Türk yetkililer Biden-Erdoğan görüşmesiyle iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin kapılarının aralanmasını umuyor. ABD tarafı ise görüşmeyi daha çok iki müttefikin doğrudan ve açık bir şekilde kaygı yaratan konuların görüşüleceği ve birlikte çalışabilecekleri alanlara odaklanabilecekleri bir fırsat olarak görüyor.
VOA Türkçe görüşmeden beklentileri ve NATO zirvesi kapsamında yapılacak olan ikili görüşmenin ardından ilişkilerin seyrini merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’ndan (GMF) kıdemli Türkiye uzmanı Jonathan Katz ve Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen’e sordu.
“Beklenti çok yüksek olmasa da konuların tartışılması için fırsat”
İki liderin birbirini iyi tanıdığını, Başkan Biden’ın Obama döneminde başkan yardımcısıyken Erdoğan’la mesaisi olduğunu hatırlatan Jonathan Katz, özellikle S-400 gibi hala çözüme kavuşmamış sorunların olduğu düşünüldüğünde görüşmeden beklentinin çok yüksek olmadığını söyledi.
Katz, sorunların tamamının çözülemeyeceğini düşünmekle birlikte, tarafların bütün konuları masaya yatırmaları açısından bir fırsat olduğunu belirtti.
“Biden yönetimi Türkiye’ye yalnızca Erdoğan’ın perspektifinden bakmıyor”
Görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ziyade Türk halkına verilecek en önemli mesajlardan birinin “ABD’nin ve transatlantik ittifakın Türkiye’ye değer verdiği’’ şeklinde olacağını söyleyen Jonathan Katz, Biden yönetiminin Türkiye’ye yalnızca Erdoğan’ın perspektifinden bakmadığının altını çizdi; Türk halkının hem pandemi hem de ekonomik durum sebebiyle zor dönemden geçtiğinin farkında olduklarını kaydetti.
Türkiye’de bazı çevreler S-400’lerin Türkiye topraklarında kalacağı ve İncirlik Üssü’nde tutulabileceği önerisini gündeme getirmişti. Daha önce de bu konunun çözümüne ilişkin Türk tarafının gündeme getirmiş olduğu başka önerilerin de olduğunu hatırlatan Jonathan Katz, ABD Kongresi’ndeki güçlü kaygılara dikkat çekerek bu konuda Kongre’nin ikna edilmesinin zor olacağı görüşünde.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bu hafta Senato Dış İlişkiler Komisyonu’ndaki oturumda Demokrat Senatör Bob Menendez’in Türk hükümetini hedef alan sorusunu yanıtlarken, Türkiye’nin pek çok açıdan bir NATO müttefikinin davranması gerektiği gibi davranmadığı ifadelerini kullanmıştı.
Blinken’ın soruya verdiği yanıtta Türkiye’nin önemli olduğunu ancak çözülmesi gereken önemli sorunların da olduğunu vurgulamasına dikkat çeken Katz, “Ben kullanılan dile baktığımda bu konunun (S-400) çözülmek üzere olunduğu izlenimini edinmiyorum” dedi.
“Biden’ın S-400 konusunda olası bir anlaşmada Kongre’yi ikna etmesi gerek”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ekonomi ve Dış Politika Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen de Ankara ve Washington’un görüşmeden beklentilerinin farklı olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye açısından olumlu senaryonun ABD Başkanı Joe Biden’ın yaklaşımını değiştirmesi ve mevcut sorunları daha yapıcı şekilde ele almayı kabullenmesi olacağını söyleyen Ülgen’e göre olumsuz senaryo da Biden’ın bugüne kadarki yaklaşımını devam ettirmesi, ABD’nin gündeminde Türkiye’ye yeterince ağırlık verilmemesi ve ilişkileri düzeltmek için çaba göstermemesi.
'Anlaşamamazlık noktasında anlaşalım' tutumunun benimsenmesi ve iki tarafın da anlaştığı alanlarda işbirliğinin güçlendirilmesi yaklaşımı olabileceğini belirten Ülgen, ‘’Bunlar arasında Afganistan ön planda geliyor. Ama bu Türkiye açısından yeterli değil. Türkiye açısından hedef ve beklenti S-400, ABD-PYD ilişkisi ve hatta Halkbank konusunda ikili düzeyde var olan sorunlarda Amerika ile daha içerikli ve kapsamlı bir müzakere zemini oluşturmak” yorumunda bulundu.
S-400 sisteminin İncirlik’teki NATO üssüne yerleştirilmesine yönelik gündeme gelen önerilere de değinen EDAM Başkanı Sinan Ülgen, ABD Kongresi tarafından 2020 Aralık ayında kabul edilen Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nda (NDAA) S-400 konusunda kullanılan ifadeye dikkat çekerek, böyle bir durumda ABD Başkanı Biden’ın Kongre’yi ikna etmek durumunda kalacağını belirtti.
Ülgen, “Bu yasada kullanılan ifade Türkiye’nin S-400 sistemini mülkiyetinde bulundurmamasına yönelik. NDAA‘den farklı bir zeminde Türkiye ile mutabakat oluşması durumunda Biden bunu Kongre’ye anlatmak durumunda kalacak. Siyaseten belki bir risk alması ve Kongre kanadını buna ikna etmesi lazım. Rusya ile de daha gergin olan ilişkiler nedeniyle, Türkiye-Rusya ilişkileri bağlamında Türkiye’yi daha fazla Amerika’nın yanına çekmek şeklinde Biden’ın işini kolaylaştıracak bir boyutu da olacaktır. Ancak özünde Türkiye ve ABD arasında NDAA dışında mutabakat oluşacak olursa Biden’ın Kongre onayını alması ve siyasi girişim yapması icap edecek” sözleriyle durumu değerlendirdi.
