Türkiye’deki paraları yasadışı transfer sistemi olan Hawala’yı kullanarak Hatay’a, oradan da Suriye’deki IŞİD üyelerine para aktardığı MASAK tarafından tespit edilen Mekteb Risale Şirketi ve Al Haram Şirketi irtibatlı olduğu tespit edilen sanıklar, Ziraat Bankası’nı da kullandı.
Ahwalnews.com'un haberine göre Sanıkların Suriye’den poşetler içinde getirdikleri yüklü miktardaki paraları sınır kapısında hiçbir engele takılmadan Türkiye’ye nasıl soktukları, gümrük görevlileri ve kolluk kuvvetlerinin bu işlemi nasıl görmezden geldiği bütün belgeleriyle ortaya konuluyor.
Soruşturma; IŞİD’e katılan iki Türkiye vatandaşının 2017 yılında ailelerini arayarak, Türkiye’ye gelmek için istedikleri paranın kendilerine ulaştırılması için Bursa’da El Risale ismiyle açtığı telefon dükkânını işleten Suriye vatandaşı bir kişiye teslim etmelerini istemesiyle farklı bir boyut kazanmış.
Polise başvurarak yaşadıklarını anlatan ailelerin şikâyetçi olması üzerine, paraların gönderildiği hesabın Ziraat Bankası’na ait olduğu ve soruşturmada tutuklu olan O.A. tarafından kullanıldığı tespit edildi.
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nün savcılığa gönderdiği yazıda, hesap dökümlerinde olağanüstü para hareketlerine rastlanan O.A’nın 2017 yılının Ağustos-Ekim ayları arasındaki üç aylık dönemde ATM ve mobil bankacılık işlemleri üzerinden yaptığı 140 ayrı işlemde hesabından 924 bin 552 TL para çıkışı, 234 ayrı işlemde ise hesabına 921 bin TL para girişi yapıldığı ortaya çıktı.
Şüpheli O.A’nın Ziraat Bankası hesabına gelen paraları EFT yoluyla gönderdiği Kuveyt Türk Katılım Bankası Antep Şubesine ait hesabın, davanın firari sanığı A.M’ye ait olduğu tespit edilirken, Ağustos 2017 ile Mart 2018 tarihleri arasındaki hesap hareketlerinde A.M’nin 216 işlemde toplam 1 milyon 923 bin 119 TL ve 60 bin 473 dolar para transferi yaptığı, bankadaki hesabından 49 bin 295 dolar ve 195 bin TL nakit para çektiği tespit edilmiş.
Şüpheliler O.A., A.M. ve onlarla hesap ilişkisi tespit edilen 23 sanığın mali durumlarıyla ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı VEDOP sisteminden yapılan sorgulamada, hesaplarında yoğun para hareketliliği olan kişilerin büyük çoğunluğunun Suriye vatandaşı olduğu, herhangi bir kayıtlı ticari faaliyetinin bulunmadığı, bu kişilerin hesabına ATM, mobil ve internet bankacılığı aracılığıyla çok sayıda ve çeşitli kişilerden transferler geldiği, biriken tutarların başka hesaplara transfer edildiği ya da nakit olarak çekildiği ve bunların bunun kişilerin mali profilleriyle uyumlu olmadığı belirtiliyor.
Bunun üzerine bu kişiler hakkında Suriye’de IŞİD’e ve cihatçı diğer gruplara para aktardıkları gerekçesiyle teknik ve fiziki takip kararı alınarak, bu kişilerin mali durumları ve para hareketlerine ilişkin Mali Suçları Araştırma Kurulu'ndan (MASAK) rapor istendi.
MASAK’tan gelen raporun ardından 22 kişinin banka hesaplarına 2 Kasım 2018’de mahkeme kararıyla el konulurken, 5 Kasım 2018’de Diyarbakır merkezli 11 ilde yapılan ez zamanlı operasyonlarda 25 kişiden 13’ü gözaltına alındı.
