İş, estetik operasyona kalmasın!

Samanyoluhaber.com Yazarı Kadir Gürcan'ın yazısı

SHABER3.COM

KADİR GÜRCAN

Emektar bir şoför dostumun ayaküstü yaptığı tavsiyenin böylesine işe yarayacağını düşünmemiştim. Dostum, “Aracını tamirciden aldıktan sonra karşılaşacağın ilk problemde, bakacağın yer en son tamir için götürdüğün yer olmalı!” demişti. Bu küçük tüyo, muhalefetin kaybettiği seçimi yeni bir başlangıç için atlama taşına çevirmesinde kullanılabilecek bir hayat tecrübesi gibi görünüyor. Seçimde yakalanan rüzgarı, parti içi çekişmelerle zayi etmeyecekleri en büyük beklentimiz.
 
Muhalefet seçimi kaybetmiş olsa da, kireçlenmeye yüz tutmuş eklemleri için iyi bir rüzgar yakaladıkları aşikar. Nietzchie'nin “Evlerinizi volkanların kenarına inşa edin!” aforizması açısından bu sarsıntıların hayatiyet emaresi göstermeleri açısından işe yaramadığını kim iddia edebilir. Yaşanılan iki sıcak saha tecrübesinden sonra, hala nereden başlanacağı konusunda amatör hata ve modası geçmiş hırslara düşmenin bir manası yok.

Bu arada, ana muhalefet ve onunla ittifak yapan diğer küçük siyasi yapılanmalardaki aday çeşitliliğinin ve parti yönetimine aday olma cesaretinin bir kazanım olduğunu kaydedelim. Baksanıza Saray bile “Türkiye'ye iyi bir muhalefet lazım!” serzenişlerini dillendirecek kadar muhalefet eksikliğini hissetmiş. Hayret, hazret de yalnızlıktan sıkıldı mı nedir? Halbuki iktidar seçmeni 14 Mayıs seçimini Saray'ın “Altın Vuruşu” sayıyor. Öyle değil mi? Saray'ın memnuniyetsizliğinden şimdi ben de işkillendim!

Yazarınız, değişim taleplerini dile getirenler hakkında bazı dostlar gibi “Çoluk-çocuk karışıklık ve fitne çıkartıyor!” gibi bir kanaat taşımıyor. Demokratik taleplerin karşılanmasına yönelik ısrarların önünü açmak şöyle dursun, uyum sağlanma konusunda ayak diretmemek gerektiğini düşünüyoruz. İktidar partisi için de öyle. Hakk'ın rahmeti için el açan numara eri parti mensuplarının katlanılmaz bir şahsiyet kaybı ile yok olup gitmeleri karşısında taşlaşmış yürekler bile gözyaşları içinde kalıyor. Koltuk değneği milliyetçi hareketin hali daha da içler acısı. Bakın, onun yerine bile en az üç talip var ve kavl-i hakk vaki olana kadar bu şekilde farklı yerlerde oturup hayatta kalmaları lazım.

Değişim konusunda üç aşağı beş yukarı herkes hemfikir. Kimisi “Tabii süresine bırakalım! Kervan yolda inşa olur!” da ısrar ediyor, kimisi “Bir omuz verin de işi hızlandıralım!” haklı telaşında. Gelişmiş ülke ve ileri demokrasilerde bile siyasi sistemdeki değişiklik formülleri eczacı ciddiyet ve altıncı terazisi duyarlığında sürdürülüyor. Türkiye için de bu nezaketin korunması şart. Formül şu; değişiklik ama her seferinde bir çay kaşığı ölçüsünde! Siyasi sarsıntılar ile yüz yüze yaşamak zorunda olan toplumsal yapıların değişim dozuna adapte olmaları zaman alır.

