Su üstünde sabit durabilen ve 600 metre derindeki
batıklara dahi ulaşabilen
kurtarma gemisi, dünyadaki benzerlerinin çok ötesinde
Türk
Deniz Kuvvetleri, 59 yıl önce 81
mürettebatıyla batan
Dumlupınar denizaltısı benzeri bir
facianın bir daha yaşanmaması için MOSHIP (
Denizaltı Kurtarma Ana
Gemisi) projesini başlattı. İnşasına 15 gün önce Tuzla'da başlanan gemi, 3 yıl sonra teslim edilecek.
MOSHIP, 600 metre derinliğe kadar çalışma kapasitesine sahip olacak. Hareket yeteneğini kaybetmiş olan denizaltıları veya denize düşen
uçak enkazlarını, 'İskandil' ve 'Sonar' denilen cihazlarıyla tespit edecek. Sağ kalan mürettebat ve yolculara, otomobil büyüklüğündeki robotlarla
yiyecek ve
oksijen ulaştıracak. Onarılabiliyorsa batığı yüzeye çıkartacak. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise robot denizaltılarıyla kazazedeleri yüzeye taşıyacak. Dünyada denizaltı kurtarma faliyetlerinde kullanılmakta olan en donanımlı 5 gemiden de daha üstün teknolojik yeteneklere sahip olan MOSHIP
dizel elektirik itici sistemi ve 6 pervaneye sahip. 28 Ekim'de ihalesi yapılan ve
İstanbul Tersanesi'nde geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız yapımına başlanan Türkiye'nin 'gurur' projesi, dünyadaki tüm denizaltı tipleri ile uyumlu şekilde tasarlandı.
DONANIMLI AMELİYATHANE...
İhaleyi kazanan İstanbul Denizcilik Gemi İnşa
Sanayi firması, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile
sözleşme imzaladı.
Proje, iki ay önce sessiz sedasız başlatıldı. Geminin uzunluğu 90, genişliği 18, yüksekliği ise 20 metre olacak. Dünya standartlarındaki gibi 600 metre derinliğe kadar batık denizaltıları ya da uçak gibi diğer taşıtları tespit edebilecek. İçinde canlı olup olmadığını belirleyecek. Son teknolojiyle donatılan MOSHIP'ta
ameliyathane, oksijen odası ve helikopter pisti de bulunacak. Yaklaşık 130 personelin görev yapacağı
kurtarma gemisinde yaralılara ilk müdahale yapılacak sonrasında da kazazedeler helikopterle hastanelere ulaştırılacak. MOSHIP yaklaşık üç yıl sonra teslim edilecek. Teknolojik donanım bakımından benzerlerinden çok daha fazla özelliği bulunan MOSHIP, batmış deniz
altını bulana kadar üzerine gidiyor. GPS uydularından batığın yerini belirliyor ve tam üzerinde sabitliyor. En şiddetli rüzgâr, dalga ve akıntıya karşı gemi üzerindeki pervaneler otomotik olarak devreye giriyor. Normal gemilerde 2 - 3 pervane varken MOSHIP'te tam 6 pervane var. Bu pervaneler sadece öne - geriye değil, gemiyi sağa - sola da götürebiliyor. Bir taraftan rüzgâr ya da akıntı gelirse, diğer tarafa doğru pervane çalışıyor. Böylelikle fırtınalı havada bile, batığın tam üzerinde
demir atmadan durabilmek mümkün oluyor. MOSHIP'te hem dalgıçlar için 'atmosferik' sualtı elbisesi hem de uzaktan kumandalı
su altı robotu var. Bu ikisinin birden bulunduğu başka bir gemi ise yok.
3 YILLIK ALTYAPI ÇALIŞMASI...
MOSHIP'i inşa eden SNR Holding'e bağlı İstanbul Denizcilik Gemi İnşa Sanayi'nin de bir özelliği var. Firma, kısa süre önce Dünya İşadamları Yönetimi (BID) tarafından düzenlenen 'Uluslararası Kalite, İş İdaresi ve
Başarı' konulu yarışmayı kazandı ve 'Altın Başarı Ödülü' aldı. "BID'ın Oscar'ı" olarak adlandırılan
ödül Tuzla'daki tersanede büyük bir sevince neden oldu. Holdingin CEO'su Atilla Çiftçigüzeli, "MOSHIP'in hayata geçmesi bizim olduğu kadar Türkiye'nin de kazancı olacak. Bu projeye hazırlanırken holdingimizden alınan desteklerle tamamı Türk mühendislerden oluşan 40 kişilik dizayn gurubumuzla 3 yıl süren bir altyapı çalışması yaptık. Gemi, bilimsel ve teknolojik üstünlükleri ile hem emsalsiz bir gemi olacak, hem de sadece karasularımızda değil tüm dünyada stratejik bir üstünlük sağlacak. Denizaltıcılarımızın can güvenliği açısından rahat bir nefes almasını da sağlayacak" diyor.
DUMLUPINAR VE KURSK, 47 YIL ARAYLA AYNI KADERİ PAYLAŞTI
Yıl 1953... 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece... Ege'deki NATO tatbikatından dönen Dumlupınar denizaltısı,
Çanakkale Boğazı'ndan girerken
İsveç bandıralı yük gemisi Naboland ile çarpıştı. Boğazın serin sularına gömülürken 81 mürettebatından 22'si sağdı. Ancak, 90 metre derinlikte bulunan gemiye ulaşıp denizcileri kurtarmak malesef mümkün olmadı. Benzer bir facia da 2000'de yaşandı ve sonuç yine değişmedi. Rus Kursk denizaltısı 12 Ağustos'ta Barents Denizi'nin dibine oturdu. 108 metre derindeydi.
İngiltere ve Norveç'ten gelen yardımla birlikte 21 Ağustos'ta denizaltıya ulaşıldı. İç ve dış kapaklar açıldı ancak 118 mürettebatın öldüğü anlaşıldı. Son anlarında, ailelerine
mektup yazmışlar ve çaresizlik içinde ölümü beklemişlerdi...