İspanya’nın tirajı en yüksek gazetesi olan El País, Türk mafyalarının Latin Amerika’da Galiçya Sito Miñanco ve Meksikalı Sinaloa karteli gibi kuruluşlarla ittifak kurarak kokainin Avrupa ve Orta Doğu’daki dağıtımında ağırlık kazandığını duyuran özel bir haber yayınladı.

Türkiye’nin adının kokain kaçakçılığı rotalarında son dönemde sıkça duyulduğu belirtilen haberde örnek olarak geçen yıl Kolombiya’nın Buenaventura limanında ele geçirilen 4.9 tonluk, önceki yıl Panama’nın Cristóbal limanında bir tondan fazla; geçen Mayıs ayında Panama Kanalı’nda bir gemide 500 kilo kadar yakalanan kokain kaçakçılığı hadiselerinin tümünde Türkiye’nin izlerine rastlandığı hatırlatıldı. Ayrıca son yıllarda Atlantik sularında İspanyol polisi tarafından yakalanan kokain yüklü bazı gemilerin mürettebatlarının Türk olduğunu belirtildi. Haberde yer verilen diğer bazı hususlar şunlar:

 

“Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nde (EMCDDA) uzman Laurent Laniel, “Büyük yakalamalara ek olarak, Türkiye’de son yıllarda yaklaşık 3.000 bireysel kokain yakalaması gerçekleşti, bu da Türkiye’nin bu maddenin tüketildiği bir ülke haline geldiğini gösteriyor, bu on yıl önce olmayan bir şey” dedi. Türkiye’de kokain kullanım yaygınlığı Avrupa ortalamasına altında olmakla birlikte tüketimdeki artışın “transit ülke olmanın bedeli” olduğunu düşünen Laniel, “Bunlar düşük rakamlar, ancak önemsiz değil, beslenecek bir pazar var” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye topraklarındaki kokain yakalamaları büyük artış gösterdi: 2000 yılında yılda ancak 100 kilo ele geçerken 2020’de bu neredeyse iki katına çıktı. Buna, Latin Amerika’da Türkiye’ye gitmek üzereyken yakalanan yedi tonu da eklemek gerekir. Bu, Türk polisin kokain kaçakçılığıyla artık daha etkin mücadele ettiği anlamına gelmiyor, hatta tam tersi bir durum söz konusu: Türk Polisinin narkotikle mücadele birimi tamamen tasfiye edildi. Insight Crime adlı organize suç örgütlerini araştıran platforma göre Türkiye’de kokain yakalanmasındaki artış ülkeye eskisine oranla çok daha fazla miktarda kokain girmesiyle ilgili. Uzmanlar – dünya çapında – kokain sevkiyatlarının yalnızca %10 ila %20’sinin yakalandığını tahmin ediyor.

Avrupa polisi Europol, Türk suç gruplarının, hem Türkiye’ye götürmek hem de diğer kuruluşlar adına dağıtmak için doğrudan Latin Amerika’dan kokain kaçakçılığına karışmaya başladığını doğruladı. Türkiye ile Latin Amerika arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler son on yılda güçlendi. Türk şirketleri kıtaya yatırım yaptı – örneğin, Yılport adlı şirket Puerto Bolivar (Ekvador) ve Paita (Peru) terminallerini yönetiyor ve Latin Amerika ülkelerinden Türkiye’ye yapılan ithalat son yirmi yılda 20 katına çıktı. Bu, uyuşturucu kaçakçılığını gizlemeyi kolaylaştırıyor.

New York’ta Columbia Üniversitesi’nde organize suç konusunda uzman bir akademisyen olan Edgardo Buscaglia, Meksika’daki kaynaklarının kendisine Sinaloa adlı mafya örgütlenmesinin, kokain nakliyesine ek olarak, sentetik uyuşturucu ve eroin üretimini geliştirmek için Türkiye de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerden kimyagerler tuttuğunu söylediğini belirtti. Buscaglia Türkiye’nin yasadışı gelirini aklamak için Meksika karteliyle ilgilendiğini söylüyor: “Sinaloa, her türlü suça karşı oldukça çeşitlendirilmiş çok uluslu bir suç şirketi haline geldi. Türkiye onlar için düşük maliyetli bir ülkeyi temsil ediyor çünkü Avrupa ile iyi bağlantılı, sermayeye susamış ve kara para aklamayla mücadele kontrolleri zayıf olan önemli bir bölgesel ekonomi.”

Buscaglia, Türkiye üzerinden kokain kaçakçılığındaki artıştaki bir diğer faktörün de Venezuela’nın ekonomik çöküşü olduğunu ve bunun da Nicolás Maduro Hükümeti’ni “altın, petrol, uyuşturucu gibi çeşitli malları – ticaretini yapmak için organize suçla bağlantılara bağımlı hale getirmesine” yol açtığını öne sürüyor.