Sağlam bugünkü yazısında, Merkez Bankası’nın geçen hafta aldığı faiz kararıyla birlikte yaşananları ele aldı. Sağlam bu konuyla ilgili, "Piyasalarda bu kararın olası bir seçim yılı olacak 2022 yılında büyüme oranlarını yüksek tutup işsizliği azaltmak için planlandığı kanısı hâkim." ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası'nın aldığı faiz kararının "Siyasi" olduğunu söyleyen Sağlam, "2022 yılı sonlarında ya da 2023’ün ilk yarısında yapılacak bir seçimde, yüksek büyüme ile daha rahat bir iklim yaratılması bekleniyor." dedi.
Erdal Sağlam'ın yazısı şöyle:
Merkez Bankası’nın geçen hafta aldığı sürpriz faiz indirimi kararının yankıları sürüyor. Piyasalarda bu kararın olası bir seçim yılı olacak 2022 yılında büyüme oranlarını yüksek tutup işsizliği azaltmak için planlandığı kanısı hâkim.
İktidarın planı bu olabilir ama bu plan gerçekleşebilir mi derseniz; bence tam tersi sonuç verme ihtimali bir hayli yüksek. Mevcut veriler ve beklentiler ortadayken küresel şartlar zorlaşırken alınan bu kararın, “siyasi bir karar” olduğu konusunda herkes hemfikir. Siyasi olarak amaçlananın “bu yılki yüzde 9’lara çıkacak büyüme oranlarının üstüne, gelecek yıl da en az yüzde 5 büyümeyi sağlamak” olduğu gözüküyor. Siyasi sonuç olarak da 2022 yılı sonlarında ya da 2023’ün ilk yarısında yapılacak bir seçimde, yüksek büyüme ile daha rahat bir iklim yaratılması bekleniyor. Bunun özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP’nin düşen oylarını toparlayacağı hesap ediliyor.
İşte bu nedenle hem yabancı bankacılar ve fon yöneticileri hem de içerideki piyasa oyuncuları faiz indirimlerinin bundan sonra da süreceği beklentisi içinde. Yıl sonuna kadar yüzde 2-3 puanlık indirimlerin daha geleceği bekleniyor.
Yapılan 1 puanlık indirimin, mevduat ve kredi faiz oranlarına hafta başı itibarıyla yansımadığı görülüyor. Bunun tersine 10 yıllık devlet tahvili faizlerinde yaklaşık 1 puanlık artış kaydedilmesi, indirimin mevduat ve kredi faiz oranlarına yansımasının zor olacağını gösteriyor. Dolayısıyla faiz indirimlerinin sürmesi gerekiyor ki yılın sonuna gelinirken amaçlanan kredi faiz oranlarındaki indirimler gerçekleşebilsin.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın erken faiz indirim kararını benimsediğini sanmıyorum. Bakan Elvan, bu yılki yüksek büyümenin acil olarak frenlenmesini, dolayısıyla önümüzdeki yıla da büyüme için marj kalması gerektiğini düşünüyordu. Yapılan hesaplar bu yılki yüzde 9 civarında gelecek büyüme oranları ardından 2022 yılında ancak yüzde 3 civarında büyüme sağlanabileceğini gösteriyordu. İşte alınan faiz kararı ve sürecek indirimlerle birlikte, hem bu yılın yüksek büyümesinin devam ettirilmesi hem de 2022 için yüzde 5’lik büyüme garantiye alınmak isteniyor.
Bu arada piyasalarda, “alınan bu kararla kurların yukarı çıkacağının bilindiği, bilerek TL’nin değersizleştirilmesine çalışıldığı” da konuşuluyor. Bunun amacı da “Bu yıl iyi giden ihracat performansının devam ettirilmesi, TL’nin kur avantajıyla bunun sağlanmaya çalışılması” olarak belirtiliyor. Bu yolla cari işlemler açığının kapatılacağı, bunun da döviz ihtiyacının azalmasına neden olup kur üzerindeki baskıyı hafifleteceği tahminleri yapıldığını görüyoruz.
Bir süredir Merkez Bankası’nın, özellikle cari işlemler açığındaki daralma üzerinde durmasının nedeninin bu olduğu, Albayrak zamanındaki “rekabetçi kur” söyleminin böylece devam ettirildiğini söyleyebiliriz.
DANIŞMANLAR YİNE FAİZİN ARTMASINA NEDEN OLACAK
Bu stratejinin kimin tarafından oluşturulduğu sorusuna gelince; eskiden beri Berat Albayrak ile yakın düşünen Cumhurbaşkanlığı ekonomi başdanışmanları işaret ediliyor. Bu danışmanların şimdiye kadar ekonomide söyledikleri hiçbir şeyin tutmadığı bilinirken son karar üzerine sosyal medyada danışmanların “Dolar 3 TL” sözleri ve “Cumhurbaşkanlığı sistemiyle kur frenlenecek, ekonomi uçacak” söylemleri sık sık hatırlatılıyor.
Peki, gelecek yıl için bu hesap tutar mı, yoksa 2022 yılında ekonomisini çok daha kötü bir noktaya getirebilir mi?
Bürokrasi çevrelerinde, “Eğer faiz indirimi için yıl sonu beklenseydi, piyasanın rızasıyla indirim başlamış olacak, bunun 2022 yılı büyümesine katkısı büyük olacaktı, ancak erken faiz indirimi bu hesapları bozdu” yorumlarını duyuyorum. Aynı bürokratlar, bu indirimi yıl sonuna kadar yeni indirimlerin izlemesi halinde tablonun ağırlaşacağını, ortaya çıkacak sonuçların, hedeflenenin tam tersine, 2022 yılı büyümesini zora sokabileceğini söylüyorlar.
Faiz indirim kararının ardından yaşananlar, beklentilerin altında kalsa bile kurlardaki hareketin yeniden başladığını gösteriyor. Dün sabah 8.9 TL’den dönen dolar kurunun gün içinde 8.5 TL civarında seyrettiğini gördük. Dolar-TL oynaklığı ise hazirandan bu yana, yani son üç ayın zirvesini gördü. Yüksek oynaklığın bundan sonra devam etmesi bekleniyor.
Gıda fiyatlarındaki artış devam ederken, Goldman Sachs’ın yıl sonu petrol fiyatları için 90 dolar tahmini yapması, Avrupa’da enerji krizinin büyümesi, Türkiye’nin önümüzdeki aylarda yüksek doğalgaz ve elektrik zamları yapmak zorunda kalacağı tahmini, enflasyondaki trendin yıl sonunda geri dönme ihtimalini giderek zayıflatıyor. Enflasyon yüksek kaldığı sürece, indirilen faiz oranları karşısında, kurlardaki hızlanmanın artması kaçınılmaz olabilir.
Özetle: AKP iktidarı Türkiye ekonomisini kapasitesinin çok üstünde büyümeye zorlayarak, dengeleri iyice bozmaya devam ediyor. Yapılan 1 puanlık indirime karşılık, geçmişte de gördüğümüz gibi, yeni yılda 4-5 puanlık faiz artırımlarıyla karşılaşırsak, şahsen benim için sürpriz olmayacak.