İktidar partisinin dönüştüğü kültvari yapılaşma, siyasi geçmişimiz açısından bir orjinalite arzetmiyor. Devlet imkanları ile otoriterleşen ve sonra da halkın başına musallat olan tipler için demokratik geçişler haricindeki çözümler neticesiz. Baksanıza, seçim sonrasında yeni bir değişim süreci için kolları sıvayan Halk Parti zihniyetinin yüz yıllık nasırlaşmış ön kabulleri için seçim kaybı şoku yeterli olmadı. Fersude tiplerin “Efendim, bizde istifa etme ya da bırakma kültürü yoktur!” özetindeki parti bağnazlığı 2023 yılının evlere şenlik esprisi olarak kaydedilecek. Neyse ki biz bu savrulmayı, seçim kaybetmiş olmanın verdiği beyin travmasına bağlıyoruz.

Son seçim sonuçları iktidar değişimini netice vermese de, muhalif kanat içinde yeni siyasi yüzlerin daha belirgin hale gelmesini sağladı. Hatta bazılarının, ait olduğu partinin dar seçmen profilini aşacak bir sempatiye ulaştıkları da bir gerçek. Son yirmi yıldır yüzde yirmi iki sınırından ilk defa bu seçimde yüzde kırk yedi rakamına ulaşan muhalif kanadın, yeni siyasi yüzlerin seçmendeki karşılığını görmeleri gerekiyor. Seçmen tabanından gelen bu talebin, bağnaz partizan tipleri bu gün olmazsa yarın önüne katıp götüreceğinde şüphe yok. 

İktidar ve Saray, son mahalli seçimlerde aldığı yaranın tesiri olsa gerek, neredeyse dört yıldır İstanbul'u belediye başkanı olmadan kendi kendini idare eden bir metropol gibi göstermeye çalışıyorlar. Bayram öncesi “Yollar ve köprüler bedava!” haberi yapan medya şarlatanları, İBB Başkanı'na olur da sempati kazandırırız endişesi ile İstanbul demekten kaçınıyorlar. Organize suç örgütlerinin iktidar elemanı sayılan eski içişleri bakanının ilgilendiği tek iş İBB Başkanıydı. Saray, önümüzdeki yıl yapılacak olan belediye başkanı seçimlerinde 2019'daki hatayı tekrar etmemek için şimdiden hazırlanıyor. Yani işe, arıza veren yerden başlayacaklar. İBB, Saray için bir onur meselesi haline geldi. Kendisi aday olamayacağı için, elindeki en iyi malzemeyi bu iş için kullanacağından eminiz. 

Okurların “Hazret bu gün bütün misalleri şoförlerden veriyor. İstanbul Şoförler Cemiyeti Üyesi midir nedir?” kuşkularını haklı çıkarma pahasına limusin şoförlüğü yapan bir dostuma, patronunun “Randevuya geç kalabilirsin. Kaza yapabilirsin. Yanlış yaptığın için trafik cezası da yiyebilirsin. Bunlar direksiyon koltuğuna oturanların başına gelebilecek şeylerdir. Ama müşterilere ne yaptığını bilmeyen bir şoför izlenimi vermek bu mesleğin affedilmez hatalarındandır!” tavsiyesini buraya kaydetmeden geçemeyeceğim. Muhalefet koltuğuna kaykılıp, Halk Parti bağnazlığı ile seçmeni ürküttüğünüzde, yüzde kırk yedi rüzgarını israf etmiş olursunuz.

Seçmen tabanından gelen değişim taleplerine kimsenin dayanma ve direnme gücü yok. Bütün mesele seçmen topoğrafisine göre dozajı ayarlamak. Eğer çay kaşığı ölçeğindeki değişimlerle mesafe alınabilecekse, işe oradan başlamak en akıllıca iş. Aksi halde iş, estetik ya da organ nakline kalırsa, muhalefetin ameliyat masasında kalması muhakkak. Ajda'yı hepimiz seviyoruz ama Taylor Swift ile yarışmasını bekleyip Halk Partisi kadar emektar starımızı ahir ömründe küçük düşürmeyelim!

<< Önceki Haber İş, estetik operasyona kalmasın! Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER