Milli Eğitim Bakanı Ömer
Dinçer, FATİH
Projesi'nin
uygulama alanını genişletmeyi planladıklarını belirterek, ''5 yıl sonra vardığımız nokta itibarıyla özel
sektöre, kamu sektörüne hatta mümkünse, öyle talepler var Kıbrıs'taki çocuklarımıza, mümkün olduğu oranda genişleteceğiz'' dedi.
TBMM Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunca, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran, ''İlk
öğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi''nin görüşmelerine verilen aranın ardından devam edildi.
Bakan Dinçer, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ile görüşmesinden dolayı sabahki bölüme katılamadığını belirterek bununla ilgili Komisyon Başkanına bilgi verdiğini söyledi.
FATİH Projesi hakkında
komisyon üyelerine detaylı bilgi veren Dinçer, bununla Ankara'daki bir çocuk ile Anadolu'nun herhangi bir yerindeki çocuğa aynı imkanların sunulacağını vurguladı. Projenin fırsat eşitliğinin sağlanması konusunda önemli olduğunu belirten Dinçer, projeyi ''Türkiye'nin geleceğine dair bir umut projesi'' olarak nitelendirdi. Projenin bileşenleri arasındaki akıllı
tahtaların, Türkiye'ye özgü olduğunu dile getiren Dinçer, bunun
patentinin Milli Eğitim Bakanlığınca alındığını da anımsattı.
Şimdiye kadar 200'e yakın akıllı tahtanın
üretiminin yapıldığını ifade eden Dinçer, ''İnşallah
Nisan ayının 15'inde de Türkiye'de
seri olarak üretimine başlanacak. İhaleyi alan
firma kendi fabrikasında üretim bandı kuracak, seri olarak üretmeye başlayacak. Hem Türkiye'nin ihtiyacını karşılamak hem de
yurtdışına satmak için
hazırlık yapıyorlar'' dedi. Dinçer, akıllı tahtaların yurtdışına satılması durumunda patent sahibi Bakanlığın da gelir elde edeceğini söyledi.
-Yerli
tablet üretimi-
Pilot uygulama kapsamında yaklaşık 12 bin 500 tabletin öğrencilere dağıtıldığını, 200 akıllı tahtanın sınıflara konulduğunu anlatan Bakan Dinçer, akıllı tahtaların yanı sıra tabletlerin de Türkiye'de üretilmesi için sektör temsilcileri ile toplantılar yaptıklarını bildirdi. Bakan Dinçer, ''
TÜBİTAK bugün görüşmelerine başladı,
yerli ve
yabancı tablet üretme potansiyeline sahip 30 firmayla yüz yüze görüşüyor'' diye konuştu.
Türkiye'deki öğrenci sayılarına ilişkin de bilgi veren Dinçer, yurt genelinde 16 milyon 845 bin 528 öğrencinin olduğunu söyledi. Bunlardan 1 milyon 115 bin 818'inin okul öncesi eğitimde, 10 milyon 981 bin 100'ünün
ilköğretimde, 4 milyon 748 bin 610'unun ise
ortaöğretimde olduğunu belirten Dinçer, öğrencilerin 778 bin 213'ünün açıköğretimde, 498 bin 118'inin ise özel sektörde okuduğunu kaydetti. Bakan Dinçer, şöyle konuştu:
''Biz akıllı tahtaları Türkiye'deki bütün sınıflara döşeyeceğiz.
Okul öncesine de ilköğretimine de ortaöğretime de bu tahtaları döşeyeceğiz. Yaklaşık 500 bin civarında akıllı tahta döşeyeceğiz. Ama
tablet bilgisayarları Türkiye'deki bütün öğrencilere dağıtmayacağız. İlköğretim ikinci kademe yani 5. sınıftan itibaren ve ortaöğretim 9. sınıftan itibaren dağıtmaya başlayacağız. İlköğretimin birinci kademesinde çocuklarımıza tablet bilgisayar vermeyeceğiz. Onlar elleriyle yazmayı, okumayı diğer becerilerini kazanacak ilköğretim ikinci kademeye geldiklerinde tablet sahibi olacaklar. Bu da bütün bunlar onaylandıktan sonra, projeye başladığımızdan itibaren her yıl 5. ve 9. sınıflara dağıtarak dört yılda tamamlayacağımız bir süreç olarak gerçekleşecek. Yıllık olarak alacağımız tablet sayısı 1 milyon 200 bin civarında olacak. Bunların Türkiye'de üretilmesi için de bu bize zaman kazandıracak. 5 yıl sonra vardığımız nokta itibarıyla özel sektöre, kamu sektörüne hatta mümkünse, öyle talepler var, Kıbrıs'taki çocuklarımıza eğer proje o anlamda umutlarımızı gerçekleştirdiği oranda mümkün olduğu oranda genişleteceğiz.''
