İşte o Cumhuriyet gazetesinde yer alan röportajlar...
GEZİCİ GENEL MÜDÜRÜ MURAT GEZİCİ, KATLİAM SONRASI ANKETİ AÇIKLADI
7 Haziran’da sandığa gitmeyenlerin dağılımlarını belirterek başlayalım. 7 Haziran’da sandığa gitmeyenlerin yüzde 52’sinin CHP, yüzde 17’sinin MHP, yüzde 16’sının HDP, yüzde 15’inin AKP tabanından geldiği bulgularda rastlanıyor. Görüldüğü üzere, 7 Haziran’da sandığa gitmeyenlerin çoğunluğunu CHP seçmeni oluşturdu. 1 Kasım’a yönelik saha çalışmalarımızda ise CHP’nin 7 Haziran sonrasında sandığa gitmeyen seçmenlerinin 0.8’lik kitlesini partisine kazandırdığını görüyoruz. Geçen seçimde oy kullanmayan 0.8’lik bu kitle, 7 Haziran sonrasındaki koalisyon görüşmelerindeki tutumu ve çatışma sürecindeki tavrı nedeni CHP’yi destekleyeceğini söylüyor. 7 Haziran’da oy kullanan dört partinin seçmeninin “1 Kasım’da kime oy vereceksiniz” sorusuna verdiği yanıtlar ise şöyle: 7 Haziran’da AKP’ye verenlerin yüzde 89’u tekrar AKP’ye, CHP’ye oy verenlerin yüzde 90’nı tekrar CHP’ye, MHP oy verenlerin yüzde 77’si tekrar MHP’ye, HDP’ye oy verenlerin yüzde 92’si tekrar HDP’ye oy vereceğini söylüyor. Bu noktada kararlılık konusunda HDP seçmeninin listenin başında, MHP seçmeninin listenin sonunda yer aldığını tespit ediyoruz. AKP seçmeninin kendi partisinden sonra en sıcak baktığı partinin MHP olduğunu da belirtelim. Ayrıca “Ne olursa oy vereceğiniz partiye asla oy vermezsiniz” sorusuna AKP’ye oy vermek isteyenlerin yüzde 86.2’si “tekrar yolsuzluk olursa, oy vermem” derken, AKP’ye oy vermek isteyenlerin yüzde 32’si de dört bakanın yargılanması gerektiğini düşünmektedir. CHP’ye oy vermek isteyenlerin yüzde 87.6’sı “demokrasi ve laikliğe yeterince önem verilmemesi durumunda oy vermem” derken, MHP seçmeninin yüzde 92.8’i ise Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması halinde oy vermeyeceğini söylüyor. HDP seçmeninin yüzde 47’si ise yolsuzluk olursa oy vermeyeceğini ifade ediyor.
- 1 Kasım için partilerin oy dağılımına dair öngörüleriniz; ufukta ne var?
7 Haziran seçimlerine giderken ülkenin en önemli sorunu olarak ekonomi ve işsizlik konuları öne çıkıyordu. Yine rakamlarla ifade edersek, Şubat 2015’ten Haziran 2015’e kadar yüzde 64.7 ile ülkenin en önemli sorunu ekonomi olarak görülüyordu. Ülkenin en önemli ikinci sorunu yüzde 44.7 ile işsizlik, yüzde 34.6 ile terör üçüncü sorundu. Şimdi bu sıralama değişmiş durumda. Terör yüzde 72.6 ile ülkenin en önemli sorunu olarak birinci sıraya oturdu. İkinci sırada yüzde 32.7 ile ekonomi, üçüncü sırada ise yüzde 28.6 ile işsizlik yer alıyor. 1 Kasım’a ülkenin en önemli sorununun terör olduğu bir atmosferde gidiliyor. 7 Haziran seçimleri sonrasında ülkemizde 700’e yakın kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden insanlar farklı grupları ve siyasi partileri temsil ediyor. İç çatışma ortamının kutuplaştırmayı artırdığına, halkın kutuplaştırılarak sandığa götürüldüğüne tanığız. Dolayısıyla seçmenin güvenlik arayışına ek olarak, ülkenin içinde bulunduğu kaos ortamının yarattığı ekonomik istikrarsızlığın üzerindeki engelleri kaldırmak amacıyla da sandığa gideceğini belirtelim. Araştırmalarımıza göre AKP yüzde 41.3, CHP yüzde 27, MHP yüzde15.6 ve HDP yüzde 12.5, diğer 3.6 olarak görülüyor.
