Yarışa son anda katılan milletvekili Jeremy Corbyn, ilk turda oyların yüzde 60'ını alarak tarihi bir başarıya imza attı. 423 bin parti üyesinin oy kullandığı seçimde, 251 bin kişi “Jez we can” dedi. Önceki lider Ed Miliband ise 2010 yılındaki liderlik seçimlerinde ilk turda yüzde 34 almıştı.
Mayıs ayında yapılan genel seçimlerinde İşçi Partisi'nin 26 sandalye kaybetmesinin ardından istifa eden Ed Miliband'dan boşalan koltuk için kıran kırana bir seçim süreci yaşandı. Jeremy Corbyn ile birlikte Gölge Sağlık Bakanı Andy Burnham, Gölge İçişleri Bakanı Yvette Cooper, Gölge Devlet Bakanı Liz Kendall adaylık yarışında yerini aldı. Yarışın en büyük süpriziyse hiç şühesiz partinin sol kanat isimlerinden Jeremy Corbyn oldu.
Liderlik yarışına katılabilmek için İşçi partili en az 35 milletvekilinin ‘aday göstermesi' gerekiyordu. Corbyn, başvuru süresinin dolmasına bir kaç dakika kala, gerekli olan 4 milletvekili onayını da alarak liderlik yarışına “son dakikada” katılmaya hak kazanmış oldu.
İngiltere'nin en büyük işçi sendikaları UNITE ve UNISON, seçimlerde Corbyn'i tam destek verdiklerini açıkladı. Corbyn, kampanya sürecinde miting için gittiği her yerde büyük bir sevgi seli ile karşılandı. Adaylar arasındaki TV tartışma programlarında ise fikirleriyle en çok beğeni alan aday oldu. Anket sonuçlarında da Corbyn rakipleri karşısında açık ara önde yer alıyordu.
AKTİVİST BİR SİYASETÇİ
Bugüne kadar bir çok uluslararası kampanyada aktivist olarak yer alan Corbyn, Şili'nin eski diktatörü Augusto Pinochet'nin yargılanması için yürütülen kampanyaya destek verdi. 1980'lerde Güney Afrika'daki ırkçı rejime karşı kampanyanın önde gelen isimlerinden biri oldu. 1984'teki bir eylem sırasında ise gözaltına alındı.
Filistin Dayanışma Kampanyası'nın üyesi olan Corbyn, Filistin konusunda birçok etkinlik içinde yer aldı. Bir TV röportajında Hamas ve Hizbullah'tan 'dostları' olarak bahsetmesi, kampanya sürecinde en çok eleştirilen konulardan birisi oldu.
BLAIR: CORBYN SEÇİLİRSE İŞÇİ PARTİSİ YOK OLUR
66 yaşındaki Jeremy Corbyn, rakiplerine göre daha sol bir çizgide bulunuyor. Bu durum, Corbyn'in partiyi sağ politikalarından uzaklaştırarak sola kaydırması endişelerini beraberinde getiriyor. İşçi Partisi eski başkanlarından Tony Blair, İşçi Partisi'nin son 100 yılın en büyük tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ileri sürerek, “Eğer Corbyn lider olursa, parti yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır.” uyarısında bulundu. Partinin diğer eski başkanı Gordon Brown ise Corbyn'in, Hizbullah, Hamas, Venezüella ve Rusya ile müttefiklik kurarak partinin uluslararası ilişkilerine büyük darbe vuracağını savundu. Partide önde gelen bir çok kişinin buna benzer uyarılarına rağmen, Corbyn'e olan geniş halk desteğinin önüne geçilemedi.
NÜKLEER VE SAVAŞ KARŞITI
1983 yılından bu yana kesintisiz olarak Londra'nın Kuzey İslington Bölgesi milletvekili olan Corbyn, parlamentonun en az harcama yapan vekili ünvanına sahip. “Kemer sıkma politikaları ekonomik bir zorunluluk değil, politik bir tercihtir” diyen Corbyn, Cameron hükümetinin uygulamakta olduğu kesinti politikalarına kesin olarak karşı çıkıyor. Kıdemli siyasetçi ayrıca, iktidara gelmeleri durumunda demiryollarının tekrar kamulaştırılacağını ve en zenginlerin en fazla vergi vermelerini sağlayacağını vaadediyor.
Nükleer silahlanma karşıtı olan Corbyn başbakan olması durumunda, 1960'lı yıllardan bu yana İskoçya'nın batı sahilinde konuşlanan denizaltılara monte haldeki Trident nükleer füzelerini kaldıracağını da taahhüd ediyor.
İşçi Partisi'nin iktidarı dönemindeki Irak ve Afganistan müdahalelerine karşı çıkan duayen siyasetçi, ‘Savaşı Durdurun Koalisyonu'nun da başkanı olarak İngiltere tarihinin en büyük protestosu olarak görülen Irak savaşı karşıtı yürüyüşlerin organizasyonunda kilit rol oynadı. Corbyn, geçtiğimiz günlerde BBC'ye verdiği mülakatta, Tony Blair'in savaş suçu işleme suçlamasıyla yargılanmasının olası olduğunu söyledi. Guardian'a yaptığı açıklamada da İşçi Partisi liderliğine seçilmesi durumunda partisi adına “Irak savaşı için özür dileyeceğini” açıkladı.
HİDAYET KARACA'NIN SERBEST BIRAKILMASI İÇİN MECLİSTE MEKTUP İMZAYA AÇTI
Jeremy Corbyn, Gezi Parkı protestoları sonrası Financial Times'ta yayınlanan "Türkiye Başbakanına Açık Mektup" adlı metnin imzacıları arasında yer aldı. Mektupta gösterilerin polis tarafından şiddetle bastırılması kınanıyor ve Erdoğan'ın Gezi Parkı protestolarına karşılık olarak düzenlediği "Milli İradeye Saygı" mitingleri, Almanya'da faşist Adolf Hitler döneminde düzenlenen mitinglere benzetiliyordu.
Corbyn ayrıca, 14 Aralık 2014'te Zaman ve Samanyolu'na yapılan baskınları kınayan bir mektup yazarak bu mektubu İngiltere Parlamentosunda imzaya açmıştı. Mektupta, “Bu mektupta, 14 Aralık 2014'ten bu yana tutuklu bulunan Hidayet Karaca; Türkiye'nin en çok satan gazetesinin genel yayın editörü Ekrem Dumanlı'nın da aralarında bulunduğu 20 gazetecinin gözaltına alınması; TV programcısı Sedef Kabaş'ın üst düzey isimlerin karıştığı yolsuzluk soruşturmasına ilişkin attığı bir tweet sebebiyle hapis cezasıyla karşı karşıya kalması ve son olarak geçtiğimiz günlerde araştırmacı gazeteci Mehmet Baransu'nun tutuklanmasına dikkatinizi çekmek istiyoruz.” ifadelerine yer verilmişti.