Dulkadir istifa gerekçesini söyle açıkladı:
”Yaklaşık 10 gündür devam eden ve yegane amacı, işkence ve kötü muamele ile etkin bir mücadele olan süreç neticesinde yaşananlar ben ve arkadaşlarım bakımından bardağı taşıran son damla olmuştur.”
”İstifa dilekçemde de detaylı olarak izah ettiğim üzere, beni bu karara götüren hadiseler, aynı zamanda meslektaşımız olan Aysel Tuğluk’un yaşadığı hak ihlaline karşı duyarsızlık, cumartesi insanlarına ilişkin yapılan açıklamaya uygulanan sansür Türkiye aleyhine karar olduğu için sadece AİHM’nin 2021 Aralık ayında verdiği kararların özetinden ibaret bir bültene dair kararın askıda bırakılması ve askeri öğrencilere ilişkin bir yazının yayınlanmaması için ortaya atılan bahaneler ile yaşanan rapor açıklamama krizidir.”
”Üzülerek ifade etmeliyim ki, 10 gün boyunca çözüm üretmek adına verdiğimiz tüm çabanın hiçbir karşılığı olmadığını gördük. Ankara Barosu yönetiminin hak mücadelesinden tamamen koptuğuna bizzat şahit olduk. Bu şartlar altında merkezde kalmak, sadece yaşanan çöküşe ortak olmak olacaktı. Bununla birlikte hiçbir şey yapamamanın manevi yükü bizlerin sağlığını etkiler bir hale gelmişti. Bu yükü taşıyamadığım için istifa ediyorum.
İSTİFALAR ARKA ARKAYA GELDİ
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Divan Üyesi Deniz Can Aydın da görevinden istifa etti. Can, “Benimsediğim ilkeler ve sahip olduğum bakış açısı vesilesiyle avukat olarak hukuki, insani olarak vicdani bağlamda doğru bulmadığım bu durumun bir parçası olmayı reddediyorum. Yürüttüğüm Divan üyeliği görevinden ve merkez üyeliği aynı hissiyat ile üstlenmem gerektiğine inandığım sorumluluk vesilesiyle istifa ediyorum” dedi.
İstifasını açıklayan bir diğer avukat Sercan Aran da, “Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevimden; son raporun yayımlanmaması ve öncesinde yaşanan kronikleşen sorunların çözüleceğine dair inancım kalmadığından bugün itibariyle bu görevimden istifa ettim” diye belirtti.
Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki işkence iddialarına ilişkin hazırladıkları raporun 10 gündür yayınlanmadığını hatırlatan avukat Nadire Nurdoğan ise sanal medya hesabından yaptığı paylaşımda istifasına ilişkin şu ifadelere yer verdi: “25.12.2022 günü Ankara TEM Şube Müdürlüğü’ndeki işkence iddialarına ilişkin Ankara Barosuna bağlı İnsan Hakları Merkezimiz bünyesinde yapılan çalışmada, kamuoyunu bilgilendirmek ve işkencenin ivedi olarak sonlanmasını sağlamak amacıyla yazdığımız açıklamada ‘mağdur beyanlarının’ sansürlenmesi ve merkezimiz divanının hazırladığı raporun hukuka aykırı yönetim kurulu kararı ile yayınlanmaması üzerinden 10 gün geçmiştir. Yönetim kurulunun çoğunluğu tarafından İnsan Hakları Merkezi bir süredir fiilen çalıştırılmamaktadır. Bu fiili olarak çalıştırılmama hali yalnızca bu işkence iddialarına gerekli müdahalenin yapılamaması ile sınırlı değildir. Ankara Barosu’nun merkezimizin hazırladığı raporu yayınlamaması işkenceye ilişkin açıklama da mağdurun beyanlarının sansürlenmesi tarafımca anlaşılamamıştır. Kaldı ki baro kamuoyu oluşturma görevini hayata geçirmeyecek ve insan hakları noktasında atıl kalmayı tercih edecekse, ivedi bir tutum alamayacak ve buna ilişkin de makul bir gerekçe sunamayacaksa bir insan hakları mücadelesi verdiğinden söz edemeyiz.
İNSAN HAKLARI BAKIŞ AÇIMLA BAĞDAŞMIYOR
Raporun yayımlanması, açıklamanın sansürlenmeden yayımlanması konusunda olumlu oy kullanan azınlık oylarını tenzih ederek söylüyorum ki devletin pozitif yükümlülüğünü harekete geçirmek konusunda öneme sahip olan raporun gerekçesiz bir şekilde yayımlanmaması benim insan hakları mücadelesine bakış açımla bağdaşmamaktadır. Bu sebeplerle bir süredir yaşanan Ankara Barosu Yönetim Kurulu’nun insan hakları mücadelesini engellemeye yönelik girişimleri samimiyetle insan hakları mücadelesine emek veren bizlerin kabul edemeyeceği bir aşamaya vardığını bu nedenlerle Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Divanı üyeliğinden, istifa ettiğimi kamuoyuna bildiririm.”
Hazırlanan rapor Ankara Barosu tarafından kamuoyuna açıklanmamıştı. Ankara Barosu Başkanı Kemal Koranel, bu raporun da yayınlanmayacağını söyleyerek, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu belirtmişti. Kemal Koranel, konuyla ilgili detayı bilgi almak için Cumhuriyet Başsavcılığına başvurulabileceğini söylemişti.