KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, T24 yazarı Murat Sabuncu ile yaptığı programda son günlerdeki iktidar kanadının tavrını yorumladı.
T24'te yayınlanan programda Ağırdır, iktidarın kendisine karşı öfkeli olanlara yönelik tehditlere ve tutuklamalara karşı tepkisiz kalmasının, diğer taraftan da insanların attığı tweetin peşine düşmesinin bir kesimi cesaretlendirdiğini söyledi.
9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "Bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz." sözlerini hatırlatan Ağırdır, bugün de aynı iklime doğru gidildiğine vurgu yaptı.
Ağırdır, “İktidar veya iktidar bloku yeni başarı hikayeleri üretemedikçe, ekonomide falan da başarılı politikalar vücut bulamadıkça iki tane şeye yaslanıyor, bir içerideki gerilim ve kutuplaşmaya, iki, son zamanlarda gözlemlediğim kadarıyla, yerli ve milli olma söylemi yerine 'dünyanın merkezi olma' söylemi inşâ ediliyor. İçerideki gerilimden medet umuluyor.” dedi.
SİYASİ KRİZLER KAÇINILMAZ
Yeni tip Koronavirüs salgını ile birlikte ekonomik ve siyasi krizlerin yaşanacağı öngörülerini hatırlatan Bekir Ağırdır, ABD’deki protestoların temelinde bir eşitsizlik yattığını benzerinin Fransa’da da yaşandığını kaydetti.
Ağırdır tarz kitlesel protestoların farklı bahaneler ve biçimlerle başka ülkelerde de yaşanmaya devam edeceğini ve küresel siyasal krizin daha sürecini ifade etti.
Dünya genelinde yaşanan krizin sadece salgın ve ekonomik krizlerden kaynaklanmadığını düşündüğünü belirten Ağırdır, sorunun temelinde temsili demokrasi krizinin de yer aldığını söyledi.
İçinde bulunduğumuz dönem için “Kendisine oy verenlere karşı egemenlerle savaşıyormuş izlenimi veren, dünyanın lideri olma hayalini kuran liderler çağı” ifadelerini kullanan Ağırdır, “Onun için sorunumuz biraz bu lideri de var eden iklimi tartışıp onu var eden şeyleri tespit etmekten geçiyor.” dedi.
YOKSULLUK BABADAN OĞULA GEÇİYOR!
Dünyada adaletsizliğin kalıcı hale gelmeye başladığını ifade eden ve yoksulluğun artık “neredeyse babadan oğula” geçtiğini dile getiren Ağırdır, “Yoksulların hayata müdahale etmelerinin yolunu açacak imkanları var edemedikçe temsili demokrasi sadece bu insanların duygularını manipüle eden popülist liderlerin yükselişini üretti. Bu popülist liderlerle ne katılımcı demokrasi, ne adalet ne de sosyal politikalar üretiliyor. Sıkıntı burada yaşanan sıkışmışlık.” diye konuştu