İmralı heyeti üyesi HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, barışın kapısını aralayacak anahtarın İmralı'da, Öcalan'ın çalışma masasının üzerinde durduğunu söyledi.
İmralı heyetindeki HDP'nin grup başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, TBMM'deki Meclis Grubu Toplantı Salonu'nda basın toplantısı gerçekleştirdi. Heyet adına Sırrı Süreyya Önder açıklamalarda bulundu.
Tehdit ve şantaj ortamında alınan bir iktidarın güç zehirlenmesine kapılmış görünen AK Parti hükümetini ve emrindeki devlet zihniyetini bir kez daha uyarmak istediklerini belirten Önder, "Gidilen bu yolun çıkışı kaos ve çatışmadır; acı, kan ve gözyaşıdır. Bu yoldan bir an önce dönmek tüm ülkemizin ve halklarımızın hayrınadır. Bu yoldan dönme iradesi gösterilirse, ülkemiz ve tüm bölgemiz için yeni bir kapının aralanması imkânı zor değil, hatta geçmişe göre toplumsallaşan süreç üzerinden okunursa çok daha kolaydır. Barışın kapısını aralayacak anahtar İmralı'da, Öcalan'ın çalışma masasının üzerinde durmaktadır. O anahtara tecrit ile değil, ancak ciddiyet, sorumluluk ve saygıyla ulaşılabileceği unutulmamalıdır." dedi.
Dolmabahçe Mutabakatı ve o mutabakatı sağlayan Öcalan'ın barış ısrarının demokratik geleceğin sigortası işleviyle tarihi kayıtlarda tüm önemi ve erdemiyle halen durduğunu belirten Önder, şöyle devam etti: "İçeride ve dışarıda ülkemizi uçurumun eşiğine getiren tüm olumsuz yaklaşımların, Dolmabahçe Mutabakatı'nın reddi, barış önderliği konumundaki Öcalan'a yönelik geliştirilen insanlık dışı tecrit konseptinin devreye girmesi ile başladığını bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz. Geliştirilen bu insanlık ve hukuk dışı tecrit yetmezmiş gibi, doğrudan denetim altına aldıkları basın yayın olanaklarıyla, Öcalan üzerinden tümü yalan psikolojik harp oyunları yapılmaktadır."
Erdoğan ile başlayan mutabakatın reddi tavrının, Dolmabahçe'de karşılarında oturan hükümet yetkililerinden Başbakan'a kadar sirayet ettiğini kaydeden Önder, "Fotoğraflarda ve kayıtlarda sabit olan görüntüler, tüm dünyanın gözünün içine bakılarak maalesef akıl dışı bir şekilde reddedilmiştir. Yine Öcalan üzerinde uygulanan tecrit konsepti, AKP'li yetkililerin de defalarca itiraf ettiği gibi kirli bir şantaj ve pazarlık argümanı olarak 7 ayı aşkın bir sürede devam ettirilerek, barışa ve ortak geleceğimize kalıcı bir tahribat geliştirilmiştir. Burada en ahlaksız olan yaklaşımın, tüm bu uygulamalar ile yüzlerce insanımızın (asker, polis, gerilla, sivil) yaşamına mal olacak gelişmeler olduğunu bir kez daha insanlığımızdan sıkılarak hatırlatmak isteriz. Yani barış öncelenseydi, hesaplı ölümler değil kutsal yaşama değer verilseydi tüm bu canlarımız şu anda aramızda, yanımızda, yani olması gereken yerde pekâlâ olabilirdi." diye konuştu.
Hala bu faturanın ağırlaşmasının önüne geçmek, ödenmez maliyetli bir kaosun eşiğinden geri dönmek için bir yol bulunması gerektiği kanaatinde olduklarını ifade eden Önder, "Bu yolun hükümetin ve Cumhurbaşkanı'nın sorumsuz açıklamaları ve savaşı dayatan politikalarından değil, onurlu ve eşit koşullarda olması gereken bir müzakereden geçmesi gerektiğini, sağduyu sahibi kamuoyu da ifade etmektedir. Bunun için hükümet ve devlet iradesinin savaş uçaklarının sorti sayılarına değil, Dolmabahçe Mutabakatı'nın demokrasi sayfalarına geri dönmesi gerektiğini belirtmek isteriz. Aynı şekilde 30 yıldır anlamsız ve saçma bir şekilde yapılmak istendiği gibi, son gerillanın imhasına kadar ellerin tetiğe götürülmesi değil, o gerillanın baş müzakereci olarak iradesini teslim ettiği Öcalan'ın uzatılmış barış eline götürülmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz. Bunun için teslim olma-teslim alma denklemi gibi 40 yıldır denenmiş ve acı faturaları çoğaltmaktan başka bir sonuç üretmemiş buyurgan bir kibir yerine, onurlu bir kucaklaşma üzerinden, insani ve sorumlu bir duruşun bile pek çok şeyi değiştirebileceğini göz önünde bulundurmak gerekir." şeklinde konuştu.
"GİDİLEN BU YOLUN ÇIKIŞI KAOS VE ÇATIŞMADIR; ACI, KAN VE GÖZYAŞIDIR"
Bu temelde tehdit ve şantaj ortamında alınan bir iktidarın güç zehirlenmesine kapılmış görünen AK Parti hükümetini ve emrindeki devlet zihniyetini bir kez daha uyarmak istediklerini vurgulayan Önder, şunları ifade etti: "Gidilen bu yolun çıkışı kaos ve çatışmadır; acı, kan ve gözyaşıdır. Bu yoldan bir an önce dönmek tüm ülkemizin ve halklarımızın hayrınadır. Bu yoldan dönme iradesi gösterilirse, ülkemiz ve tüm bölgemiz için yeni bir kapının aralanması imkânı zor değil, hatta geçmişe göre toplumsallaşan süreç üzerinden okunursa çok daha kolaydır. Barışın kapısını aralayacak anahtar İmralı'da, Öcalan'ın çalışma masasının üzerinde durmaktadır. O anahtara tecrit ile değil, ancak ciddiyet, sorumluluk ve saygıyla ulaşılabileceği unutulmamalıdır. Yakın tarihimiz göstermiştir ki devletin dayatacağı savaş, karşısında halkın geliştireceği direnişi yaratır. Halkın direnişi karşısında, devletin dayattığı savaşlar ise tarihte binlerce örnekte görüldüğü gibi er ya da geç kaybetmeye tartışmasız bir şekilde mahkûmdur. Halkıyla çatışan devlet değil, halkıyla barışan devlet demokratikleşebilir, tarihe yön verebilir düşüncesiyle uyarılarımızın dikkate alınması temennisini yineliyoruz. Biz gerek parti olarak gerekse de heyet olarak barış irademiz ve ortak demokratik geleceğimiz için her türlü baskıya karşı boyun eğmeyen tutumumuzu bu dönem de yükselterek devam ettirme kararlılığı içinde olacağız. Barışı dile getirenlere ve talep edenlere dönük geliştirilen çok büyük katliamlara rağmen tüm ulusal ve uluslararası barış çevrelerini savaşın zeminini ortadan kaldırmaya dönük çabaları yükseltmeye çağırıyoruz." CİHAN