Hocalı katliamı tanıklarından ve akrabalarını da aynı katliamda kaybeden 56 yaşındaki Zahid Jabbarov, o günlerin zorluğunu anlattı. Savaşın geriye kan, yetim çocuklar, evlatsız anneler bıraktığını ifade eden Jabbarov, savaş istemediklerini, devletlerin meseleleri barışçıl yolla çözmesini söyledi.
Azerbaycan'ın Hocalı kasabasında Ermeniler tarafından katledilen 613 Azeri, vefatlarının 24. yıl dönümünde anılıyor. Katliam zamanı Hocalı'yı düşman işgalinden korumak için gönüllü askeri güç bölüklerinden birinde komutan olarak görev yapan Zahid Jabbarov, hiç unutmadığı o günleri Cihan Haber Ajansı'na anlattı. Jabbarov, Ermenilerin, yaralı insanları öldürüp vahşet sergilediğini söyleyerek, "Sağ kalanların, bir kısmını öldürdüler, diğerlerini de esir aldılar. Yaralıları ateş ediyorlardı, yürüyemeyenleri, esir alınamayanları, yaralılara birer birer ateş ediyorlardı. Onların altın dişlerini söküyorlardı. İnsanları döve döve, kadınları, yaşlıları sürüyerek onları Esgeran'a şehrine esir götürdüler." ifadelerini kullandı.
ERMENİLER KISA SÜREDE HOCALI'YI ABLUKA ALTINA ALDILAR
Jabbarov, 1992 yılı 25 Şubat'tan 26 Şubat'a geçen geceyi şu şekilde anlatıyor: O gece, 25'i akşam saat 11 sularında biz Hankendi tarafından Ermenilerin askeri güçlerinin Hocalı'ya taraf geldiğini gözlemledik. Yani bunu Hocalı'da olan askerler de, insanlar da yani sıradan vatandaşlar da, ilk başta ise havaalanında haber verdiler ki, Hocalı'ya Hankendi tarafından askeri güçler geliyor. Onlar kısa zamanda Hocalı'yı abluka altına aldılar.
GECE 12'DE TOP VE TANK ATEŞİNE MARUZ KALDIK
Onlar (Ermeniler) saat gece 12-1 sularında tam mevkilerini tutmuşlardı. Yani 11'den 12 suları itibariyle mevkilerini tutup bütün her yandan, dört tarafdan Hocalı'yı şiddetli top, tank ateşine maruz bırakmıştılar. Hocalı'da da masum insanlar, kadınlar, çocuklar, birde gönüllü savunma birliklerinden belirli insanlar vardı. Yani Hocalı'yı her taraftan vurdular.
ORMANA KAÇAN İNSANLARI ERMENİLER PUSU KURARAK ÖLDÜRDÜ
Dört taraftan ateş eden toplar, oradaki insanları vuruyor, bombalıyorlardı. Yani burada insanlar çığlıkları, feryadı bütün kulaklardan gitmiyordu. İnsanlar oradan mecbur kalıp kaçıyorlardı. Ölenler, yarananlar orada kaldı. Hocalıların bir çıkış yolu vardı, o da ormana kaçmak. Orada da yine Ermeniler pusu kurmuş, insanları, sivil insanları bekliyorlardı.
ŞEHİT OLAN VE ESİR DÜŞEN AKRABALARIM OLDU
Benim orada havaalınında poliste çalışan dayıoğlum şehit oldu. Babam yaralandı. Mermiyle yaralandı. Teyzeoğlum mermiyle yaralanarak esir alındı. Kardeşimin ayağı dondu. Orada ölenler, şehit olanlar, yaralanlar hepsi benim akrabalarımdır. Bir bir saymak olmuyor, çünkü Hocalı küçük bir kasaba olmuş. 7 bin nüfuslu bir kasabaydı. Orada her kes bir yerde okumuş, bir yerde yaşamış, her kes bir birine kız verip kız almıştı. Hepsi benim kendi kardeşlerim, bacılarım, analarım olmuş. Orada dışarıdan adam bulunmuyordu.
