkiye'de 'deli' olarak tanımlayan Türköne, şunları söyledi: "Türkiye'nin deliye de ihtiyacı var" dedi. Aydınların Türkiye'de halkı aydınlatmak gibi bir görevi olduğunun altını çizen Türköne, aksi taktirde halka yönelik baskının artacağı uyarısında bulundu. Türköne, şöyle devam etti: Yarın öbür gün Hidayet Bey'in akıbetine uğrayıp uğramayacağımız belli değil. Hiç te önemli değil, bize düşen biz itiraz edip karşı çıktığımız sürece yanı oturup kral çıplak dediğimiz sürece bu dikta rejiminin mutluluğa ulaşması, rahata ermesi mümkün değil. Bizim bu dönemde başımıza gelenlere katlanmamız ve kendi adımıza değil... Bizler halk adına halkın hukukunu korumak için meydana çıkan insanlar, bunu yapmadığımız zaman bir ülkeyi bir kişinin hevesine mahkum ettiğimiz sürece bu dünyada yaşamanın ne anlamı var"