Göz yaşları içerisindeki sevenleri, Dublin doğumlu sanatçının Wicklow'daki evinin önüne gelerek çiçekler ve notlar bırakıyor.
Adını "Nothing Compares 2 U" şarkısıyla dünyaya duyuran ve yine bu şarkısıyla 1990 yılında liste başı olan O'Connor, çarşamba günü 56 yaşında hayata veda etmişti.
Londra Polisi, "heyecan verici sesiyle hatırlanan" sanatçının hayatını kaybetmesinin 'şüpheli ölüm olarak değerlendirilmediğini' bildirdi.
Solo çalışmalarının yanı sıra adını yardım konserleriyle de duyuran Davitt bugüne kadar 10 albüm çıkardı.
Sevenleri dünyanın dört bir yanından ülkeye akın ederken İrlanda Cumhurbaşkanı Michael D. Higgins, anma törenlerine liderlik etti.
D. Higgins, ünlü sanatçının çıktığı sahnelerde 'acı gerçekleri' korkusuzca dile getirdiğini belirterek, "Bu gerçekler ne kadar rahatsız edici olursa olsun kamuoyunun dikkatine sundu" diye konuştu.
"Annem dün gece beni aradı ve Sinead'ı duydun mu?' dedi. Devamını getirmesine bile gerek kalmadı. Neden bahsettiğini çok iyi anladım." diyen 45 yaşındaki Dublinli pazarlama uzmanı Michelle Beatty, haberi aldığında arabasını park ettiğini ve 15 dakika boyunca ağladığını anlattı.
"Birçok kadın için önemliydi. O zamanlar, 90'lı yıllarda İrlanda üzerinde büyük bir etkisi olan kiliseye iki parmağını gösterdi. İrlanda'yı karanlık çağlardan tekmeleyerek, çığlık atarak ve sürükleyerek çıkardı." diyen Beatty, sözlerini ona dair düşüncelerini şu sözlerle sürdürdü: "Sesi olmayan, ötekileştirilen insanlar için ayağa kalktı ve onların sesi oldu. Öyle bir sesi vardı ki aynı bir melek gibi."
Ödülünü İrlanda'daki mültecilere adadı
Sevenlerinin, sesini dinleyenleri adeta 'salladığı' şeklinde tanımladığı dünyaca ünlü sanatçı kendine özgü kısa tıraşlı saçı, keskin bakışları ile sürekli olarak İrlanda'nın yanı sıra dünyanın birçok gazetesinin manşetlerinde yer aldı.
Sanatçının duygusal tondaki eserleri sürekli olarak radyolarda çaldı.
Hayranları sosyal medyada eski performanslarının YouTube kliplerini ve mart ayında her yıl düzenlenen Choice Music Prize töreninde ilk İrlanda Klasik Albümü ödülünü aldığında ayakta alkışlanmasını paylaştı.
Kadın sanatçı, ödülü İrlanda'daki mültecilere adamıştı.
Irish Times gazetesi yazarlarından Una Mullally, köşesinde İrlanda toplumunun son yıllarda O'Connor'ın düşünce dünyasını yakalayabildiğini, insanların artık "onun büyüklüğünü kavrayacak ve takdir edecek kadar özgürleştiğini" ve onu kucakladığını yazdı.
O'Connor, 1992 yılında "Saturday Night Live" isimli bir televizyon programında, Papa John Paul II'nin fotoğrafını yırttıktan sonra "gerçek düşmanla savaş" şeklindeki akıllara kazınan çıkışını yaptı.
Bu durum, kendisini şöhretinin zirvesindeyken yurt içinde ve yurt dışında tartışmalı bir figür haline getirdi.
Tiyatro menajerliği yapan Stephen Faloon, İrlanda'daki Katolik Kilisesinin etkisinin birkaç yıl içinde bazı din adamlarının çocuklara yönelik cinsel istismar skandallarıyla ağır darbe almasının aslında şarkıcının "zamanının çok ötesinde" yaşadığını gösterdiği yorumunda bulundu.
Bir hayranı, evinin önüne çiçek bıraktıktan sonra duvarda O'Connor'ın fotoğrafının üzerine el yazısıyla "eşsiz" yazdı.
Faloon ise, "O sadece bir müzik dehası ve yetenekli şarkı yazarı değildi. Aynı zamanda politik olarak da bir öncüydü. Çok ama çok cesurdu, çok korkusuzdu. Dünya harika bir insanı kaybetti." ifadesiyle ona olan hayranlığını dile getirdi.
Sinead O'Connor, 1997 yazında Kudüs'teki bir barış konseri verecekti ancak aldığı ölüm tehditleri sonrası bu konseri iptal etmek zorunda kaldı.
Konser, İsrailli ve Filistinli barış yanlısı kadınlar tarafından ortaklaşa organize edilecekti.
O sırada Itamar Ben-Gvir adlı İsrailli bir genç, O'Connor'a karşı yürütülen kampanyanın öncüsü olmuştu. O kişi şu anda İsrail'in Ulusal Güvenlik Bakanı.
Şimdilerde yargı reformu tartışmalarıyla siyasi tartışmaların yaşandığı İsrail'de, hayranları, sosyal medya hesaplarında O'Connor'ın, İsrailli Bakan'a yazdığı mektubunu paylaştı.
O'Connor, Ben-Gvir'e hitaben yazdığı mektupta "Tanrı, dünya çocuklarına dehşet verenleri ödüllendirmez. Yani ruhunuzun başarısızlığından başka bir şey kazanamadınız." ifadesini kullanmıştı.
Davitt, 2018'de İslam'ı seçtiğini duyurarak, "Müslüman olduğum için gurur duyuyorum. Bu, her akıllı ilahiyatçının doğal olarak varacağı bir sonuç. Tüm kutsal yazıtlar bizi İslam'a götürüyor. İslam tüm diğer kutsal kitapları gereksiz kılıyor." açıklamasında bulunmuştu.