Kültür ve Turizm eski Bakanı Bahattin Yücel son dönemde artan hukuksuzluklarla ilgili ÖZGÜR DÜŞÜNCE'ye çarpıcı açıklamalarda bulundu. Adalet kelimesinin anlamını yitirdiğine dikkat çeken Yücel, ayrışma ve kutuplaşmanın kol gezdiği ortamda iktidarı desteklemeyen herkesin terörist ilan edilebildiğini söyledi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR DURUM DEĞİL
Son yıllarda nefret operasyonlarıyla ilgili tutuklananlara da değinen Yücel şunları anlattı: “Terörist suçlaması ancak kesinleşmiş yargı kararlarıyla olur. MGK bir yargı kurumu değil. Yargısal bir özelliği yok. Sadece hükümete danışmanlık yapan bir kurum. Orası önerdi hükümette bununla ilgili şu davranışlar terör suçu kapsamında der ise o zaman o ülkede hukuk sisteminin varlığı sorgulanır.
DEMOKRASİ KALKAR
Yargı bunu kabul etse de bu sürdürülebilir bir durum değil. Hukuk kurallarından uzaklaştığımız sürece şu ya da bu iktidar gücünü elinde tuttuğunda suç ve suçlu kavramı değiştiği zaman, bu toplumda ne demokrasi ne denge ne de adalet olmaz.”
DARBE DÖNEMLERİ GİBİ
Yücel şöyle konuştu: “Bu kadar insanın tutuklanması, görevlerinden alınması, hele bunun birtakım subjektif suçlamalarla yapılması doğru değil. Adalet kelimesinin içi hiçbir dönem bu kadar boşalmamıştı. Buna benzer baskıların 12 Eylül ve 12 Mart zamanında gördüm. 1960 öncesi ortamda baskılar vardı. Bugün terörist suçlaması o kadar abartıldı ki herkes bir gün terörist ilan edilebilecek. İktidar partisine oy verenlerle vermeyenler arasında bir ayrım yaparsak iktidar partisine oy vermeyenleri iktidar partisi taraftarları terörist ilan edebilecek.”
MEDYAYA BÜYÜK BASKI VAR
Basın özgürlüğü üzerinde yaşanan baskılara dikkat çeken Yücel, “Türkiye tarihinde yaşanmadığı kadar basın üzerinde ağır bir baskı var. Hiçbir zaman bu kadar ağır baskı olmamıştı. Mütareke dönemi dahil. Basını özgür olmayan bir toplumun ilerlemesi de mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
TERÖRLE ANILAN BiR ÜLKEYE TURiST NEDEN GELSiN
Son dönemde artan terör olayları ve dış ilişkilerin bozulması nedeniyle kan kaybeden turizm sektörüyle ilgili de konuşan Yücel yaşanan tabloyu şöyle özetledi: “Turizm demek özgürlük demek. İnsanların kendi ülkelerinden daha rahat yaşayabilecekleri bir ortama geçiçi olarak gelmeleri gerekiyor. Siz birtakım yasaklarla, kısıtlamalarla, terörle anılıyorsanız, hele bir de uluslararası kamuoyunda her gün cani damgasını vurulan birtakım örgütlere yardım ediliyor gibi anılıyorsanız o zaman çok ciddi sorunlar var demektir. En iyi müşterilerinizden biriyle Rusya ile neredeyse savaşın eşiğine geldiniz.
Onlarda bu duruma çok ağır tepki gösterdiler ve turizm kapılarını kapattılar. Bizim en önemli üstünlük alanımız Ege deniziydi. Şimdi bütün yabancılar teknelerini alıp Hırvatistan'a ve Karadağ'a gittiler. Adam teknesine binerken orada çocuk ölüsü görmek istemiyor. Gece projektörle üstüne gelip kalkın ayağa denmesini istemiyor. Böyle olaylar yaşandı. Böyle bir yere insan neden gitsin ki? Ben Türkiye'deki turizmin 2020'ye kadar toparlanacağını sanmıyorum.”