Samanyoluhaber.com - ANALİZ
Vicdan sahibi insanlar, aylarca “Yusuf annesine kavuşsun” diye haykırırken devlet ricali, bu sesleri düne kadar duymadı, oralı olmadı. Hepimizin yüreklerine su serpen haber dün geldi. Yusuf Kerim’in cezaevindeki annesi Gülten Sayın’a “belirsiz” bir süre için izin verildi ve sonunda kavuştular.
Lakin, Yusuf Kerim’in gözyaşı döktüğü süreç, aynı acı tabloyu yine önümüzde koydu. Zulmü görmezden ve minik yavrunun feryatlarını duymazdan gelenlerin sayısı hiç de az değildi. Zulme gözlerini yumanların başında, maalesef Erdoğan rejimine eklemlenmiş olan dini tarikat ve cemaatler vardı.
Suçu, bir öğrenci yurdunda çalışmak ve bir finans kurumuna para yatırmak olan anne Gülten Sayın, doktorların “Yaşama şansı yüzde 20” dediği yavrusundan koparılıp cezaevine atıldı. Yavrunun gözyaşları ceyhun oldu dinmedi; ancak İslami tarikat ve cemaatlerden bu zulme karşı bir ses çıkmadı. Vicdanının ölmediğini ve haksızlık karşısında susmayacağını ortaya koyan sadece bir isim vardı. Zarar görmemesi için adını veremeyecek olsam da, alicenap duruşunu unutmayacağımı ifade etmek isterim.
Haksızlığa karşı bazı ses verenler ise öyle ifadeler kullandı ki, hayretler içinde kalmamak, “El insaf” dememek mümkün değil. İsmailağa Cemaatininin hocalarından İhsan Şenocak’ın Yusuf Kerim için attığı tweet bu türden bir paylaşımdı.
Tweetinde şu ifadeleri kullandı Şenocak: “Diyalog karşıtlığından dolayı dergisi kapatılan(2008),çoklarının korkudan sustuğu 17 Aralık sürecinde “Yapma” diye Amerika’daki adamın karşısına çıkan bir Mümin olarak -eğer bu doğruysa- istirham ediyorum:Peygamberimizin(as)fetihte yaptığını yapalım:Çocuklar annelerine kavuşsun.”
Şenocak’ın tweetini, fazla vakit almayacak şekilde adım adım analiz edelim. Diyalog karşıtlığı nedeniyle dergisinin kapatıldığını iddia ediyor? Derginin adı yok, kimin kapattığı yok, somut sebebi yok. Eğer dergisi kapatıldıysa ve bunun sebebi “diyalog karşıtlığı” ise Şenocak’a bazı sorular yöneltelim:
2008’de hükümette kim vardı İhsan Şenocak? Yargı mekanizmasının o dönemki hali malum. Kapatma kararını hangi bakan, müdür ya da hakim verdi? İsmini neden açıklamıyorsun? O yıllarda “misyoner ve diyalog karşıtlığı” adı altında binlerce yayın yapıldı. Dönemin Genelkurmay’ının da her türlü desteği verdiği bu kampanyanın başını Doğu Perinçek, Veli Küçük ve Sevgi Erenerol çekiyordu.
Haydar Baş ile Zekeriya Beyaz da en ön saftaydı. Oluşturulan bu kampanya sürecinde Hrant Dink ve Rahip Santaro öldürüldü. Malatya’da 3 kişi misyonerlik yaptıkları gerekçesiyle vahşice infaz edildi. Yayınların ve katliamların amacı açıktı. Kampanya hedefine ulaşsaydı, 28 Şubat’tan çok fazlasını yaşardık, biliyorsun değil mi?
Şimdi Reis’inizle müttefik olan bu insanlar, Hizmet gönüllülerine 9 yıldır yaşatıyor oldukları kadar olmasa da o surette de ellerinden geleni artlarına koymazlardı. “Kök kazıma” yeminlerini itina ile yerine getirmeye çalışırlardı. Bu ifadeler bir tahmin ya da zan değil, söz konusu isimlerin bizzat kendi yeminleri, vaatleri.
Diyalog karşıtı yayınları yapan binlerce kişinin dergisine, gazetesine, televizyonuna bir şey olmazken bir tek senin dergin mi kapatıldı İhsan bey?
Yoksa derginin kapatılmasının başka sebepleri mi var? Mesela, Erdoğan’ın Medeniyetler Arası İttifak Projesinin ve de Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olmasını eleştirmiş olabilir misin? Ya da eşiyle birlikte İsrail’e gittiğinde Kudüs’te Theodor Herzl'in de mezarının bulunduğu soykırımın müzesini ziyaret edip saygı duruşunda bulunmasına mı bir şey söyledin? Yahut Haçlı Seferlerine övgüler dizmesine mi laf dokundurdun? Misali o kadar çok ki, uzun kelam etmeye gerek yok.
“Peygamberimizin (as) fetihte yaptığını yapalım: Çocuklar annelerine kavuşsun” demişsin. Çocukların annelerine kavuşması temennini kıymetine binaen bir kenara koyuyorum. Ancak, bu “fetih” benzetmesinin anlamı nedir? Mekke’nin fethini işaret ettiğin çok açık. Efendimiz’in (SAV) karşısında müşrikler vardı ve dediğin gibi hiçbir zaman elinde silah olmayanlara, kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve din adamlarına dokunmadı, dokundurmadı Kainatın İftihar Tablosu (SAV).
Yusuf Kerim’in annesine, suçları sadece fakir öğrenciler için kermes düzenleyip burs vermek olan cezaevlerindeki binlerce kadına, eline çakı dahi almamış, hayatlarını İman ve Kuran hizmetine vakfetmiş zindanlardaki yüzbinlerce insana nasıl bir ithamda bulunduğunun farkında mısın? Niyetine ve farkındalığına dair zanda bulunmayacağım. Huzur-u İlahi’de hakikat elbet ortaya çıkacak, inşaallah.
Evet, zahiren zafer kazanmış gibi görünüyorsunuz, doğru. Ama olayın aslı hiç de senin sanmak istediğin gibi değil. Biat ettiğiniz rejim ve siz kaybettiniz. Çünkü iki cihanda utançla ve pişmanlıkla hatırlayacağınız bir çok haksızlığa imza attınız.
Şimdilik zaferinizi Doğu Perinçek’le, Soner Yalçın’la, Nedim Şener’le, mafya babalarıyla, uyuşturucu baronlarıyla, beşli çeteyle vesair müttefiklerinizle kutlayın. Egemen Bağış’ı da çağırmayı unutmayın, kutlamanızdan tweetler atar, sevincinizi paylaşır.
Allah, senin çağrını da Yusuf Kerim’in annesine kavuşmasına vesilelerden bir vesile kılmıştır inşallah. Mühim olan, Yusuf Kerim’in annesine kavuşmasıydı, Rabbimize hudutsuz şükürler olsun, o da vicdanlı insanların çağrıları vesilesiyle nihayet gerçekleşti.