Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre Kartal Belediyesi’nin bağış ile hayata geçirdiği “Neriman-Sami Türkdoğan Aşevi ve Gıda Bankası ile Afet Lojistik Merkezi”nin açılışı, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel’in katılımı ile gerçekleştirildi.
Açılışta konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu zor koşullarda birçok hizmete imza attıklarını belirtti. “Göreve geldiğimiz an itibariyle neler yaşadık, neler” diyen İmamoğlu, 2019 yerel seçim sürecindeki mazbata kriziyle başlayan ve İstanbul seçiminin iptali ile sonuçlanan süreci anlattı. İmamoğlu “Göreve geldik, ‘bu seçimi kazanmadınız’ dediler. Hile dediler. Hırsız dediler. Ve çaldınız dediler. İnsan kendi gibi bilirmiş. Milletin hakkını hukukunu çiğnemeye ve insanların elinden demokratik haklarını almaya kalktılar” dedi. Bu sırada törene katılan bir vatandaşın “sen bizim sadece kalbimizi çaldın” sözlerine üzerine İmamoğlu “İnanın tek hırsızlığıma olacak. Başka hiçbir şey olmayacak. Hayat boyu gönlünüzü çalmaya devam edeceğim” karşılığını verdi.
“NE HAK YEDİM NE HAKKIMI YEDİRDİM”
İmamoğlu şöyle devam etti:
“Kalktılar, bütün bu suçlamalarla birlikte görevi elimizden aldılar. Ve çalmaya devam ettiler. Çünkü 3 ayımızı oradan aldılar, götürdüler. O süreçte unuttukları bir şey var. Ne bu millet, ne 16 milyon insanımız, ne de onları temsilen ben ne hak yedim ne de hakkımı yediririm kardeşim. O gün halk olarak hakkımızı savunduk ve bu zorluğu aştık. Ardından gerçekten mali olarak çokça anlatacağım usulsüz, sıkıntılı bütçelerini bir nevi kurumun kasasını devraldık. Yarım bırakılmış, hatta sadece ihalesi yapılıp hiç başlatılmamış başta metro olmak üzere birçok projeyi devraldık.”
“SİYASET HİZMET İÇİN ARAÇTIR”
Yaşanan pandeminin, ekonomik krizin ve 6 şubat depremlerinin yarattığı sıkıntılara da değinen İmamoğlu bütün zorluklara rağmen tarihi başarılara imza attıklarını söyledi. Hizmet dönemlerinin en önemli kavramının adalet olduğunu vurgulayan İmamoğlu “Biz bu şehre adalet getirdik. Siyaset, siyasi partiler hizmet için bir araçtır. Amaç olamaz. Biz siyasi partilerdeki görev sürecimizi katiyen kesinlikle bir araç olarak görürüz. Devletin kurumlarını, millete ait alanları, hususları, bütçeyi partiyle tariflemeyiz. Hizmetlerimizi partiyle tariflemeyiz. Partiyle hizmeti kovalamayız. Bakın Gökhan Yüksel başkanımla Kartal'da yürüttüğümüz diyalog kalitesini İstanbul'un 39 ilçesiyle yönettik. Hiçbirini birbirinden ayırmadık. Ben hangi ilçeye gidersem gideyim o ilçenin belediye başkanının partisine bakmadan davet etmişimdir. Gelen gelmiştir, gelmeyen gelmemiştir. Biz demokrasiye inanıyoruz” diye konuştu.
“BÖYLE DEYİNCE DE SESİM BİRİNE BENZİYOR”
İmamoğlu “Bu ahlakla ve bu adalet duygusuyla yürürken elbette neler neler yaşadık” derken sesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a benzemesini tiye aldı. İmamoğlu “Böyle deyince de sesim birine benziyor. Allah'ım ya rabbim, ne diyeyim? Neler neler yaşadık, ne engellemeler, ne engellemeler, komedi filmi gibi bir kısmı” dedi.
RAKİBİ KURUM’A İMZA GÖNDERMESİ
İmamoğlu, bugün İçişleri Bakanı olan dönemin İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ile katıldığı acil afet toplantılarında İstanbul’un afetlere müdahalede önemli görevler üstlenen ilen yeni itfaiye ve zabıta personeli ihtiyacının gündeme geldiğini hatırlattı. 3 bin 500 itfaiye eri taleplerinin sadece 750’sine, 1000 zabıta taleplerinin de 400’üne izin verildiğini kaydeden İmamoğlu “Bir imza atmadılar. O atmayan kişi şimdi İstanbul adayı Diyebilir ki, ‘haberim yoktu.’ Hani maden kazasıyla ilgili de ilişkisini böyle tarifliyorlar ya. Haberi vardı çünkü ben bunu bizzat kendisine 2-3 kez telefonda söyledim. Mektuplar yazdım. Daha çok şey var. Ama oraya girmeyeceğim” diye konuştu.