İNSANLAR TOPLU ŞEKİLDE ÖLÜYORDU
Ben oradan çıktıktan sonra Ağdam'a doğru, insanlarla, insanları koruyarak, yardım ederek, kimisi yaşlı, kimisi kız, yaralı vardı. Bir birimize yardım ederek Ağdam'a doğru geldik. Bizi Esgeran'da Ermeni kasabaları arasında pusuya düşürdüler. O puskuda Ermeniler tepelerin üzerinde durarak, bizi mermi yağmuruna tuttular. Snayperlerle, tanklarla vurmaya başladılar. İnsanlar toplu şekilde ölüyordu.
İNSANLAR ÇOCUKLARI ÖLMESİN DİYE ESİR ALINMAYI KABUL ETTİ
Sağ kalan insanların yarısı Ağdam'a taraf geçe bildiler. Yolu geçtiler. Yarısı kaldı bu tarafta. Bu tarafta kalanların biri de ben oldum. Orada benim hem kardeşlerim vardı, dayıoğullarım vardı. Yani bütün insanlar, 200 kişilik grup orada abluka altında kaldık. Ermeniler bizi orada ateş etmeye başladılar. Biz Ermenilere karşılık göstere bilmiyoruz, çünkü onlar tepedeydiler. Onları görmüyorduk, mevzileri vardı. Onlar bağırıyordu ki, teslim olun. Kadınları, çocukları vuruyorlardı, ateş ediyorlardı. Sonra öyle bir hal aldı ki, baktık ki tamamen insanları öldürüyorlar, her kesi vuruyorlar. İnsanlar Ermenilere esir alınmak zorunda kaldı ki, hiç olmazsa çocukları öldürmesinler.
BEN İKİ ARKADAŞIMLA BERABER KAYADAN ATLAYARAK SAĞ KURTULDUM
Bende asker olduğum için, gönüllü asker birliğinde olduğum için benimle birlkte iki kişi kendimizi kayadan atarak çalıların içinde saklandık ki esir alınmayalım.
YARALILARA ATEŞ EDEREK ÖLDÜRDÜLER
Sağ kalanların öldürdüklerini öldürdüler, diğerlerini de esir aldılar. Daha sonra çalıların içinde olanları izliyordum. Yaralıları ateş ediyorlardı, yüreyemeyenleri, esir alınamıyanları, yaralıları birer birer ateş ediyorlardı. Onların altın dişlerini söküyorlardı. İnsanları döve döve, kadınları, yaşlıları sürüyerek onları Esgeran'a esir götürdüler.
HOCALILAR KATLİAM DUYGUSUNU HER GÜN YAŞIYORUZ
Vallahi her konuştuğum zaman aynı hisleri yeniden yaşıyorum. Aynı duyguları bir daha yaşıyorum. Bazıları 25-26'sı bunu anabilirler. Ama biz Hocalılar hergün bun anıyoruz, hergün bu his bizde oluyor. Her bir birimizi gördüğümüzde, Hocalı ismi anıldığında, bir Hocalılı gördüğümüzde biz bu hissi yaşıyoruz. Çok zordur. Tüm Hocalılar için zordur.
SAVAŞ İSTEMİYORUM, MESELELER BARIŞÇIL YOLLA ÇÖZÜLSÜN
Benim gelecek için umudum var. Ben inanıyorum ki, bu sorun çok kısa bir zamanda çözülecek. Adaletsizlik almış başını gidiyor. Hakkı demiyorlar. Her kes hakkı bile bile haksız konuşuyor. Hakkında bir vakti gelir. Bizim de kendi sözümüzü söylemeye zamanı gelir. Devletimiz de, hükümetimizde barışçıl yolla istiyoruz ki savaşı bitirelim. Kan dökülmesin. İnsanlar ölmesin. Evlatlar yetim kalmasın. Anneler evlatsız kalmasın. Ama olmazsa, bizim başka yolumuz da var. Güçlü ordumuz da var, güçlü devletimiz de var. Ancak kan istemiyoruz, savaş istemiyoruz. Savaş kan, yerle bir olmak, yetim çocuklar demektir."
CİHAN