TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu tarafından düzenlenen Deprem Çalıştayı’nda 5.8’lik depremin ardından kamuoyunda cevaplandırılması gereken sorulara ve büyük İstanbul depremine karşı alınabilecek önlemlere değinildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, “İstanbul’da olası depremde çökecek 48 bin bina var, İBB’nin önceliği bu binalar” dedi.
‘DEPREM İÇİN TOPLANAN PARALARA NE OLDU?’
BirGün’den Rıfat Kırcı ve Meral Danyıldız‘ın haberine göre, açılış konuşması TMMOB Başkanı Emin Koramaz adına okundu. Koramaz adına yapılan açıklamada, “Deprem sonrasında kullanılmak üzere vergi kuruldu. Bu vergiler önce uzatıldı, 2003 sonunda da kalıcı hale getirildi. Peki toplanan vergilere ne oldu? Deprem sonrasında kullanılmak üzere toplanma alanları oluşturuldu önce. Daha sonra artması beklenen deprem toplanma alanları rant uğruna iş merkezlerine, AVM’lere, rezidans alanlarına dönüştü. Deprem sonrasında acil kullanılması gereken hastane, okullar bile depreme dayanıklı hale getirilmedi. Üniversiteler, okullar, hastaneler, bu alanların bu halde bırakılması ilerideki rant için özel bir çalışma alanları gibi gözüküyor. TMMOB’un depremle alakalı birçok çalışması var ancak siyasi iktidar bu çalışmaları ciddiye almıyor. Depremin olası sonuçlarından siyasi iktidar sorumludur” ifadelerine yer verildi.
‘KAMU BİNALARI DA GÜÇLENDİRİLMİYOR’
İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman da, 26 Eylül’de meydana gelen depremin hemen unutulduğuna dikkat çekti. Kamu binalarının dahi sağlam olmadığını aktardı. Kahraman, “Göreve geldiğimizden günden beri elimizden geleni yapıyoruz. 26 Eylül’ün üzerinden bir ay geçti, yine deprem konuşurken bu salonlar dolmuyor. Nasıl yirmi yıl önce Marmara Depremi’ni unuttuysak, bu zamana kadar hiçbir şey yapmadıysak, kamu binaları da aynı şekilde güçlendirilmiyor. 99 depreminden sonra yapılan kamu binaları dahi zarar gördüler. Hiçbir yapı 5.8’de hasar almaz, demek ki bu binalar zaten hâlihazırda hasarlıydılar.
’20 YILDA YAPILMAYANI 2 GÜNDE YAPMA ŞANSIMIZ YOK’
Biz, İBB olarak, şu anda tamamen afet öncelikli olarak, vatandaşların içinde yaşadıkları konutları nasıl güçlendireceğimizin derdindeyiz. Bundan sonra esas amacımız rant değil, kimsenin kazanmadığı, kentin kazandığı projeler yapabilmek. 20 yılda yapılmayanı 2 günde yapma şansınız yok. O yüzden uzun bir süreç olacak bu. Bugüne kadar kentsel dönüşüm bize hep bir koyup iki alacağız şeklinde lanse edildi ama gerçeğin böyle olmadığını biliyoruz. Böyle bir dünya yok. Bugün her şey için geç olabilir ama yarın daha geç olacak. O nedenle hep birlikte bu aşamada sizlerin de destekleriyle birlikte umarız ki bu yol haritamızda başarılı olacağız. İBB olarak buradan notlarımızı kaydedeceğiz, sonuçları uygulamaya koyacağız. Fakat sizden şunu bekliyoruz ki İBB’nin kapısı bundan sonra herkese açık” şeklinde konuştu.
‘BİR FİKİRTEPE VAKASININ DAHA YAŞANMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ’
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da Fikirtepe faciasına dikkat çekti. “Bu faciayı yapanlar kimlerse, bu projeyi hazırlayanlar kimlerse, biz onun hesabını sormadan, Kadıköy’de bir taşı kaldırıp başka bir taşın üstüne koyma şansımız yok” diyen Odabaş, bir daha Fikirtepe vakasının yaşanmasına müsaade etmeyeceğinin altını çizdi. Odabaş, sözlerini şöyle noktaladı:
“Kâğıt üstünde bazı şeyler çok gerçekçi olabilir fakat yaşama indiğimiz zaman o şey ne kadar gerçek orada görebiliyoruz. Adına kentsel dönüşüm denilen bina yenilemelerin ne kadar gerçekçi olduğu, ne kadar Kadıköy’ün doğasına uygun olduğunu tartışmadan yeni projeler geliştirmenin bir yararının olduğunu da sanmıyorum.”
Birinci oturumun açılışını yapan İBB Deprem ve Zemin İnceleme Müdürü Kemal Duran, İlk işlerinin deprem çalışmaları konusunda faaliyete geçmek olduğunu belirtirken, şehir plancısı Nur Kardelen Öztürk şöyle konuştu:
‘OLASI DEPREMDE İSTANBUL’DAKİ BİNALARIN 3’TE 1’İ HASAR GÖRECEK’
“Afetin önlenmesi toplumu hem rahatlatır hem de afet sonrası durumda insanları hazır hale getirir. İstanbul’da ‘Afet nedir?’ dediğimizde kaçınılmaz şekilde depremi görüyoruz ve bunun tetikleyeceği tsunami, taşkın riski var.
Düzce depreminde lojistik desteğin yetersizliğini gördük. Arama kurtarma çalışmaları yetersiz ve düzensizdi. Japonya, Çin gibi ülkelerde çalışmalar 70’lerde başladı. Türkiye’de ise bu çalışmalar 99 depreminden sonra başladı. Stratejik vizyon var ama uygulamaya gelince tam çerçeveler çizilmiş değil. Olası depremde İstanbul’daki binaların 3’te 1’i hasar alacak. 30 bin can kaybı öngörülüyor. İyimser bir rakam. Toplanma alanları insanların yürüme mesafesinde olmalıdır. İstanbul’da 60-70 metrekare toplanma alanına ihtiyaç var. Bu alanlar, İnsanların olabildiğince bir arada olabileceği alanlar olmalı.”