CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin vizyonunu ve ekibini tanıttığı toplantıyla Cumhurbaşkanı adaylığını ilan etmiş oldu. Olağanüstü bir durum yaşanmazsa, Kılıçdaroğlu’nun  cumhurbaşkanı adayı olacağına ve Erdoğan’ın karşısına çıkacağına kesin gözüyle bakabiliriz. 

“Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşısında kazanabilir mi?” sorusu siyaset gündeminde artık daha çok tartışılıyor. Haklı olarak, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu işaret eden mesajlarına dikkat çekip Kılıçdaroğlu’nun ideal aday olamayacağını ifade eden gazeteciler var.

Bazı seçim araştırmalarının sonuçlarına bakıp Kılıçdaroğlu’nun da kazanabilecek isim olduğunu düşünenler de var pek tabii. Kazanıp kazanamayacağı konusunda farklı fikirler oluşsa da, halkın nabzını tutabilen herkesin ortak endişesi, Altılı Masa’nın dağılması ihtimali. Liderler beraberlik görüntüsü yerine, kavgalı koalisyon tablosu yansıtırsa, halktan alerjik reaksiyon almaları kaçınılmaz olur.

“Kılıçdaroğlu’nun avantajı ve handikapı: Altılı Masa” başlıklı analizde, bu hususu dile getirmeye çalışmıştık.

Türkiye’de halkın koalisyon hükümetlerine, istikrarlı olmadıkları gerekçesiyle sıcak bakmadığı kanaati yaygın. Avrupa’dan farklı olarak, Türkiye’de insanlar istikrarlı tek parti hükümetlerini tercih ediyor. Erdoğan ve havuz medyası da Millet İttifakı ve Altılı Masaya karşı, bu endişeyi kullanıyor ve algı yönetimi yapıyor.

Oysa ki, farklı partilerin ve kliklerin bir araya geldiği birliktelik sadece Altılı Masa’da yok. Erdoğan’ın da Altılı ve hatta çok daha fazla bileşenli masası var. Ülkeyi Tek Adam rejimi ile yönetiyor gibi bir görüntü veriyor ancak işin aslı öyle değil. 

Türkiye’nin geçmişini kana ve gözyaşına bulayan hiziplerin temsilcileri ile yaptığı ittifakın menfaat birlikteliğini temsil ediyor Erdoğan. Çok istemesine rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu bile görevden alamıyor.

Muhalefet partilerinin oluşturduğu Altılı Masa’da yer alan liderleri biliyoruz. Peki, Erdoğan’ın Altılı Masasında kimler var?

Evvela MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli var. Yüzde 7-8 civarındaki oy oranına rağmen Erdoğan’ı parmağında oynatıyor. Emniyette, adliyede ve mülkiyedeki en kilit noktalara adamlarını yerleştiyor, mafya için af çıkarttırıp liderleri ile pozlar veriyor, Mahir Ünal misali Erdoğan’ın en yakınındaki adamları bile harcayabiliyor. AKP’nin Meclis’te çoğunluğu olmadığı için bu yönden de kendisine muhtaç olduğunu biliyor. Nitekim Erdoğan’a en yakın isimlerden Faruk Çelik, parti tabanındaki rahatsızlığı açığa vurup “Cumhurbaşkanı yüzde 40 oyla seçilsin” teklifini gündeme getiriyor sık sık.

Erdoğan’ın masasındaki üçüncü isim Doğu Perinçek. Derin devletin değişmez muhbiri ve fabrikatörü. Her türlü karanlık operasyonun manivelası. Şimdilerde bilhassa emekli askerler ve yargıdaki nüfuzunu kullanarak Erdoğan rejimine hizmet ediyor. Yer yer tehdit de ediyor. Erdoğan da onu sarayında vesair ortamlarda ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyor.

Erdoğan’ın Altılı Masasının dördüncü ismi Mehmet Ağar. O da Perinçek gibi derin devletin değişmez aktörlerinden. 80’ler ve 90’larda hangi karanlık ve kanlı olay varsa, Mehmet Ağar’ın orada bir şekilde imzasının olduğu herkesin malumu. Erdoğan, yolsuzluklar ve hırsızlıklar deşifre olunca emniyeti, uzun zamandır yakın ilişki içinde olduğu Mehmet Ağar’a teslim etti. Ağar kimi isterse o emniyet müdürü oluyor. Erdoğan, Ağar’a rağmen emniyette adım atamıyor.  

Evet, Abdullah Öcalan da Altılı Masasının aktörlerinden. Erdoğan ne zaman ihtiyaç duysa, pazarlığa oturup Öcalan’dan istediği direk ya da dolaylı desteği alıyor. Öcalan’a kendisi için destek mektubu yazdırıp devletin televizyonlarında, Anadolu Ajansı’nda yayınlatıyor. Çözüm süreci, Öcalan’ın “Erdoğan’ın başkanlığını destekleriz” açıklamasına dayanıyordu. Selahattin Demirtaş, “Seni başkan yaptırmayacağız” deyince Erdoğan süreci bitirdi. Şimdilerde hem Öcalan’a hem de Demirtaş’a jestler yaparak desteklerini almaya çalışıyor Erdoğan.

Erdoğan’ın Altılı Masasının son ve belki de en güçlü aktörü karanlıklar prensi İnan Kıraç. 2014 sonrasında İnan Kıraç ve temsil ettiği klikle ittifak kurdu Erdoğan. Cumhuriyet Gazetesi’nin yargı kumpası ile ele geçirip İnan Kıraç’a teslim etti. İnan Kıraç da mahkemede Erdoğan’ın şahidi olarak Cumhuriyet Vakfı eski başkanı Akın Atalay ve ekibi hakkında aleyhte ifade verdi. Kıraç bir ara yerli ve milli otomobil projesine de katıldı. Şimdi Kıraç’a en yakın isimlerden Tuncay Özilhan, Erdoğan’ın hemen yanında, TOGG projesinde görev alıyor. Erdoğan son olarak, Necip Hablemitoğlu suikastında Mustafa Levent Göktaş’ın Bulgaristan’a kaçmasını sağlayarak ve suikastı Hizmet Hareketi’ne yıkarak, İnan Kıraç’a bir jest daha yaptı. Levent Göktaş, İnan Kıraç’ın avukatı ve hatta çok ötesinde misyona sahip elemanıydı.

Erdoğan’ın Altılı Masasının hikayesi özetle bu şekilde. Tansu Çiller ve Mustafa Destici gibi isimler de var. Ancak etkileri de özgül ağırlıkları da sıfırla eşdeğer. Onlar diğer ortaklara göre küçük menfaatler karşılığında Erdoğan’ın vitrin süsü olmaya razı oluyor. 

Muhalefetin oluşturduğu Altılı Masayı “istikrarsız koalisyon” olarak lanse eden havuz aparatları, Erdoğan’ın Altılı Masasına bakıp ondan sonra konuşmalı.