ENSAR NUR - TR724
15 Şubat’ta Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Ofisi (OLAF), yaklaşık bir yıl süren soruşturmanın ardından Frontex bünyesinde geri itmelerin yönetimine ilişkin elde ettiği sonuçları yayınladı.
Le Monde gazetesinden Tomas Statius’un haberine göre, OLAF’ın raporu Yunan sahil güvenliğini yıllardır Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ederek göçmenleri geri itmekle suçluyor. Rapor aynı zamanda Avrupa Birliği’nin en zengin ajansı olan Frontex’in büyük suç ortaklığına dikkat çekiyor.
Frontex’in eski direktörü Fabrice Leggeri’nin istifasında rol oynayan rapor, hazırlandığı tarihten beri Avrupa Komisyonu ile yayınlanması için mücadele eden Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilleri arasındaki savaşın merkezinde yer alıyor. Brüksel’de sınırlı sayıda yetkili ve milletvekilinin bildiği belge, hiç kimsenin okumak istemeyeceği kadar zehirli bir rapor kabul ediliyor.
Frontex’in yeni patronu Letonyalı Aija Kalnaja belgeyi görmediğini söylerken, Fabrice Leggeri’nin uzun süredir en büyük destekçisi olan Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Yunan Margaritis Schinas ise raporu okuyup okumadığını söylemeyi reddetti.
Le Monde’un eriştiği rapor, Frontex’in günahlarını ve Leggeri dönemindeki yönetimin aşırılıklarını ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Rapor ayrıca Yunan makamlarının göçmenleri Avrupa topraklarına girmekten caydırmak için yasadışı “geri itme” tekniklerini yoğun bir şekilde kullandığını da teyit ediyor.
30 Haziran’da Yunan yetkililer ile yaptığı toplantının ardından AB İçişleri Komiseri Ylva Johansson, “AB’nin dış sınırlarının yasadışı girişlere karşı korunması bir zorunluluktur. Ancak göçmenlerin şiddet kullanılarak ve yasadışı bir şekilde sınır dışı edilmesine derhal son verilmeli” demişti. Yaklaşık bir hafta sonra Strazburg’da Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin önüne çıkan Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ise suçlamaları “Türk propagandası” olarak nitelendirerek reddetmeyi tercih etmiş ve tepki görmüştü.
Rapor medyada çıkan korkunç geri itme iddialarını doğruluyor
OLAF müfettişleri, 129 sayfalık raporlarında uluslararası medyanın iki yılı aşkın bir süredir yazdığı her şeyi doğruluyorlar. Daha da kötüsü, geri itme gerçeklerinin yaygın olarak bilindiğini ve hatta Frontex içinde de kınandığını ortaya koyuyorlar.
Frontex çalışanları farklı zamanlarda tanık oldukları yasadışı geri itme eylemlerini üstlerine ilettikleri raporda yer alıyor. Ancak Leggeri yönetimi geri itmelerin kamuoyunda duyulmasını engellemek için şikâyetlerin üstünü örtmüş. Nitekim bir Frontex yetkilisi, “Yönetimin bilgi saklamak ve sorumluluktan kaçınmak istemesi gibi tekrar eden bir durum vardı” diyor. Leggeri’nin bir yakını ise, “Sanırım o sırada Leggeri Yunanistan’ı korumak istiyordu. Ajansın en çok destek verdiği ülkedir. Ama kimse onun bu riski neden aldığını anlamıyor” ifadelerini kullanıyor.
Yine bir Frontex çalışanının OLAF’a verdiği ifadede, Frontex’in merkezine geri itmelerin rapor edildikten sonra kurumun Yunanistan’ı uyarmak yerine gözlem uçaklarını geri çekerek sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını söylüyor. Kurum yönetimi, olası türbülanslardan ya da itibar kaybı risklerinden kurtulmak için geri itmelere tanık olmamayı tercih etmiş.
Frontex açısından en çok sıkıntı verici durum ise Yunanistan’daki operasyonlara mali açıdan dahil olması oldu. Her ne kadar Leggeri Ocak 2021’de yaptığı açıklamada “Frontex’in bu sınır dışı işlemlerine doğrudan ya da dolaylı olarak karıştığına dair herhangi bir kanıt bulamadık” dese de OLAF Frontex tarafından ortaklaşa finanse edilen en az 6 Yunan botunun Nisan ve Aralık 2020 arasında 10’dan fazla geri gönderme operasyonuna katıldığını tespit etti.