Bu yeni teknolojinin insan hayatına olumsuz etkileri üzerine tartışılan konulardan birisi de 'internet bağımlılığı'nın hastalık olup olmadığı. Tıbbın tanı sistemlerinden ABD'nin kullanıldığı DSM ile Avrupa'nın ICD hastalık kayıtları içerisine henüz girmediği için 'hastalık' olarak kabul edilmemiş olmasına rağmen birçok
ülke klinikler açıp,
tedavisini yapmaya çalışılıyor.
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve
Sinir Hastalıkları Hastanesi (BRSHH)'nde de iki uzman doktor 4 yıldır bu tür hastalara yönelik çalışmalar yapıyor.
Uzman doktor Ömer Şenormancı, tıp dünyasının internet bağımlılarına yaklaşımını anlatıyor: "Alkol veya madde bağımlısı olan hastalar, bu maddeleri alamadıkları zaman eksikliğini hissediyor ve hastalık o zaman ortaya çıkıyor.
İnternet bağımlılığında ise kimyasal veya fiziki, elle tutulur etken bir madde yok. İnternet ile
kumar,
bağımlılık bakımından uyarıları benzeştiği için davranış ile ilgili bir rahatsızlık olarak kabul ediliyor."
İnternet bağımlılığının her yaş ve meslek grubundan kişilerde olabileceğine dikkat çeken Uzman Dr. Şenormancı, öncelikle, işi internette olanlarla, internette işi olmayanları ayırmanın gerektiğini söylüyor: "İnternette oyun ve kumar oynayan,
alışveriş yapanlar olduğu gibi amaçsız gezinenler de var. Bunların ikisini birbirinden ayırmak lazım. Sörf yapan gruptakiler, kendine faydası olmayan işlerle uğraşıp, yaptıklarını iş olarak görmeye başlıyor. Bunu yapanlar, normal hayatta sosyal ilişkileri zayıf olan kişiler. Aradığını internette bulduğunu zannediyor. İnterneti, göz teması, beden davranışı gibi normal ortamdaki gibi kimliği ortaya koyan davranışlar olmadığı için
tercih ediyor. İstediği zaman ayrılıyor, bağlanıyor, reddediyor.
Oyun, kumar, borsa gibi işlerle internet üzerinde uğraşanlar ise farklı. İnternet ol
masa da bunlara normal hayatta ulaşıp yapabiliyor."
Şenormancı'ya göre, bilgi işlemde çalışan bir kişi için günde 6 saat internette olmak işi olduğu için normalken, işi internetle ilgili olmayan bir esnafın, tüccarın, memurun, öğrencinin 6 saat internet başında kalması bağımlılık sınıfına giriyor. İnternet bağımlısı, sürekli internetin başında oluyor. Ekran karşısında olmadığı zaman da interneti düşünüyor, internete girmenin yollarını arıyor ve böylece asıl işini aksatmaya başlıyor. Hatta bir süre sonra iş yapamaz hale geliyor. Asıl yapmaları gereken işlerini, evlerini, öğrenci ise okulunu, derslerini
ihmal ediyor. İnternetten uzaklaşınca stres, sinir, huzursuzluk baş gösteriyor ve ardından
kavga geliyor.
Şenormancı, bu tip davranışta bulunan kişilerin yakınlarının kendilerine gelip olayı aktardıklarını ve
yardım istediklerini, bağımlının ise yaptıklarının normal olduğunu iddia edip, görüşmeye yanaşmadığını belirtiyor.
Kişinin hayatını, iş, ev, okul veya sosyal ilişkilerini etkilen internet kullanımının bağımlılık olduğunu ifade eden Şenormancı, bunun uç noktasını da bir insanın günlük aktiviteleri olan yemek yeme,
su içme, ihtiyaç giderme gibi ihtiyaçları önemsiz, internette olmayı önemli bulma olduğunu söylüyor.
Bağımlılığın 'ağır hastalık' derecesi
Kişinin, internetin hayatını olumsuz etkilediğini fark edip tedavi başvurusunda bulunması gerekir. Bazılarına eroin bağımlılıları gibi yatarak tedavi bile önerilebilir. Bazı oyun bağımlıları var; masa başından kalkmadığı için tuvaletini oturduğu yere yapıyor. Çünkü oynadığı oyuna ara verildiğinde puan kaybediliyor. Puan kaybı yerine o davranışı yapıyor. Oyunun her şeyden daha önemli olduğuna inanıyor. Çalışmayan, bütün gününü internet başında geçiren ve sonuçta sağlık sorunları yaşayan, sosyal hayattan kopan kişi, tek kelime ile bağımlıdır. Bu kişiler sorunları algılamaz ve durumunu normal kabul eder. Bu bağımlılıktan öte ağır hastalıktır.
Şenormancı, Türkiye'de az da olsa ağır bağımlı olan hastalar olduğunu söylüyor: "Polikliniklere başvurular oluyor. Bunların çoğalacağı tahmin ediyor ve onun için klinik açmayı planlıyoruz. Amerika'da internet bağımlılığı ile ilgili bir merkez var. Orada uzmanların tecrübelerinden yola çıkılarak tedavi yöntemleri uygulanıyor. Biz de o merkezi takip ediyoruz. 2007'de takibe başladığımızda ilaç ile tedavi kimsenin aklına gelmezken, şimdilerde ilaçlar üzerine çalışmalar yapılıyor. 8-10 sene sonra literatüre gireceğini ve ilaçların bile önerileceğini düşünüyoruz."
Mehmet Sakin -
Aksiyon