OHAL Kararnamesi ile kapatılan Bugün Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Erhan Başyurt Koza İpek Holding'e yapılan gasbın belgelerini yazdı. Üsteli bu belgeler Koza İpek Holding yöneticilerinin yargılandığı davanın iddianamesinde yer alıyor...
İşe Başyurt'un TR724.com'da yer alan yazısı
Koza İpek Holding ve bağlı 22 şirkete, Ankara Cumhuriyet Savcısı Musa Yücel‘in başlattığı bir soruşturma gerekçe gösterilerek 26 Ekim 2015’te ‘kayyım’ atandı.
Kamuoyunun canlı izlediği İpek Medya’ya kanlı polis baskını ve kayyım sansürü de bu kararın ardından 28 Ekim 2015’te gerçekleşti.
***
Koza Holding’e yönelik İddianame kayyım atanmasından yaklaşık 2 yıl sonra geçtiğimiz ay Savcı Yücel tarafından mahkemeye sunuldu ve kabul edildi.
İddianamenin medya ile ilgili kısmını yine bu köşede ‘Skandallar Zinciri’ başlığıyla 3 ayrı yazı ile kaleme almıştım.
Skandal iddianamenin tamamını ve eklerini incelemeyi yeni bitirebildim…
Savcı Yücel, eklere koyduğu farklı tarihlere ait MASAK (Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı), Vergi Denetim Kurumu ve BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) raporları ile Koza Holding’e kayyım atanmasına gerekçe gösterilen tüm iddiaların gerçek dışı olduğunu resmen itiraf ediyor.
***
Koza İpek Medya’ya polis zoruyla baskın yapıldığında özgür gazetecilerin çıkarttığı son gazetenin başlığı, ‘KAYYIMLA GASP’ idi.
Savcı Yücel, iddianame ve eklerinde yer alan resmî belgelerle bu başlığımızın çok yerinde bir tespit olduğunu bir kez daha teyit etmiş oldu.
***
Savcı Yücel’in, sahtecilikten ceza almış ve resmi bilirkişi listesinde yer almayan Şafak Ertan Çomaklı‘ya ait raporu gerekçe göstererek Koza Holding’e yaptırdığı baskın ve sonrasında kayyım atamaya gerekçe olarak gösterilen hususlardan birisi, Koza İpek Eğitim Vakfı’na OYAK’a bağlı Ereğli Demir Çelik’ten yapıldığı iddia edilen 122 milyon liralık havaleydi.
İddianamenin 49 no’lu ekinde yer alan belgeler bu iftiranın MASAK ve BDDK tarafından incelenip, baskın ve kayyım ataması gerçekleşmeden aylar önce Savcı Yücel’e bildirildiğini gösteriyor.
BDDK, 12 Ağustos 2015’te incelemeyi yapıyor ve hatanın AKBANK’tan kaynaklandığını, paranın Erdemir’den İsdemir’e havale olduğunu, Koza İpek Eğitim Vakfı’nın hesabına hiçbir zaman geçmediğini belirliyor.
MASAK da hem bu incelemeyi hem de kendi araştırmasını birleştirip, aynı kesin sonucu 17 Ağustos 2015’te Savcı Yücel’e ‘ivedi’ koduyla bildiriyor.
Savcı Yücel, bu resmi yalanlamalara rağmen Koza Holding’e baskın için bu yalan iddiayı gerçekmiş gibi incelenmesi gereken şüpheli bir hareketmiş gibi mahkemeye sunuyor ve karar aldırıyor.
***
Savcı Yücel, 5 Eylül 2015’te Koza Holding’e soruşturma başlatıyor.
Oysa 20 Mayıs 2014’te Koza Holding’e yönelik vergi denetimi müfettişler tarafından yapılıyor ve suç tespit edilemediği resmi olarak kayda geçiriliyor.
Savcı, 16 Nisan 2015’te yeni bir inceleme daha talep ediyor.
İkinci vergi denetlemesi başlatılıyor. Bu inceleme de kayyım atama kararından iki hafta sonra tamamlanıyor. ‘SUÇ TESPİTİ YOK’ cevabı veriliyor.
***
Yine Savcı Yücel, MASAK’tan da 11 Kasım 2015’te ‘bilirkişi’nin iddialarını incelemesini istiyor.
MASAK, 30 Mart 2016’da ilk teftişini tamamlıyor. Tüm şirketleri ve ortakları inceliyor. Aşağıdaki net hükümlerle iddianın aksine herhangi bir ‘yasa dışı para girişi’ olmadığını kayda geçiriyor.
‘Hesapta kaynağı belli olmayan herhangi bir giriş tespit edilmemiştir…’
‘Şirketlere, kaynağı ticari işlemlerle açıklanamayan herhangi bir nakit girişi olmadığından sermaye artırımı yapan şirketlerin artışları kendi kaynakları ile finanse ettikleri tespit edilmiştir…’
‘Sermaye artırımları öncesi şirketler ve gerçek kişilerin banka hesapları tekrar incelenmiş olup ilgililere şüpheli herhangi bir nakit girişi olmadığı tespit edilmiştir…’
‘Yine yapılan artırımlar öncesi şirketlerin finansal varlıklarının artışları karşılamaya yeterli olduğu tespit edilmiştir…’
***
MASAK, ‘sahtecilikten’ hüküm giymiş ve resmi bilirkişi listesinde yer almayan Şafak Ertan Çomaklı’nın iftiralarının tamamına 4 Mayıs 2016’da nihai raporu ile öldürücü darbeyi indiriyor.