- 22 Temmuz sonrası başlayan çatışma süreci, sokağa çıkma yasakları, şehit haberleri seçmen davranışlarını nasıl etkiledi?
Elimizdeki bulgular açıklıkla ortaya koyuyor ki, HDP, CHP ve kararsız seçmenler ağırlıklı olarak çözüm sürecinin sağduyulu bir şekilde devam etmesi gerektiğini ifade ederken, AKP ve MHP seçmeninin çözüm sürecinin devam etmesi gerektiği konusundaki tutumu daha az. Tam rakamları aktaracak olursak, CHP’ye oy verenlerin yüzde 51.6’sı, HDP’ye oy verenlerin yüzde 83.9’u, AKP’ye oy verenlerin yüzde 38.1, MHP’ye oy verenlerin yüzde 8.9’u, çözüm sürecinin devam etmesini istiyor. Ayrıca 3-4 Ekim tarihlerini kapsayan araştırmamızda “Son günlerde yaşanan kaos ortamının sorumlusu kim veya kimlerdir” sorusuna katılımcıların yüzde 45.5’i Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yüzde 30.6’sı AKP-Hükümet cevabını veriyor. Katılımcıların birden fazla tercih yaptığı aynı araştırmada kaosun sorumlusunun HDP olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 39.5 iken, kaosun sorumlusu olarak muhalefeti görenler yüzde 22.6, yaşananların sorumlusunu dış güçler olarak niteleyenler yüzde 36.8. Aynı tarihli çalışmamızda AKP’nin, ülkeyi yönetirken hata yaptığını düşünenleri oranı yüzde 77.2 olarak görülürken, toplumun 72.4’ü de medyaya baskı yapıldığı kanısında.
- Ankara katliamı seçmenlerin tercihlerini etkiledi mi?
Ankara katliamı seçmen üzerinde mutlaka etki yapacaktır. Katliamın kutuplaşmayı daha çok artırdığını varsayabiliriz. Katliam sonrası tepkileri de ölçtüğümüz 17-18 Ekim tarihli araştırmamıza göre, “Ankara Garı’ndaki patlamayı sizce kim yapmıştır” sorusuna aldığımız yanıtlar şöyle: Yüzde 24.9 IŞİD/DEAŞ terörünün yaptığını düşündüğünü ifade ediyor, yüzde 27.8 PKK terörünün, yüzde 10.5 AKP’nin, yüzde 10.6 Erdoğan’ın, yüzde 10.1 HDP’nin ve yüzde 14 ise dış güçlerin yaptığını ifade ediyor. Araştırmaya katılanların “Ankara Garı’nda yaşanan patlamayı sizce kim yapmıştır” sorusu ile 1 Kasım seçimlerinde oy vermek istediği parti arasındaki ilişki incelendiğinde AKP’ye oy vermek isteyenlerin yüzde 20.3’ü IŞID’in yaptığını ifade ederken yüzde 42’si PKK’nin yaptığını söylüyor. CHP’ye oy vermek isteyenlerin yüzde 32.6’sı IŞİD’in, yüzde 22.6’sı Erdoğan’ın yaptığı kanısında. MHP’ye oy vermek isteyenlerin yüzde 30.8’i PKK’nin yaptığını ifade ederken yüzde 10.9’u AKP’nin ve yüzde 19.9’u HDP’nin yaptığını ifade ediyor. HDP’ye oy vermek isteyenlerin yüzde 35.2’si IŞİD’in, yüzde 31.3’ü AKP’nin ve yüzde 25.6’sı ise Erdoğan’ın yaptığını söylüyor. Aynı araştırmada katılımcıların yüzde 27.5’i hükümetin yeterli önlemi aldığını düşünürken yüzde 58.6’sı önlem alınmadığı fikrinde. Ankara Garı’nda yaşanan olaylarda hükümetin önlem almadığını düşünenlerin yüzde 74’ü bu durumda AKP’ye oy vermeyeceğini ifade ederken yüzde 19.4’ü “hiçbir koşulda etkilemez, oy veririm” diyor.