Ev ve işyerinde yapılan aramalarda 1 milyon 304 bin 885 TL, 579 bin 608 dolar, 5 bin 285 euro ve 124 bin 800 Suriye lirası parası ele geçirildi. Gözaltına alınan 13 kişiden 9’u tutuklanırken firari olan 12 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, IŞİD’e finans sağlayarak “örgüt üyesi olmak” olmak ile suçladığı dokuzu tutuklu 12’si firari 25 sanık hakkında, 15 yıla kadar hapis istemiyle hazırladığı iddianame Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.
İddianamede, IŞİD’in 2014-2017 yılları arasında yaptığı 22 ayrı silahlı eylem ve bombalı saldırıda aralarında polis, asker ve sivillerin de bulunduğu 308 kişinin yaşamını yitirdiği, 819 kişinin de yaralandığı bilgisi yer aldı.
İddianamede, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Yaptırımlar Komitesi’nin, “El Kaide ile bağlantılı gruplar” başlığı altında 2004 yılında yayınladığı listede, 30 Mayıs 2013’te değişiklik yaparak Irak ve Şam İslam Devleti’ni (IŞİD) dahil ettiği hatırlatılıyor.
BMGK’nin yaptırım kararları listelerinde yer alan kişi, şirket ve kuruluşların tüm hak ve alacakları ile mal varlıklarının dondurulması, ülkelere girişlerinin ve topraklarından transit geçişlerinin yasaklanması, doğrudan veya dolaylı olarak silah ve askeri malzeme temini, satışı ve transferinin önlenmesi yükümlülüğü getirdiği belirtiliyor.
Türkiye’nin BM’nin yaptırım kararlarında listelenen kişi ve kurumları malvarlıklarını dondurulması amacıyla 2013 yılında Bakanlar Kurulu’nun karar aldığı anımsatılıyor.
İddianamede, sanıkların Suriye’deki cihatçı gruplara ve IŞİD’e para aktarmakta kulladıkları Hawala sisteminin, yasadışı örgütler ve organize suç örgütleri tarafından da sıklıkla kullanılan alternatif havale ve güven esasına dayalı bir sistemi olduğu, çok az kayıt tutan veya hiç tutmayan bir ağ sistemi ile hesapların denkleştirilmesi esasına dayandığı belirtiliyor.
Ortadoğu, Güney Asya ve Güneybatı Asya’da yaygın olarak kullanılan yasadışı Hawala sisteminin, sermaye kontrollerinden kaçınma, yüksek bankacılık işlem maliyetlerine katlanmama, karapara aklama, terörün finansmanı, vergi kaçırma gibi pek çok amaçla kullanıldığı bilgisi veriliyor. Amerikan Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren kişilerin olay öncesinde Hawala sistemini kullanarak binlerce doları ABD’ye sokup ve çıkardıkları da belirtiliyor.
Sanıkların, hesap hareketlerine ilişkin (MASAK'ın savcılığa gönderdiği Mali Analiz Raporu’nda, sanıkların önemli bir kısmının SGK kaydına ve sahibi olduğu taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarına rastlanılmadığı belirtilerek, bazı sanıkların IŞİD ve Heyet Tahrir el Şam (El Nusra) üyesi oldukları gerekçesiyle haklarında yasal işlem başlatılan birçok kişiye para ilişkisi içinde olduğu kaydediliyor.
MASAK, tutuklu sanık O.A. ve onunla bağlantılı kişilerin Suriye’deki çatışma bölgelerinde faaliyet yürüten IŞİD üyelerine Mekteb Risale Şirketi aracılığıyla para aktarımı yaptığı ve Suriye’deki cihatçı gruplara para aktaran Al Haram Şirketi’nin, Türkiye’de iller bazında sorumluları olan A.A.H., E.R. ve A.K. ile yüksek miktarlarda para transferleri yaptığı ve para ilişkisi içinde olduğunu vurguluyor.
İddianamede, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Suriye’de açılan Al Haram şirketi hakkında 20 Haziran 2017’de MASAK’a gönderdiği yazıda, "Al Haram ismiyle Türkiye ve Suriye'nin yanı sıra Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinde 150'in üzerinde şube ve temsilciliği bulunan Suriye merkezli döviz ve havale şirketinin, 2009 yılından itibaren bu yana aşırılıkçı gruplarla bağlantılı para aktarım faaliyetlerinde rol oynadığı” bilgisi de dikkat çekiyor.
