Cezaevinde çıplak arama işkencesine maruz kalan ve rahmi parçalanan Hozan Cane, daha sonra 15 Temmuz’un ardından başlatılan cadı avına maruz kalan Hizmet Hareketi gönüllülerinin bulunduğu 17 kişilik kadın koğuşunda gördüklerini bir ömür boyu unutamayacağını söyledi.
”İNSAN OLAN BU ZULMÜ O BEBEĞE YAPMAZ”
Hozan Cane yaşadıklarını şöyle anlattı:
‘‘Koğuşta 17 kadın ve aralarında daha kırkı çıkmamış çok küçük bir bebek vardı. Koğuş çok sıcak, tuvaletin üstü açık, o pis koku bütün koğuşun içindeydi. Eskiden ölüm yeriymiş orası, halen de öyle izlerini insan hissedebiliyor. Koğuştaki küçücük bir bebek vardı, o bebeğin çığlıkları hâlâ kulaklarımda. Ben onlardan kötülük görmedim aslında tam tersi çok iyilik gördüm. 7 günde yarım saat sıcak su veriliyordu. Pazar günleri yarım saat. O bebek yeni doğmuş, küçücük daha kırklı bir bebek. Ve o kadar sıcak ki o bebeğin eti; tavuk var ya pişmiş tavuk aynı onun gibi. Halen her gece o çocuğun çığlıklarıyla bağırarak uyanıyorum. O bebeğin üstüne bir tülbent koymuşlar, o vücudu pişmiş. Su yok ki yıkasınlar, mama vermiyorlar, bez vermiyorlar. Yani ben o acıyı ömrüm boyunca unutmayacağım. O bir bebek. İnsan olan bu zulmü o bebeğe yapmaz.’’
”BİZE O KADINLAR KADAR İŞKENCE YAPMADILAR”
‘‘Doğru, çoğunu da korkudan dile getirmiyorlar bunu sana söyleyeyim. Eğer ben bugün Türkiye’de olsaydım ben o bebeğin durumunu söyleyemezdim, çünkü gelip boynumu tutacaklar, daha da büyük cezalar vereceklerdi korkardım. Ama gerçekte o çocuğun durumundan dünyanın utanç duyması gereken bir çocuk. Su yok, yemek yok, mama yok, bez yok, krem yok. Allah bunu kabul etmez. Allah o çocuğa ahını zulmeden kişilere bırakmaz. Çocuk ağlıyordu biz gardiyana ‘Allah rızası için bu çocuğa bir şey verin’ diyorduk, gardiyan da bize ‘Aman boş ver büyüyünce o da annesi gibi yılan olur’ diye cevap veriyordu. Ve o kadınlar öyle işkenceler geçirmişler ki bize onlar kadar işkence yapmadılar.’’