- 7 Haziran sonrasında liderlerin performansları; kimler düşüşte, kimler çıkışta?
3-4 Ekim tarihli araştırmamızda “Hangi lider daha sağduyulu davrandı” sorusuna aldığımız yanıtlarda Ahmet Davutoğlu’nun ülke genelinde sağduyulu olmadığını ve pasif kaldığını ifade edenlerin oranı yüzde 77 seviyelerinde. Kemal Kılıçdaroğlu’nu sağduyulu bulanların oranı yüzde 69.7, Devleti Bahçeli’nin sağduyulu davrandığını söyleyenler yüzde 54.6, Selahattin Demirtaş’ı sağduyulu bulanlar ise yüzde 34.5.
GENAR GENEL MÜDÜRÜ İHSAN AKTAŞ: 1 KASIM TABLOSU SON ANA KADAR NETLEŞMEYECEK
Katliam köklü değişiklik yaratmaz
Parti tabanlarına tek tek bakacak olursak fiili olarak Türkiye’de sağ seçmen tanımı kalmamıştır. Ülke seçmeninin yarıya yakınını AK Parti kendi bünyesinde tutmakta, bu seçmen içerisinde muhafazakâr, dindar, milliyetçi, sosyal demokrat, liberal, Atatürkçü profile kadar geniş bir yelpaze bulunmaktadır. Diğer taraftan ülkenin ikinci büyük partisi olan CHP’nin ise yine Atatürkçü, milliyetçi, demokrat, sosyal demokrat ve kısmi de olsa ulusalcı ve küçük marjinal sol gruplardan bir yelpazesi vardır. MHP başta milliyetçi olmak kaydıyla, yine milliyetçilik yelpazesinin içerisindeki dindar ve muhafazakâr bir kesimi bünyesinde barındırmaktadır. Ülkenin diğer milliyetçi partisi HDP her ne kadar sol bir parti olup içerisinde Türkiye’nin marjinal sol yelpazesinden onlarca partiyi barındırsa da özünde Kürt seçmene dayalı milliyetçi bir partidir. Kürt seçmen dışındaki seçmen oranı yüzde bir ya da ikiyi geçmemektedir. Ankara’daki patlamanın Diyarbakır’da patlayan bomba gibi siyaseti ve oy verme davranışını kökünden etkilemeyeceğini düşünüyorum. Ankara’da terör saldırısı sonucu ölen vatandaşlarımız daha ziyade CHP eğilimli olan sendika temsilcilerinden oluşuyordu. Fakat organizasyonları daha çok HDP yaptı, terör faaliyetinin uluslararası boyutu fazlaca ön planda. Suriye’deki güç dengeleri köklü değişikliklere uğradı. Bir görüşe göre Türkiye’yi tehdit ederek masaya zayıf bir ülke olarak oturtmak istiyorlar. HDP ise kendini fazlaca dünyanın merkezine koymuş gözüküyor. Patlamadan beş dakika sonra devleti suçlayan açıklamaları fazlaca partizan bir tutum olarak değerlendirildi. Ezcümle bu saldırı ülke seçmeninin karar verme süreçlerinde köklü bir etki meydana getirmez.
Milliyetçi partiler durağan
- 1 Kasım için partilerin oy dağılımına dair öngörüleriniz; ufukta ne var?