IŞİD ve cihatçı gruplara para aktaran sanıkların önemli bir kısmının Türkiye içindeki para hareketlerinde Ziraat Bankası’nda açtıkları TL ve dolar hesaplarını kullandığı tespit edilen MASAK raporunda, bankanın olağanüstü para hareketleri tespit edilen bu kişilere yönelik tedbir alıp almadığı konusunda bilgi verilmedi.
İddianamede 25 sanıkla ilgili bilgiler de kayda geçmiş durumda.
MASAK’ tan gelen Mali Analiz Raporunda, tutuklu sanık O.A’nın, Bursa’da telefon alım satım ve tamiri yapan El Risale isimli telefon dükkanını daha önce IŞİD üyesi olmaktan haklarında dava açılan A.E. ve H.E ile birlikte işlettiği belirtiliyor.
O.A’nın Ziraat Bankası’ndan gelen hesap hareketleri incelendiğinde, IŞİD’e para aktardığı tespit edilen 20 kişiye EFT ve havale yoluyla yüzbinlerce TL para gönderdiği ve aldığı tespit ediliyor. Sanık O.A’ya 2016-2018 yılları arasında Ziraat Bankası hesabından havale ve EFT işlemiyle 1 milyon 103 bin 517 TL para geldiği, aynı hesaptan 4 milyon 524 bin 634 TL’de para transfer ettiği tespit ettiği ortaya çıkıyor.
Sanık, O.A’nın Ziraat Bankası hesabı kayıtlarında, IŞİD’e katılan S.B.İ. ve D.İ’ye verilmesi için babaları tarafından gönderilen 2 bin 43 TL para, IŞİD’e katılan M.S.Y’nin abisi A.Y’nin iki ayrı işlemde gönderdiği 7 bin TL’nin kayıtlarının bulunduğu kaydediliyor.
Tutuksuz yargılanan Suriye vatandaşı F.A.M’nin iddianameye yansıyan ifadesinde özetle O.A’nın hem Türkiye hem de Suriye’de aracılık yaptığını söyleyerek, “Türkiye’den dışarı herhangi bir para çıkışı olmamaktaydı. Ancak Suriye’den Türkiye tarafına para girişi oldukça fazlaydı” diyor.
Sanık M.Y. ise “Suriye’de bulunan akrabalarına para göndermek için benim yanıma gelirler. Ben de bu paraları Ziraat Bankası üzerinden O.A’ya gönderirim” diyor.
Davada firari olan Suriye vatandaşı M.A.Z’nin Hatay’da bulunan ikametinde yapılan aramada onun adına düzenlenmiş 82 bin 215 dolar ve 1 milyon 674 bin TL Ziraat Bankası dekontlarının bulunduğu belirtiliyor. Yapılan teknik ve fiziki takipte 17 Temmuz 2018’de aracıyla Hatay İskenderun karayolunda M.A.Z’nin içinde bulunduğu aracın jandarma tarafından durdurulduktan sonra tekrar yoluna devam ettiği belirtilen iddianamede, şu değerlendirme yapılıyor:
“Jandarma yetkilileri ile yapılan görüşme de şahsın aracında yanında poşet içerisinde 350 bin Amerikan doları olduğu ve herhangi bir olumsuzluğu olmadığı bilgisi ve jandarma unsurları tarafından tanzim edilen tutanağın bir sureti görevli ekiplerce alınmıştır.”
M.A.Z. aynı gün Antep’te bulunan E.M. ile yaptığı ve dinlenen telefon görüşmesinde jandarmanın parayı görmesi nedeniyle canının çok sıkıldığını söylemesi üzerine E.M’nin de M.A.Z’ye “sana araba içerisine zula yapalım bundan sonra parayı orada götürürsün” dediği aktarılıyor.
