İstanbul Barosu, bugün başlayan yeni adli yıl ile ilgili gazetelere verdiği ilanda yeni adli yılın adil bir yıl olmayacağını bildirdi. 'Kimse kimseyi ve yurttaşları kandırmasın, bu yıl da adil bir yıl olmayacaktır' başlığı ile yayınlanan mesajda siyasi iktidarın kendi zaaflarını ve yetersizliklerini avukatlara fatura etmeye çalışabildiği bir ortamda adli yılın hukuk güvenliğini sağlayabilecek adil bir yıl olamayacağı kaydedildi.
İstanbul Barosu'nun yayınladığı yeni adli yıl mesajında hukuk ve hukuk devleti vurgusu yer aldı. Yasa değişikliği ile adli yıl açılış törenlerinin kaldırılmasının bu yılın da adli bir yıl olmayacağı gerçeğini gizleyemeyeceği belirtilirken "Adalet için hukuk devletinin somut uygulamaları ile yaşanması ve yaşatılması gerekir. Bunun için de öncelikle her işlemi ve eylemi hukuka dayalı ve denetime tabi, gücü ve kuralları ülkenin tamamına egemen, bir devlet gerekir." denildi.
Baronun ilanında şu ifadeler yer aldı:
"Devlet gücü saygınlığı ve otoritesinin yok edildiği, fiili bir parti devletinin kurulduğu, ülkenin bir bölüm toprağında devlet otoritesinin kalmadığı, terör örgütünün fiili kalkışma denemelerine girişebildiği, toprak ve ulusal bütünlüğümüzün Cumhuriyet rejiminin üniter, laik, sosyal, hukuk devletinin varlığının tehlikede olduğu, kuvvetler ayrılığının fiilen tasfiye edilip tüm kuvvetlerin tek elde bir kişiye bırakıldığı, Anayasa ve hukukun bizzat ülkeyi yönetenler tarafından askıya alınarak 'buzdolabına' konulabildiği, yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliğinin yok edildiği, Hukukun artık bir güvence değil, bireyler için ciddi bir tehdit aracına dönüştürüldüğü, Cumhurbaşkanı'nın ettiği yemini ve Anayasa'yı sistematik olarak çiğnediği, Cumhuriyetin savcılarının bunlara sessiz kalırken, sosyal medya avcılığına soyunup her türlü eleştiriye yıldırım hızıyla dava açıldığı, bazı hakim ve savcıların kimi güç odaklarının ve/veya siyasi iktidarın 'mensubu', koruyucusu ve kollayıcısı gibi hareket edebildiği, siyasi iktidarın kendi elleriyle yargıyı ve bürokrasiyi teslim ettiği paralel yapıyla mücadele adı altında 17-25 Aralık soruşturmaları hızla kapatılırken, Anayasa Mahkemesi kararları ile bunca kumpasa karşın hiçbir ciddi soruşturmanın yapılmadığı, dönemin bazı hakim ve savcılarının başka mahkemelerde halen görevlerini sürdürebildiği, bir zamanlar hukuk tanımaz, kudretli savcılarının ellerinde belgelerle ülkeyi kaçarak terk ettiği, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun bağımsız ve tarafsız olduğu yönünde hiçbir güven ve ışık vermediği, görüntüde kaldırılan Özel Yetkili Mahkemeler'in biçim değiştirerek siyasi iktidara tabi mahkemelere dönüştürüldüğü…
Yurttaşın hak arama özgürlüğü ile savunma hakkının vasıtası ve teminatı olarak avukatın, yargının asli kurucu unsuru olduğunun kabullenilemediği, müvekkillerinin hakkını korumak için sahip olduğu bazı hakların halen ayrıcalık olarak görüldüğü, siyasi iktidarın kendi zaaflarını ve yetersizliklerini avukatlara fatura etmeye çalışabildiği bir ortamda adli yıl, asla hukuk güvenliğini sağlayabilecek adil bir yıl olamaz. "
Bu şartlar altında da hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti mücadelesini kararlılıkla sürdürüleceğinin belirtildiği mesajda "Adil olacağına inanacağımız adli yılları halkımızla birlikte vereceğimiz mücadeleyle bir yaratacağız. Yargı cumhuriyetin, cumhuriyet de yargının onuru olana dek son sözü zamanı gelince biz söyleyeceğiz. Çünkü biz avukatız." ifadeleri yer aldı.
CİHAN