1 Kasım seçimlerine giderken öngörümüz merkez partilerin oy artıracağı, milliyetçi partilerin de durağan ya da oy kaybedeceği şeklindeydi. 20 Eylül tarihinde yaptığımız araştırmalarda AK Parti 43-44, CHP 25-26 MHP 14-15 HDP ise 12-13 ve diğer partiler toplamı 2-3 olarak gözükmektedir. İki seçim arası süreç çok yakın olduğu için tabloda çok büyük değişiklikler gözükmemektedir. Partilerin açıklamış olduğu beyannameler liderlerin ortaya koyacağı performanslar bu tabloyu toplamda bir iki puan aşağı ya da yukarı değiştirebilir. AK Parti’nin tek başına iktidar olması için bir puan daha oy artırması gerekmektedir. Seçimin son anına kadar tablo netleşmeyecek gibi duruyor.
Çözüm sürecine destek
- 22 Temmuz sonrası başlayan çatışma süreci, sokağa çıkma yasakları, şehit haberleri seçmen davranışlarını nasıl etkiledi?
Güneydoğu’da başlayan terör faaliyetleri ve güvenlik güçlerinin buna müdahalesi seçmende çok köklü bir değişiklik oluşturmadı. Güneydoğu Anadolu’da ve Kürt seçmende HDP yeteri kadar oy aldığı için bu süreçte kendi oyunu muhafaza etme gayreti içerisinde olacaktır. Çözüm süreci boyunca devletin PKK’ya gereğinden fazla müsamaha gösterdiğini düşünen ve bu konuda devlete öfkeli ve endişeleri olan bir kısım milliyetçi seçmen güvenlik güçlerinin yapmış olduğu müdahaleyi olumlu bulmaktadır. Ayrıca çözüm sürecinin başlangıcında olduğu gibi bugün dahi Türkiye seçmeninin yüzde 65’i, bunun içerisinde Kürt seçmenin yüzde 90’ı çözüm sürecini istemektedir. Bu denli terör faaliyetlerine rağmen seçim ve siyasetten öte halkın çözüm iradesinden vazgeçmemesi kıymetli bir veridir.
- Ankara katliamı seçmenin tercihlerini etkiledi mi?
Ankara’daki katliamın seçim psikolojisine, toplum psikolojisine mutlaka bir etkisi vardır. Fakat seçmen davranışlarına köklü bir değişiklik getireceğini düşünmüyorum. Kitleye bakıldığı zaman yoğunlukla CHP’nin tabanını temsil eden bir kitle olmakla beraber süreci HDP’nin sahiplenmesi ve siyasetini HDP’nin yapması HDP tabanında bir kenetlenmeye sebep olabilir. Bir de güvenlik endişesine kapılan vatandaşlarının çok az bir kısmı devletin merkezini temsil eden CHP’ye ve AK Parti’ye sıcak bakabilirler. Bu toplam seçmen hareketliliğinde yarım puana karşılık gelmeyecek bir hareketliliktir.
Tabanın liderlere bakışı
- 7 Haziran sonrasında liderlerin performansları; kimler düşüşte, kimler çıkışta?
7 Haziran seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın belirgin bir popülaritesi vardı. Lider beğenisi ve performans sorgulamalarında Selahattin Demirtaş’ın kamuoyu desteği HDP oylarının iki katı civarındaydı. Devlet Bahçeli kendi oy kitlesine yakın bir beğeniye sahipti. Bugün bakıldığında Ahmet Davutoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu yükselişte olan liderler. Selahattin Demirtaş ve Devlet Bahçeli düşüşte olan lider pozisyonunda gözüküyorlar. Demirtaş’ın beğenisi kendi oy tabanına yaklaşmış durumda. Türkiye’de seçmenin klasik bir tutumu vardır, her siyasi partinin kendi tabanı kendi liderini büyük oranda destekler.
CUMHURİYET