Yapılan teknik ve fiziki takip sonucunda M.A.Z’nin 21 Temmuz 2018’de tek başına Hatay Cilvegözü Sınır Kapısı üzerinden Suriye’ye gittiği, aynı gün O.A. ve K.A. isimli kişilerle birlikte Türkiye’de döndüğü belirtilen iddianamede, gümrük görevlilerin M.A.Z’nin bulunduğu araçta yaptığı kontrollerde yanlarında taşıdıkları poşetler içerisinde yüklü miktarda parayı gördükleri de vurgulanıyor.
Şüphelilerin, Suriye’den getirdikleri yüklü miktardaki paraları hiçbir engele takılmadan Türkiye’ye sokmasına şaşıran savcılık, gümrük muhafaza görevlileriyle yapılan görüşmeye ilişkin olarak iddianamede “Şahısların ülkemize para getirmelerinde bir sakınca olmadığı ve belli bir miktarın söz konusu olmadığı sadece çıkışta para sınırlaması olduğu bilgisine varılmıştır. Daha sonra hedef şahıs yanındaki şahıslar ile birlikte araca binerek oradan ayrılmıştır” deniliyor. Bu durum son yıllarda Türkiye’ye giren kaynağı belirsiz para girişini de açıklıyor.
Savcılığın talebi üzerine Cilvegözü Gümrük Müdürlüğü’nün gönderdiği yazıda firari sanık M.A.Z’nin 21 Temmuz 2018’de Suriye’ye giriş ve çıkış kaydında 460 bin TL, 4 Kasım 2018 tarihli giriş ve çıkış kaydında ise 1 milyon TL beyanda bulunduğu ve bu tarihler dışında herhangi bir giriş ve çıkış kaydına rastlanmadığı bilgisi yer alıyor.
İddianamede, firari sanık M.H.B’nin bankalardaki hesap hareketlerinde yapılan incelemede IŞİD üyelerine Mekteb Risale şirketi aracılığıyla para aktaran O.A. isimli kişiye 2017 yılında 1 milyon 725 bin TL, 2018 yılında 172 bin olmak üzere 1 milyon 418 bin 725 TL’lik para ilişkisi içine girdiği tespit edildiği vurgulanıyor
M.H.B’nin 15 Eylül 2018’de kimliği belirtilmeyen bir kişiyle yaptığı ve kayıt altına görüşme içeriğine ilişkin iddianamede çarpıcı şu değerlendirme yapılıyor: “ Libya Merkez Bankası’nı su basması sonucu nemlenen, ıslanan veya zarar gören dolarları ülkemize sokmak suretiyle uhdelerinde barındırdıkları anlaşılmıştır.”
M.H.B. poliste verdiği ifadesinde daha önce yanına gelen ve kendisini istihbarat biriminde çalıştığını söyleyen Haşim isimle polise, bin dolar üzerinde yaptığı bütün havaleleri ve havale alıcı kimlik bilgileri WhatApp üzerinden gönderdiğini de belirtmiş.
Firari sanık A.Z.M.’nin Türkiye’deki paranın Ziraat Bankası üzerinden gönderilmesiyle ilgili dinlemeye takılan telefon görüşmesinin içeriği şu şekilde iddianameye yansıyor:
Bilinmeyen Erkek: Hayırlı sabahlar hacı
A.Z.M.: Hacı bize fotoğraf at hebasına. Senin hesabın 30.000 bin koyacağım.
Bilinmeyen erkek: Verdiğim zaman hebasına inecek mi?
A.Z.M. : Evet hacı.
Bilinmeyen erkek: Hacı aynı sonra DAEŞ’e maeşe havale falan olmasın.
A.Z.M. : Yav burda Türkiye’de. Allah senin evini bozsun. DAEŞ’in Ziraat Bankası mı var...?
A.Z.M : Ya rabbi. Sen Türk değil misin ki.
Bilinmeyen erkek: He tamam gönderiyorum sana”
İddianamede, şüphelilerin ifadelerinde üzerlerine atılı suçlamaları reddettiğine de yer veriliyor. Sanıkların yargılanmasına önümüzdeki aylarda başlanacak.