-Komisyon üyelerine davet-
Teklifle,
Kamu İhale Kurumu'nun süreçlerinin dışına çıkılacağı yönündeki eleştirileri de yanıtlayan Dinçer, internet hizmeti verecek kuruma okulların altyapısını yapma zorunluluğu getireceklerini belirtti. Dinçer, ''Kamu İhale Kanunu'na göre herhangi bir kurum üç yıldan daha fazla süre ile
ihale yapamıyor. Bu alandaki kurumlarda yaptığımız görüşmelerde genel görüş bunun üç yıllık
sözleşme ile yapılamayacağı şeklinde. O yüzden orada 15 yıla kadar çıkan sözleşme yapma yetkisi öngörülüyor'' diye konuştu. Her okula fiber
kablo çekeceklerini de anlatan Dinçer, ''Acaba çocuklar
radyo aktif bir
takım şeylere maruz kalır mı diye endişeler olmasın diye kablo ile internet götürülecek. Dolayısıyla sınıflarımızda evinizdeki bir buzdolabının ya da evinizde çalıştırdığınız bir televizyonun bile öngördüğü mahsurlardan çok daha düşük oranda bir mahsur oluşacak diye biz hazırlık yapıyoruz.
Çocuklarımız sınıflarda tereddütsüz bir şekilde akıllı tahtayı, tableti kullanabilecek'' diye konuştu.
Z-kitap ve e-içerikler hakkında da bilgi veren Bakan Dinçer, komisyon üyelerini Bakanlığa çay içmeye davet ederek burada akıllı tahtayı ve tabletleri yakından inceleme fırsatı bulabileceklerini söyledi.
-Tartışma nedeniyle toplantıya ara verildi -
Dinçer'in konuşmasının ardından milletvekilleri söz aldı.
CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, teklifi ''
seçmen yetiştirme teklifi'' olarak nitelendirdi. CHP
Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça da teklifin eğitim sistemine fayda sağlamayacağını savunarak geri çekilmesini talebinde bulundu.
Komisyonun
AK Partili üyesi
İsrafil Kışla ise teklifi CHP'nin de sahiplenmesi gerektiğini söyledi. Kışla, ''Kapatılan, dayatılan, yasaklanan bir şey yok. 8 yıllık eğitim genel anlamı ile 12 yıla çıkarılıyor. Demokrasiden, özgürlükten yana olduğunu belirten CHP bunu en az AK Parti kadar sahiplenmelidir'' diye konuştu.
AK Parti
Düzce Milletvekili
Osman Çakır ise teklifin ikinci maddesinin görüşülmesine rağmen bununla ilgili bir katkı sağlanmamasını eleştirdi. Türkiye'de bir dönem üniversite kapılarından başörtülü kızların alınmadığını belirten Çakır'ın konuşmasındaki ''1932'den 1950'ye kadar '
Allah' bile demenin yasaklandığı bir dönemde...'' sözleri
tartışmaya yol açtı.
CHP milletvekilleri masalara vurarak, Çakır'dan sözünü geri almasını ve özür dilemesini istediler. Yaşanan tartışmalar nedeniyle toplantıya 10 dakika ara verildi.
Verilen aranın ardından tekrar söz alan Çakır, ifadelerinden dolayı özür dileyerek, ''(1932'den 1950'ye kadar 'Allah' bile demenin yasaklandığı bir dönemde) ifademden dolayı özür diliyorum. Bundan kastım ezandı, yaşanmış bir olayı vurgulamak istedim. Hepimiz Allah'ın kuluyuz kimsenin ne inancı ile ne Tanrı anlayışına herhangi bir şey söylemem söz konusu değil. Ama ben bir vakayı anlatıyordum ama bundan dolayı gerçekten birilerini üzdüysem özür diliyorum, hakkınızı
helal edin'' dedi.
Tartışmanın sona ermesinin ardından konuşan CHP
Muğla Milletvekili Nurettin Demir, eğitim sisteminin dayatma ile değiştirilmek istendiğini savundu. CHP İstanbul Milletvekili
Sezgin Tanrıkulu ise teklifin getiriliş yönteminin
demokrasi ile bağdaşmadığını ileri sürdü.
Konuşmaların ardından verilen önergeler okundu. AK Parti İstanbul Milletvekili İsmet Uçma'nın teklifin 7. maddesini ''İlköğretim; birinci maddede belirtilen amacı gerçekleştirmek için kurulmuş dört yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile dört yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan bir milli eğitim ve öğretim kurumudur'' şeklinde değiştiren önergesi kabul edildi. Uçma'nın önergenin gerekçesini açıklarken verdiği bir örnekte kullandığı ''Biz dindarlar ve sizler..'' ifadesi tartışma yarattı. Komisyonun CHP'li üyeleri Uçma'nın özür dilemesini istedi. Tartışmaların ardından Komisyon Başkanı Nabi
Avcı, tutanakların dinlenmesi için komisyon toplantısına ara verdi.
AA