Prof. Dr.
Savcı yazılı açıklamasında, UÜ
Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalında kurulan ''Çok sıralı dedektörlü bilgisayarlı
tomografi (BT) cihazı''nın,
kalp-
damar hastalıklarının
erken teşhisinde büyük kolaylıklar sunduğunu belirtti.
Savcı, koldaki toplardamardan kontrast madde verildikten sonra dönen bir tüpün, her dönüşünde 128 kesit elde etmesiyle oluşan görüntüleme işleminin 7 saniyede tamamlandığına işaret ederek, alınan görüntülerin ayrıntılı biçimde incelenmesiyle en
küçük damar hastalıklarını bile başarıyla saptadıklarını vurguladı.
Ailesinde
şeker hastalığı, yüksek
tansiyon ve kolesterol seviyesinde artış hikayesi bulunan, ''orta derecede''
kalp krizi riski taşıyan kişilerin bu cihazla kalp krizi risklerini öğrenebildiklerini belirten Savcı, şu bilgileri verdi:
''Departmanımıza kurulan BT cihazı, ülkemizdeki en gelişmiş 3-5 cihazdan birisidir ve Bursa'daki en gelişmiş cihaz durumundadır. 'Alet işler, el övünür' diye bir söz vardır. Ancak bu cihazı bilinçli kullanmak da o cihaza sahip olmak kadar önemli. Departmanımızda bu konuda deneyimli iki akademisyen arkadaşımız son derecede başarılı
hizmet sunuyor. Bilinçli ve titiz bir
teknik kullanılarak son teknoloji ürünü cihazlarla yapılan incelemeler, önceleri mümkün olmayan bazı ayrıntıların ortaya konmasına olanak sağladı. Elde edilen görüntüler bilgisayar sisteminde işlenerek kalp ve damarsal yapılar üç boyutlu olarak inceleniyor. Koroner damarlarda sorun oluşturabilecek tıkayıcı plaklar saptanabildiği gibi, yırtılarak ani kalp krizine yol açabilen ve diğer yöntemlerle saptanması zor olan damar duvarındaki yumuşak plaklar da saptanabiliyor. Ne var ki en son teknolojiye sahip bu cihazın yaygın olarak kullanıldığını söylemek mümkün değil.''
''GELENEKSEL ANJİYOGRAFİYE ALTERNATİF DEĞİL''
Savcı, cihazın, kasıktaki atar damardan girilerek yapılan geleneksel anjiyografiye alternatif gibi algılanmaması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle dedi:
''Kasıktaki atar damardan girilerek yapılan geleneksel anjiyografinin çözümleme yeteneği de yüksektir ve üstelik aynı seansta girişim yapılarak
tedavi olanağı da sunabilmektedir. Nitekim, özellikle kalp-damar hastalığı riski fazla olan hastalarda halen
tercih edilen bir yöntem. İki yöntemin birbirinin tam alternatifi olarak algılanması, bu nedenle doğru olmaz. Ancak tanısal nedenli yapılan geleneksel anjiyografi sonrasında hastaların 6 saat süreyle kum torbası ile yatakta hareketsiz yatmak zorunda kaldıkları göz önüne alındığında 'çok sıralı dedektörlü BT anjiyografi'nin, tanısal nedenli yapılan geleneksel anjiyografiye alternatif olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle kalp-damar hastalığı riski orta derecedeki hastalarda tarama amaçlı kullanılması tüm dünyaca kabul gören çağdaş bir tanı yöntemidir ve ülkemizde de benzer uygulamalar giderek yaygınlaşmaktadır. Alınan başarılı sonuçlar gösteriyor ki
kalp damar hastalıkları BT koroner anjiografi yöntemiyle erken dönemde saptanabiliyor, kalp krizine bağlı erken ölümler azaltılabiliyor.''
Son günlerde basında, bilgisayarlı tomografide hastaların yüksek dozlarda
radyasyona maruz kaldığı yönünde haberler yer aldığını da söyleyen Savcı, şunları kaydetti:
''Çok sıralı dedektörlü bilgisayarlı tomografi (BT) cihazları geliştikçe hastaya verdiği radyasyon dozu da azalıyor. Bu cihaz ile hastanın maruz kaldığı radyasyon dozu, geleneksel anjiyografide alınan radyasyondan fazla değildir. Öyle ki hastanın
vücut yapısı ve kilosuna göre otomatik doz ayarı yapabilen sistemlerde, görüntüleme süresi de kısa tutulduğunda daha da az radyasyon verildiğini söylemek mümkündür. Kaldı ki verilen radyasyon dozu ile elde edilen tanısal bilginin değerini kıyaslamak doğru olmaz. Belli miktarda radyasyona maruz kalsa da yapılan tanı sayesinde hayatı kurtulan çok hastamız oldu.''