Naci Görür, sosyal medya üzerinden gerçekleşen 5N1K yayınında gazeteci Kenan Taş’ın sorularını yanıtladı. Gerçekleşmesi beklenen deprem hakkında açıklamalarda bulunan Görür, "Türkiye'nin belirli bir tektonik yapısı var ve aktif fay kuşakları var. Biz yer bilimciler olarak bu fay kuşakları hakkında araştırma yapıyoruz. Uzun zaman deprem olmayan bölgelerde stres biriktiği için oralara daha çok dikkat veriyoruz. Uluslararası araştırmalar yapan araştırmacıların da çalışmalarını takip ederek birlikte öngörülerde bulunuyoruz. Halkın anlayacağı şekilde de uyarılarda bulunuyoruz" şeklinde çalışmalarından bahsetti.
Deprem olmadan önceki erken uyarı sistemi hakkında bilgi veren jeolog, "Deprem uyarısıyla deprem kestirimi farklı şeyler. Erken uyarı dediğimiz, halkı tahliye etmek ya da evleri terk etmeleri uyarısı düzeyine bilim henüz gelmedi. Önceden depremin yeri ve zamanı bilinemez. Ama erken uyarıdan bizim anladığımız fayların bulunduğu alanlara yerleştirilen sensörler ile stratejik birimlere uyarı gönderiyor. İGDAŞ, İSKİ gibi kurumlar anında aksiyon alarak yangın, su baskını ihtimalini düşürüyor. Özellikle AB kriterlerine göre depremi önceden bilmek ya da kestirmek demek o depremin tüm bilgilerini tahmin etmek demektir. O da henüz dünyada yapılmadı. Bazı ülkelerde depremi önceden tahmin etmek için çalışmalar yapıyor. İyonosferdeki değişim, derin tektonik gazların incelenmesi gibi çalışmalar yapılıyor. Belirli bir zaman sonra bilim depremi önceden kestirebilir hale gelecektir." dedi.
'250 SENELİK ENERJİ 45 SANİYEDE KABUĞA GİTTİ, NE KADAR DAYANIR BELLİ DEĞİL'
Görür, üzerinden geçen Marmara depremi hakkında beklentilerini de şu şekilde açıkladı:
"Bu süreç en kritik süreç. Türkiye'de başka yerlerde de olabilir ancak benim iki bölge üzerinde hassasiyetim var. Biri İstanbul. İstanbul'un 1999 depremi, Marmara'nın altındaki kabuğa yüklenen stres normalde 250 senede birikecek olan enerji 45 saniyede bu kabuğa enjekte edildi. Dolayısıyla bu kabuk daha fazla dayanabilecek durumda değil. Maksimum 30 sene içerisinde deprem olması yüzde 64 olarak verildi. Yani depremin eli kulağında denebilir. 99 yılından baz alırsak 30 sene içerisinde olması muhtemel demiştik ancak 15 sene öncesi ya da sonrasında da deprem gerçekleşebilir. Bunlar jeolojik olarak çok küçük ölçeklerdir. İstanbul'u gerçekten en az 7,2 civarında bir deprem bekliyor. 1999-2014 seneleri arasında yapılan araştırmalarda iki fayın Marmara altında kilitlendiğini ve stres biriktirdiğini görüyoruz. Oradaki kayaların dayanma gücü yenildiği an deprem olur."
Stres altındaki fayın Yeşilköy açıkları ile Silivri açıklarında yaklaşık 65 km olan Kumburgaz fay kolu olduğuna değinen Görür, fayın kırıldığı takdirde minimum 7,2’lik deprem üreteceğini söyledi. Görür, "Diğer gergin hat olan Adalar’ın güneyinde olan 45 km uzunluğundaki fay kırılırsa en fazla 7.0 şiddetinde deprem üretecektir" dedi.
İKİSİ AYNI ANDA KIRILIRSA 7.6 OLUR
Fayların aynı anda kırılabileceğine dikkat çeken ve kırılması ardından depremin büyüklüğünün 7.6’yı bulabileceğini ifade eden jeolog, "İki fayın aynı anda kırılması 1766 yılında gerçekleşmiştir. Biri Mayıs diğeri Ağustos ayında olmak üzere peş peşe kırılmıştır ve İstanbul 7'nin üzerinde 2 depreme tanık olmuştur. Bu işin şakası yok. Diğer hassasiyetle baktığım konu Erzincan ile doğusunda Bingöl arasında olan fay: Yedisu fayı. Burada en son deprem 1700'lerde olmuştur. 1939'daki Erzincan depremi de buraya yoğun enerji yüklemiştir. Burada da yakın zamanda en az 7 büyüklüğünde deprem olabilir. Umarım yetkililer de bizi dinliyor ve önlem alıyorlardır" şeklinde uyarıda bulundu.
’Bu deprem 1 milyon 800 ton şiddetinde TNT patlaması kadar enerji çıkarabilir’
Görür, fay uzunluğu ve deprem şiddeti arasında ilişki olduğuna dikkat çekti. Jeolog, "Fay uzunluğu itibariyle ne kadar fazla kırılırsa o şiddette deprem gerçekleşecektir. Şiddet ve büyüklüğü arasında fark vardır. Şiddeti depremin hissedilme oranı büyüklüğü ise deprem sırasında açığa çıkan enerji miktarını anlatır. 7 şiddetindeki deprem 1 milyon 800 ton şiddetinde TNT patlaması kadar enerji çıkarabilir" şeklinde konuyu özetledi.
Şehrin depreme hazır olmadığından bahseden Görür, kentsel dönüşümün doğru yapılmadığını ama yapılan kısmın faydalı olacağını belirtti.
1999 depreminden bu yana aynı kararlılıkla gelinse şehrin depreme hazır olabileceğini söyleyen jeolog, "İSKİ ve İGDAŞ altyapısını güvenli hale getirmeye çalışıyor. AFAD çok kendini geliştirdi, görevlendirmeler yaptı. Kentsel dönüşüm biraz müteahhitlik projesi olarak algılandı. Avrupa Yakası'ndansa Anadolu Yakası'nda bazı semtlerde daha çok dönüşüm yapıldı. Asıl önemli olan can kaybının önlenmesi için çok kökten çalışmalar yapılamadı. Halk da deprem seferberliği içerisine giremedi. Böyle olunca da şehir ne yazık ki depreme hazır değil. Önce halkın ve yönetimlerin eğitimi, afete karşı hazırlığı olması, yapı stoğunun, altyapı sisteminin depreme güvenli hale gelmesi lazım. Ekonomik olarak da ele alınması lazım. Avrupa Yakası ülkenin ekonomik can damarlarından biri. Maalesef tam anlamıyla hazır değiliz. Nüfus 17 milyon olduğunu düşünürsek yüzde 60 yapının da gecekondu olduğunu varsayarsak can kaybının fazla olacağını söyleyebiliriz" dedi.