İnsan hakları ve demokrasi gündemi
Biden-Erdoğan görüşmesinde gündeme gelmesi beklenen diğer konular arasında insan hakları, basın özgürlüğü ve demokrasi var. Biden yönetimi yetkilileri, 6 Ocak’taki Kongre baskınının ardından ABD içinde de yaşanan demokrasi tartışmasını radarına alarak, hem ABD içinde hem de dışında insan hakları ve demokrasinin güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen mesajlar veriyor.
Alman Marshall Fonu uzmanı Jonathan Katz, Biden yönetimi için demokrasi gündeminin merkezde yer aldığını vurgulayarak, G-7’den ABD-AB zirvesine kadar her platformda yapılacak açıklamalarda bunun altının çizilmesinin muhtemel olduğunu, konunun Biden-Erdoğan görüşmesinde de gündemde olacağını belirtiyor.
Türkiye’nin Afganistan önerisi hayata geçebilir mi?
İki ülkenin birlikte çalışabileceği belirtilen konu başlıklarından biri de 11 Eylül’e kadar ABD ve NATO askerlerinin çekilmeyi planladığı Afganistan. Reuters haber ajansı, Türkiye’nin ABD ve NATO askerlerinin Afganistan’dan çekilmesinin ardından başkent Kabil’deki havaalanında güvenliği sağlama teklifinde bulunduğunu aktarmıştı. Haberde ABD’li yetkililerin Ankara’nın bunun için bazı koşullar öne sürdüğünü söylediği bilgisi yer almıştı.
Jonathan Katz, Kabil Havaalanı’nda güvenliği Türkiye’nin sağlaması önerisini, “Türkiye 11 Eylül sonrası dönemde Afganistan’da uzun süre önemli bir rol üstlendi. Türkiye orada NATO üyesi olarak iyi bir sicile sahip. Ancak böyle bir noktaya nasıl gelineceğine ilişkin ayrıntılar önemli olacak. Bunun olası bir işbirliğinin görüşüleceği bir konu olduğunu düşünüyorum. Ama aynı zamanda çok zor bir konu. Afganistan’daki durum son derece istikrarsız. Türkiye’nin de Afgan halkıyla tarihi bir ilişkisi var’’ sözleriyle değerlendirdi.
Reuters’a konuşan bir Taleban sözcüsü ise ABD ile geçen yıl varılan çekilme anlaşması uyarınca Türkiye’nin de askerlerini çekmesi gerektiğini söyledi. Taleban sözcüsü Süheyl Şahin’in bu açıklaması örgütün Ankara’nın Kabil havaalanının güvenliğini sağlaması yönündeki önerisini fiilen reddetmesi olarak değerlendirildi.
Halkbank davası
Türk-Amerikan ilişkilerinde pürüz yaratan konulardan biri de New York’ta devam eden Halkbank davası. Jonathan Katz, VOA Türkçe’nin Türkiye’de ekonomik durum göz önünde bulundurulduğunda, Halkbank davası bağlamında görüşmeden ne beklenmesi gerektiği konusundaki sorusuna, “Benim önerim S-400’lerin geri gönderilmesi. Çünkü Türkiye ekonomisi Halkbank’tan daha fazlası. ABD yaptırımları ihlal edildiğinde, bunun bir cezası var. Türkiye’nin insanların rahat bir şekilde yatırım yapabildikleri bir yöne doğru gitmesini istiyorsanız, o zaman hem yaptırım konularını, yolsuzluk sorunlarını ve hukukun üstünlüğünü gözetmek zorundasınız” yanıtını verdi.
Yolsuzlukla mücadele
Dünya genelinde yolsuzlukla mücadele Biden yönetiminin önemsediği konulardan biri. Yönetim geçtiğimiz günlerde hükümet dairelerine yolsuzlukla mücadelenin yoğunlaştırılması talimatını veren ulusal güvenlik bildirisi yayınlamıştı. Başkan Biden, yolsuzluğu “ABD’nin ulusal güvenliğine yönelik bir risk” olarak tanımlamıştı.
Başkan Biden’ın G-7 Zirvesi’ndeki toplantılarından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ve daha sonra da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yapacağı görüşmelere kadar çeşitli temaslarında bu konunun gündeme gelmesini beklediğini söyleyen Katz, “Dünyadaki pek çok ekonomiye baktığınızda, yolsuzluk ve kleptokrasiden vatandaşların etkilendiğini görürsünüz. Bu Türkiye’de de insanların kaygılarını dile getirdiği bir konu. Ancak Türkiye’de bu iddiaları soruşturacak bağımsız bir yargı yok” ifadelerini kullandı.
Jonathan Katz, “Biden yönetiminin nereden gelirse gelsin kirli paranın ABD’de bulundurulmasına imkan veren tüm yolları kapatma konusunda adım atmasını ve yurtdışındaki ortaklarını bağımsız bir yargı sistemi, bağımsız bir sivil toplum ve bağımsız medyanın olmasını gerektiren hukuki yapıyı kurmaya teşvik etmesini bekliyorum. Türkiye’de bu yollar büyük ölçüde kapalı” şeklinde konuştu.