Harun Odabaşı / Kronos
Varlık Fonu CHP’yi isterse…
AKP’nin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP bünyesindeki yüzde 28’lik İş Bankası hisselerinin Hazine’ye devredilmesi ile ilgili ifadeleri kadim bir konunun yeniden hararetle tartışılmasına yol açtı. Saray’a 400 milyon dolarlık uçak alımının yarattığı sansasyondan sonra doğrusu gündem değiştirme ustası Erdoğan’dan böyle etkili bir çıkış bekleniyordu.
CHP’nin aslında bu konuda eli güçlü değil. Parti yönetimi savunmasında özetle şu görüşleri dile getiriyor: Bu Atatürk’ün mirası ve biz sahip çıkıyoruz. İş Bankası’ndan tek kuruş partimize akmıyor. Gelirler Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na aktarılıyor. Sadece 11 kişilik İş Bankası yönetim kuruluna 4 üye veriyoruz. Onlarında tek başına karar almaları mümkün değil.
Haksız değil CHP kendi penceresinden. Atatürk’ün CHP’den başka hiçbir partinin olmadığı 1938 yılında yazdığı vasiyette durum bu. CHP bu imtiyaz ile kendisini diğer partilere göre farklı bir yerde konumlandırmış oluyor. Diğer partilerin böyle bir durumu yok? Ayrıca 4 üye üzerinden yönetime etki edilemeyeceği de gerçekçi değil. Hele şu anda İş Bankası’na üye atanan Murat Karayalçın ve Müslüm Sarı’nın eski CHP milletvekili olduğu düşünülürse…
Ne olursa olsun sahip olduğu hisseden ve CHP’nin daha önce de dile getirilen taleplerden kendi isteği ile vazgeçmez.
Gelelim meselenin Erdoğan boyutuna. CHP hisselerinin Hazine’ye devredilmesi fikrini Varlık Fonu Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirmesi ne anlama geliyor? Tabiki konu herşeyden önce hukuki bir konu. Sadece Erdoğan’ın iradesi ile gerçekleşecek bir operasyon değil! Hukuki süreç başlarsa bir partinin banka sahibi olmasının kapatılma sebebi olacak derecede kanunla sınırlandırıldığı düşünüldüğünde sonucu tahmin etmek zor değil. Ki öyle olmasa da durum değişmeyecek. Varlık Fonu’nun başına kendisini atayan Erdoğan’ın yüzde 28’lik İş Bankası hisselerinin en iyi işletileceği yerin Varlık Fonu olduğunu söylemesinin önünde hiçbir engel yok. Hazine’ye aktarıldıktan sonra hisseler üzerindeki tasarruf yetkisi tamamen el değiştiriyor. İsterlerse o hisseleri özel bir şahsa satabilirler.
Yönetimin otoriterleştiği bir dönemde Erdoğan’ın Varlık Fonu’na başkan vekili olarak damadını ataması tek adam görüntüsünü pekiştirmişti. Ziraat ve Halk bankalarının nasıl AKP’nin arka bahçesine dönüştürüldüğü sadece kredi ilişkilerine bakınca bile görülebiliyor. Bu durumda CHP haklı değil ama bu Erdoğan haklı anlamına da gelmiyor.
Günün sonunda Türkiye’nin en büyük bankalarından İş Bankası’nın CHP’nin elinden alınmasının İş Bankası’na fayda mı yoksa zarar mı getireceği kestirilemiyor. Ama Saray’ı ekstra mutlu edeceği aşikar.