MASAK Raporu şöyle diyor:
‘Müfettişliğimizce yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde, yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’nin yapmış olduğu altın üretiminin, hem Türkiye hem de dünyada yapılan altın üretimleriyle benzer süreçler taşıdığı, madenden çıkarılan altın miktarının üretime başlanmadan önce öngörülebilir olduğu, altın üretimine ilişkin söz konusu şirketin beyan ettiği miktarda altın üretip üretmediğinin tespitinden halen şirket tarafından işletilen maden sahalarında bulunan karotların analize tabi tutulması sonucunda netlik kazanacağı, bunun haricinde yapılacak tüm değerlendirmelerin ve şirket tarafından beyan edilen üretim miktarının gerçek olup olmadığına ilişkin yapılacak randıman çalışmalarının doğru sonuç vermeyeceği kanaatine varılmıştır…’
Üretimden önce sondajlar yapılarak elde edilen bu numene ‘karot’ları, ‘madenin kimliği’ olarak niteleyen MASAK, Koza Holding’in tüm karotların arşivini tuttuğunu, uluslararası bir denetim firması tarafından da numune karotların bağımsız olarak denetlendiğini ve üretimlerin uyumlu olduğunu kaydediyor.
***
MASAK meşhur ‘yurt dışına 7 milyar dolar kaçırdılar’ iddiasını da 4 Mayıs 2016 tarihli raporunda şüpheye mahal bırakmayacak netlikte ve açıklıkta çürütüyor;
‘Genel olarak işlem gören tutarın birden fazla kez mevduata gönderilip geri gelmesi nedeniyle kümülatif toplam artmaktadır. Şirketin anılan işlemleri yasal defterleri üzerinde eşleştirme yapılarak teyit edilmiş olup, giden ve dönen tüm tutarların yasal defterlere kaydedilmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu işlemler kısa vadeli mevduat hesapları olup GERİ DÖNMEYEN TUTAR BULUNMAMAKTADIR…’
MASAK ortakların hesaplarını da tek tek inceliyor ve ‘Banka hesaplarına giren tutarların tamamına yakınının ortaklığı bulunduğu şirketlerden gelen yasal gelirleri olduğu, yasal gelirleri dikkate alındığında kaynağı ŞÜPHELİ GÖRÜLEN HERHANGİ BİR NAKİT GİRİŞİ OLMADIĞI sonucuna varılmıştır…’ diyor.
***
MASAK, 4 Mayıs 2016 tarihinde Bilirkişi Raporu’nda yer alan ‘1.288.800 TL ortaklara örtülü kazanç aktarımı yapmıştır’ iddiasını da inceliyor. İşte iftirayı bir kez daha ortaya çıkaran sonuç:
‘Hesapları incelenmiş olup bahsedilen tutara temas edebilecek veriye ulaşılamamıştır. Konuyla ilgili olarak Bilirkişi Şafak Ertan Çomaklı’dan telefon aracılığıyla dört kez bilgi istenilmesine rağmen bilgi alınamamıştır… Yasal kayıtlar ve istisna uygulaması mevzuata uygun görülmektedir…’
İlginç olan iftirayı atan ‘bilirkişi’ MASAK müfettişlerinin tüm ısrarlarına rağmen, söz konusu iftirasının kaynağını ortaya koymaktan kaçıyor.
***
4 Mayıs 2016 tarihli raporunda MASAK, baskın ve kayyım atamaya gerekçe yapılan ‘silahlı terör örgütüne finansal destek sağlanıyor’ iftirasını Koza Holding ve tüm iştiraklerini ayrı ayrı inceleyip net ifadelerle yalanlıyor:
‘Firmaların banka hesapları üzerinde yapılan incelemede bilgi istenilen kişilerin (FETÖ ile irtibatlı) bahsi geçen kuruluşlara para aktardığına ilişkin bir husus tespit edilmemiştir…’
***
Tüm iftiralar ve Savcı Yücel’in baskın ve kayyım atamaya dayanak yaptığı tüm iddialar, MASAK, BDDK ve Vergi Denetleme Kurumu tarafından teker teker çökertiliyor.
Bu durumda savcının yapması gereken tek şey, atanan kayyımların işine son verip şirketleri sahiplerine iade etmek…
Ne var ki Savcı Yücel tam aksi yönde gayretlerine devam ediyor.
25 Nisan 2015’te Koza Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi ve İpek Ailesi’nin ferdi Cafer Tekin İpek’i tutuklatıyor.
İfadede, ‘Abin Akın İpek’e ulaşamadık seni aldık’ diye de açık açık söylüyorlar.
Tekin İpek 1 buçuk yıldır hâkim karşısına çıkarılmadan bir ‘esir’ olarak tutulmaya devam ediyor.
İpek Ailesi’nin babadan miras kalan malları da dahil el konulmuş ve gasp edilmiş durumda…
***
Hukuksuzluklar bunlarla da bitmedi.
15 Temmuz hain darbe girişimi bahane edilerek 9 aydır kayyımlar tarafından yönetilen Koza İpek Holding ve tüm iştiraklerine OHAL kararnamesi ile el konuldu. TMSF’ye devredildi.
TMSF, geçtiğimiz hafta Koza İpek Medya’ya ait isim hakları ve cihazlarını satışa çıkardı.
‘Sahtecilikten’ hüküm giymiş bilirkişi listesinde yer almayan bir kişinin iftiraları, Savcı Yücel’in devletin tüm resmî kurumlarının aksi yöndeki raporlarını yok sayması sonucu kayyımla başlayan ve el koymayla devam eden tarihin en büyük gasplarından birisi yargı eliyle icra ediliyor…
Skandal değil skandallar zincirinde insanlığın yüz karası bir hak ve hukuk katliamı yaşanıyor.