Prof. Dr. İlber Ortaylı, 2015 Nobel Kimya ödülünü alan Prof. Dr. Aziz Sancar’ı yazdı. Ortaylı, Milliyet’teki “Topluma önce görgü lazım” başlıklı yazısında Aziz Sancar ile yaptığı röportajda “Arap mısınız, Kürt müsünüz, Yezidi mi?” sorusuyla tepki çeken BBC muhabirini eleştirdi.
'Önce Görgü Lazım'
Aziz Sancar gibi bir hocayı kendi dar dünyalarına göre sınıflandırmaya kalkan garip kalemler dünyası oldu burası. Bir topluma her şeyden evvel görgü lazımdır
Adam BBC muhabiri. 2015 yılının Nobel Kimya Ödülü’nü alanlardan, North Carolina Üniversitesi ordinaryüslerinden Aziz Sancar’a soruyor: “Mardinlisiniz, Arap mısınız, Kürt müsünüz, Yezidi mi?”
Britanya’nın eski tip kültürlü gazetecileri ortadan kayboldu. Bilgileri sathi. Mardin’de tarihi kökenleri itibariyle Araplar değil; Aramiler, Şemsiler, Yezidiler ve daha nice milletler vardı. Bunlar ansiklopedileri ilgilendirir.
Batı’da durduk yere din ve etnisite sorulmaz
DNA’ların onarılabileceği üzerindeki, uzmanların deyişine göre, çarpıcı ve derin araştırmalarıyla Nobel ödülü alan âlime yaptığı işin popüler bir açıklamasına ilişkin akıllıca sorular sorulabilirdi. Okuduğu kurumlar sorulur, 24 saat ne yaptığı sorulabilirdi, yarım yamalak tanıdığı bölgenin etnisitesi üzerine soru sormak dersini çalışmamış bir muhabirin tavrıdır.
Bizden de bazı sütun yazarları söylüyor, bu gazetecinin böyle sorması çok ayıpmış. Hocanın “Ben Türk’üm” diye cevap vermesi Kemalizminden ileri geliyormuş. Yani Peter Alford Andrews’in “Türkiye’de etnisiteler” üzerine yaptığı katalogda pek de isabetli olmayan tasnife uyan cevaplar vermesi gerekiyordu herhalde. Dinler, diller, gruplar... Arap, Kürt, Zaza, Çerkez; yetmedi Adige, Kabarda; daha da yetmedi Şapsıh, Ibıh ve dahi Kazan Tatarı, Kırım Tatarı, Sibirya Tatarı, Nogay, Karaşay, Çeçen, Boşnak, Pomak, Arnavut, Gürcü, Laz, Hemşinli, Lezgi, Türkmen, Yörük daha daha Sünni Hanefi, Şafi, Alevi, Şahsevenler, Şii Caferi, Nusayri ve daha daha nicesi...
Britanyalılar insanlara olur olmaz yerde dinlerini ve etnisitelerini sormazlardı. Hatta Profesör Bernard Lewis’in hatıratında da yeri vardır; dinini iki yerde sorarlar, hastanede ve savaşa girerken orduda. Yani cenaze durumunda son dua için kimi getireceklerini bilsinler diye. Amerikalıların prensibi de açıktır: “Ne sorarız ne de sordururuz.” Bu gibi sorular samimi davet ve görüşmelerde “izninizle” diye ortaya konur.
Türkiye’deki son zaman görgüsüzlüğü BBC muhabirine kadar herkesi etkiledi. Sütun yazarı “Kemalist olduğu için Türkmüş” diyor. Yukarıdaki etiketlerden birini kullanmazsanız “Kemalist işte!” deniyor. Sırf Mardinli Aziz Sancar hoca değil, Polatlılı Gazi Yaşargil hoca, başı sıkışıp eğitimsiz kalacağını anlayınca Budapeşteli Nermin Abadan (Soley) hoca ve daha nicesi Türkiye Cumhuriyeti sayesinde en iyi kurumlarda okumuşlardır. Sıra sıra hepimiz bu gruba dâhiliz.