Bamteli sohbetinde Fethullah Gülen, "Siyasi Müslümanlık denen şey; İslam’ın ruhunu öldürdü, kitabı öldürdü, sünneti öldürdü, Usulü'd din’i öldürdü. Sadece meseleyi lafa, lafazanlığa, demagojiye ve diyalaktiğe bağladı." dedi.

"Siyasi Müslümanlık denen şey İslam’ın ruhunu öldürdü, kitabı öldürdü, sünneti öldürdü, Usulü'd din’i öldürdü." diyen Gülen, "Çoğunuz belli bir yerde eğitim gördünüz. Hadiste ‘hocam’ dediğiniz insanlar, Allah aşkına, Peygamber hatrına, Kütüb-i Sitte’yi baştan sona kadar mütalaa ettiler mi? Ben Zevahid’e geçmiyorum. Sahih İbni Hibban demiyorum, Mecmauz Zevaid demiyorum. Aclunî demiyorum. Allah aşkına Kütüb-i Sitteyi mütalaa ettiler mi?" 

"Üç önemli hakikate irca edilebilir. Bir; kalbi ve rui hayat ufku. İkincisi; tekvini emirlerin mütalaası, tedrisi. Üzerlerindeki tezekkürü. Üçüncüsü; Ulum-i Diniyeyi İslamiye.

Kitap ve sünnet detayıyla bilinmiyorsa Ulum-i Diniye bilinyor denilemez. Dostlarımız, kardeşlerimiz, yakınlarımız da alınmasınlar. Çoğunuz belli bir yerde eğitim gördünüz. Hadiste ‘hocam’ dediğiniz insanlar, Allah aşkına, Peygamber hatrına, Kütüb-i Sitte’yi baştan sona kadar mütalaa ettiler mi?

Ben Zevahid’e geçmiyorum. Sahih İbni Hibban demiyorum, Mecmauz Zevaid demiyorum. Aclunî demiyorum. Allah aşkına Kütüb-i Sitteyi mütalaa ettiler mi? Etmemişlerse, bunlar hadis yolunda yaya kalmış, zavallı hadisçilerdir. Kaldı ki bu, meselenin elif be’si.

Bunların bütününe bu mevzuda vukuf olmayınca kitap da bilinmez, sünnet de bilinmez, bu bilinmezlerle bir yere gidilmez. Bu bilmezlerin rehberliğinde bir yere gidilmez. Bunlar kitap adına, sünnet adına sadece sizi aldatmış olurlar.

Siyasi Müslümanlık denen şey, bu meseleye bu mevzuda öyle bir tuz biber oldu ki, İslam’ın ruhunu öldürdü, kitabı öldürdü, sünneti öldürdü, Usulü'd din’i öldürdü.

Sadece meseleyi lafa, lafazanlığa, demagojiye ve diyalaktiğe bağladı. Bu Müselles yeniden bir araya getirildiği gün, kalbi ve ruhi hayat Ulum-i Diniye ile birleştirildiği zaman, Ulumi Diniye, Fünun-u Medeni’yle birleştirildiği zaman, talak-ı selase ile boşanmış bu üç hakikat, bunca zevci aherden sonra yeniden bir araya getirildiği zaman, Allah’ın izni inayetiyle sizler ona namzetsiniz, Allah cihanın problemlerini çözecek. Elinize verecek, gelecek nesiller tarafından yad-ı cemil olacaksınız."