“KİBİR DAĞLARI AŞMIŞ”
Bu sürecin, sistemin sorumlusunun İstanbul’a aday olan isim olmadığını vurgulayan İmamoğlu “Diğerleri de değil. Çünkü sorumlusu bir kişi. Bunu herkes biliyor. Adını bile demiyorum. Nasıl ki ‘rakibimin kim olduğunu biliyorum’ dediğimde siz de ‘evet biliyoruz’ dediniz; öyle bir şey bu. O bir kişilik anlayış kendini her konuda muktedir görüyor. Ve kibir dağları aşmış. Hatay'da depremzedelerin huzuruna çıkıp oy vermedikleri için hizmetin nasıl geciktiğini depremzedelerin gözünün içine baka baka anlattı. Diyor ki ‘bana oy verirseniz hizmet gelirdi. Vermediniz, onun için gelmedi’. Çok tepki gelince milletin aklıyla alay eder gibi 2-3 gün sonra şöyle bir söz söyledi; ‘Bu Cumhuriyet Halk Partililer var ya kendilerine oy verenlere hizmet eder. Oy vermeyenlere hizmet etmez’ dedi. Allah akıl versin. Milletin aklıyla alay eder gibi 2-3 gün önce milletin huzurunda bunu söylüyor, tepki alınca sözü çevirip CHP'ye getiriyor. Millet bunu yemez” dedi.
CUMHURBAŞKANINA TEPKİ
İmamoğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ordu’da yaptığı tepki çeken konuşmaya da sert tepki gösterdi. İmamoğlu tepkisini şöyle dile getirdi:
“Huylu huyundan vazgeçmez. Gerçek duygularını ifade ediyor. Tam açık etti tarzını. Diyor ki ‘Siyasetin namusu var.’ Ardından namus anlayışını şöyle anlatıyor; ‘Ben cumhurbaşkanıyım. Hükümet bende. Benim adayımı seçerseniz Ordu'nun kılına zarar gelmez. Doğal gaz gelsin istiyorsan benim adayıma oy vereceksin’ dedi. Kıymetli milletimize bir uyarıda bulunmayı kendimi borçlu hissediyorum. 31 Mart’ta seçim var. Seçime giderken bile milletini tehdit ederek oy isteyenden seçimden sonra bu milleti Allah korusun. 31 Mart'tan sonra neler yapar neler. Onun için milletimize buradan sesleniyorum. Sandığa giderken bu sözleri aklınızdan sakın çıkartmayın. Bugün sizi tehdit eden, oyu alınca neler yapar neler. Hakkı, hukuku, marifeti. insanlarımızın iradesini bile kendinde gören bir akıl seçimden sonra neler yapar neler. Milletimize bir şey daha tavsiye ediyorum. O’nun dediğinin tam tersini yapmayı tavsiye ediyorum. O’nun dediği kim varsa ona oy vermemelerini. Niye biliyor musunuz? O’na ve bu akla sandıkta öyle bir ders verin ki seçimden sonra kalan 4 yılında size deli gibi hizmet etmek zorunda kalsınlar.”
“SÜT DÖKMÜŞ KEDİYE DÖNERSİNİZ”
“Sizi dikkate alması için oyunuzu sizi tehdit edene vermeyin. Bizim milletimiz cesurdur. Bizim milletimiz akıllıdır, zekidir. Bizim milletimizi tehdit edene bu millet pabucu bırakmaz. Öyle değil. Bu millet öyle bir had bildirir ki süt dökmüş kediye dönersiniz. Aynen 23 Haziran'da olduğu gibi. 13 bin fark, 800 bin oldu. Bu tehditten sonra 800 bini kaç yaparsınız Allah bilir. 31 Mart'ta bize oy vereceksiniz. Biz diliyor ve istiyoruz ki bizi seçeceksiniz. Biz bize oy verene de vermeyene de büyük büyük hizmetler yapacağız. Onlar da giderayak daha çok çalışmak zorunda kalacaklar. Bunun adı hizmet yarışı olacak. Kulaklarımız sizde olacak, milletimizin dediği olacak. Tabiri ona ait şekliyle bize ‘buyuracak’ bir Allah'ın kulu yok. Bize buyuracak millettir. 16 milyon insanımız için çalışacağız. Sandıklarımıza sahip çıkacağız. Herkese birbirimizi anlatacağız.”