Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Osman Kavala kararının uygulanışının denetimi kapsamında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 2 Şubat 2022 tarihinde başlatılan ihlal prosedüründe müdahil taraf olarak görüş sundu.
Mijatovic, AİHM’ye ilettiği görüşte, Türk makamlarının, Kavala’yı serbest bırakmayarak "AİHM kararını yerine getirme yükümlülüğüne uymadığını" savundu.
DW Türkçe'nin haberine göre Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ihlal prosedürü başlatmadan önce, AİHM kararlarının bağlayıcılığı konusunda Ankara’yı 7 karar ve 2 ara kararla uyardığını hatırlatan Mijatovic, Türk makamlarını, "Kavala’nın serbest kalmasını engellemek için adım atmak", "AİHM kararının sonuçları ve ruhuna uyuşmayan biçimde hareket etmek" ve "iyi niyetli davranmamakla" suçladı.
Yeni hukuki sınıflandırma
Mijatovic, "yeni bir hukuki sınıflandırmayla, daha önce tutukluluk halini gerekçelendirme açısından yetersiz görülen olaylara ilişkin yeni ceza soruşturması başlatılarak Kavala’nın özgürlük hakkının engellendiği" mesajı verdi. Yeni soruşturmadaki kimi suçlamaların bir öncekinde de olduğunu belirten Mijatovic, AİHM’nin "makul şüphe" kavramıyla ilgili yerleşik içtihadını hatırlattı. Anayasa Mahkemesi önündeki Kavala davasında 15 hâkimden 7’sinin hak ihlali olduğu yönünde oy kullandığını kaydetti.
Komiser Mijatovic yazılı görüşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kavala hakkındaki beraat kararına tepkisi ve beraat kararını veren üç hakim hakkındaki disiplin soruşturmasına da yer verdi. Buna rağmen savcılığın, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklerini görmzeden geldiğini ve AİHM kararına rağmen Kavala hakkındaki ceza soruşturmasını "aynı kanıt ve olgular temelinde" sürdürme kararı aldığını not etti.
Casusluk suçlaması
Mijatovic, "Casusluk suçlaması sadece Kavala’yı hapiste tutma amacıyla yerleştirildi. Bu ve savcının tutuklama talebinin zamanlaması bu amacın AİHM’nin bağlayıcı bir kararını yerine getirmenin üstünde tutulduğunu açıkça göstermektedir" ifadelerini kullandı.
Üst düzey devlet yetkililerinin Kavala’nın serbest bırakılmasına karşı devamlı kamusal beyanda bulunmalarının "sadece suçsuzluk karinesi ilkesiyle bağdaşmayıp, aynı zamanda, AİHM kararında belirtildiği gibi, Kavala’nın devam eden tutukluluğunun (hukuk dışı) başka nedenlere dayandığının da teyidi" olduğunu ifade eden Mijatovic, bu durumu resmi makamların "iyi niyetli davranmadıklarının" göstergesi olarak tanımladı.
AİHM kararı ne demişti?
AİHM’nin 12 Mayıs 2020 tarihinde kesinleşen kararında, Kavala’nın "bir suç işlediğine dair makul şüphe olmadığı"; Kavala hakkında "Anayasa Mahkemesi'nin ivedi bir yargı denetimi gerçekleştirmediği"; Kavala’nın özgürlüğüne getirilen kısıtlamanın "suç işlediğine dair makul şüphe nedeniyle yetkili bir adli makam önüne çıkarılma amacından başka bir amaç ile uygulandığı" ve bu durumun "insan hakları savunucularının çalışmaları üzerinde caydırıcı etkiye sahip olduğu" sonucuna varılmıştı.
AİHM bu sonuçlardan yola çıkarak, 1’e karşı 6 oyla, "Kavala’nın tutukluluğunun sona erdirilmesi ve bir an önce serbest bırakılması için Türk hükümeti tarafından tüm önlemlerin alınması gerektiğine" hükmetmişti. AİHM’nin bu kararına Ankara’nın yaptığı itiraz kabul edilmemişti.
Ankara’nın karar gereği Kavala’yı serbest bırakmaması üzerine, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ihlal prosedürü adı verilen süreci başlatıp AİHM’den görüş talep etmişti. AİHM’nin bu yıl sonundan önce görüşünü açıklaması bekleniyor.