ERDOĞAN, TERÖRİST VE SALTANAT [SELİM GÜNDÜZ]
Yurtdışında rastgele sokağa çıkıp bir yabancıya Türkiye’yi sorun, şunları duyarsınız:
“Diktatörlük”
“Suriye gibi bir ülke”
“İşid’e sahip çıkan bir yönetim var”
“Hızla bir ortaçağ ülkesi olma yolunda”
“Şizofren ve paranoyak bir yönetim var”
Farklı bir cevap alma ihtimali yok.
Dünya ne olduğunun farkında. Bu sebeple de “darbe teşebbüsü masalını” yemiyor.
Çünkü dünya, Türkiye’yi aynı manşetlerle çıkan 15 gazeteden, aynı saçmalıkları seslendiren 20 TV’den öğrenmiyor.
HERKESİ KÖR ALEMİ SERSEM SANMAK!
“Herkesi kör, alemi sersem” zannettiklerinden “dış dünya niye bize inanmıyor” diye dertleniyorlar.
Oysa 100 bin masum devlet memurunu yargısız bir şekilde meslekten ihraç etmeye nasıl bir beyin teşebbüs edebilirdi ki?
1000’lerce okulun kapatmaya, yüzbinlerce öğretmeni işsiz bırakmaya ancak bir diktatörlüğün yelteneceğini tabi ki görüyorlar.
Ancak darbe girişimini bahane edenler ertesi günü 2500 yargıcı meslekten atmaya kalkardı.
Bunu elbette fark ediyorlar.
Ancak şizofren bir anlayış herkesin internette indirebileceği bir programı indirdi yüz binlerce insanı hapse atmaya kalkar.
Ancak paranoyak bir yönetim muhalif tüm TV yayınlarını despotik bir KHK ile kapatır.
Bu nedenle kendilerini parçalasalar da dünya kamuoyuna “bir diktatörlüğü”, “demokrat ülke” diye yutturamıyorlar.
TERÖRİST KİM?
İkinci yutturmaya kalktıkları mesele hizmeti terörist gösterme.
Malum zat önceki gün Hitler’in propaganda bakanı Gobbels’in “yalanları ısrarla tekrarlama” tavsiyesine uyup milyonuncu defa terörist ithamında bulunmuş.
Değmez ama her biri bir başka facia olan laflarına bir bakalım:
“Amerika bizden terörist istediği zaman biz hemen paketleyip gönderiyoruz, ‘mahkeme kararı, şu, bu’ demiyoruz. 85 koli dosya gönderdik. Terörist mi? Terörist, ‘Tamam gönder.’ Gönderiyoruz”
Öncelikle ABD kimseyi yargılamadan infaz etmez. “Hukuk ve mahkeme” diye bir şey var çağdaş dünyada. Obama çıkıp “falan terörist” dedi diye mahkemeler peşine takılmaz. Bizim bir kısım “kitapsız” yargıçlar gibi “ruku ve secde”ye gitmez. Devlet başkanı yargıya müdahale ettiği gün makamını kaybeder.
Ne demişti ABD Başkan Yardımcısı Biden: “Fedaral mahkeme dışında kimse iade kararı veremez. Başkan bunu kendisi karar veremez. Obama bunu yaparsa görevden alınır.”
85 koli dosya dediği ne?
Havuz medyasının 3 yıldır kustuğu zift. Havuz yalanları. İftira balonları…
Biri yalanı üflüyor, biri yazıp manşet yapıyor, biri de delil diye koliliyor!
ABD’lileri ahmak sandıkları için tercüme bile etmeye gerek duymadan hepsini paketleyip yollamışlar.
Oradaki hakimler de bakıp diyecekler ki “Ooo 85 koli! Demek ki suçlu, o zaman geri yollayalım.”
Allah aklı alınca ne diyebiliriz ki başka?
Devam ediyor: “Ama bir terörist hâlâ 17 yıldır 400 dönüm arazide saltanat sürüyor, bize teslim etmiyorsunuz.”
Tüm yargıyı peşine takmış; dilediği terörist, dilediği suçsuz.
“REZA SUÇSUZ!”
Ne demişti Reza için geçenlerde “Kaldı ki Bakanlıklarımızın yaptıkları çalışmalara göre, bu kişinin bir suçu da bulunmuyor.”
Be birader, adam senin kabinenin nerdeyse tamamına rüşvet yedirmişti. Nasıl suç bulsunlar?
Ayrıca ne zamandan beri suçları bakanlıklar tespit ediyor?
Neredeyse tüm kabinesine rüşvet yedirmiş adam suçsuz, karınca ezmeyen insanlar terörist!
Hemen her lafı yalan. Gülen’in kaldığı kamp anlayacağı dilden ifade edersek “kupon arazi” değil. Taşlık ve orman arazi.
Ayrıca 400 değil 105 dönüm.
KİM SALTANAT SÜRÜYOR?
Saltanat işine keşke hiç girmeseydi?
Saltanat şudur:
1.000 TL’lik altın varaklı kadehlerde kilosu 4.000 TL’lik çay içmektir.
Ikea’dan alınmış 19,99 dolarlık sandalyede değil, 75 bin TL’lik ithal koltuklarda oturmaktır.
Türkiye’den gitmiş 300 TL’lik çekyatlarda değil; 500 bin TL’lik Fransız mobilya takımlarına kurulmaktır.
Saltanat, Home Depot’tan alınmış metrekaresi 5-15 dolar halıda gezmek değil; bir işçinin 1 ay boyunca çalışıp ancak 3 metrekaresini dokuyabildiği fiyatı 1 milyon 200 bin TL olan halılarda sefa sürmektir.
Yani saltanat sürenler, bir kırsal arazide helal parayla inşa edilmiş vasat taşra evlerinde veya 3 yıldızlı bir otel binasında yaşayanlar değil; kaçak ve ruhsatsız 1.100 odalı sarayda yaşayanlar ve de milletin milyonlarca lira vergisini kendi tabiriyle orada “sövüşleyenlerdir.”
Terörist kim, suçsuz kim bütün dünya farkında.
Varsın 15 gazete ve 20 TV kanalının beyinlerini yıkadığı “yurdum insanı” şimdilik fark etmesin.