Türkiye'nin merakla beklediği davayı başından beri takip edenn gazeteci Adem Yavuz Arslan'ın TR724.com için yazıdığı haber izlenim...
Tanıklığının ikinci gününde Hakan Atilla’nın avukatları tarafından çapraz sorguya alınan Korkmaz, 17 Aralık operasyonu ve Zarrab’ın Halkbank’la olan ilişkilerine dair ilginç açıklamalar yaptı. Atilla’nın avukatlarının 15 Temmuz darbe girişimine dair soruları ise davada ilginç diyalogların yaşanmasına neden oldu.
HAKAN ATİLLA’DAN MESAJ
Davanın 12.gün oturumları başlamadan önce salona giren Hakan Atilla ile gazeteciler arasında kısa bir sohbet gerçekleşti. Hakan Atilla ‘moraliniz nasıl ?’ sorusuna “iyi tutmaya çalışıyorum” cevabını verdi. Ailesinden uzak olduğu için sürecin zor olduğunu söyleyen Atilla “Ailenizden kimseyi göremedik” diye soran gazetecilere “gelemediler, zor tabi” dedi.
“BU KUŞU KAÇIRMAYALIM”
Savcı, polis Korkmaz’a Zarrab ile Süleyman Aslan arasında yapılan telefon, Whatsapp ve Viber görüşmelerinden örnekler göstererek TÜPRAŞ ödemelerine dair sorular sordu. Korkmaz, TÜPRAŞ’ın petrol paralarının Halkbank’ta bulunan hesaba doğrudan yaptığını, Zarrab’ın Aslan’a ödemeyi bekletip NIOC hesabına talimatla aktarılması sağlamasını talep ettiğini böylece Zarrab’ın bu işlemden de ekstra para kazandığını anlattı. Savcı aynı olaya dair çok sayıda Whatsapp ve Viber yazışması da ekrana getirdi. Buna göre Zarrab’ın talebi üzerine Süleyman Aslan, Tüpraş’ın ödeme sisteminde değişiklik yapmış. Aslan, Zarrab’a gönderdiği Whatsapp mesajında “NIOC işi tamam, planlandığı gibi transfer yapıldı” diyor. Zarrab, telefonda Aslan’a taleplerini anlatırken “Bu kuşu kaçırmayalım” dediği görülüyor.
SAHTECİLİĞİ ABARTMIŞLAR
Daha önce savcı tarafından ekrana getirilen telefon tapelerinde Zarrab liderliğindeki örgütün tamamen hayali ihracatlar yaparak İran’ın parasını akladıkları görülüyordu. Savcı benzer tapelerden örnekler gösterip polis Korkmaz’dan bu görüşmelere dair detayları anlatmasını istedi. Korkmaz, Zarrap ile Hakan Atilla arasındaki bir telefon tapesinden hareketle şunları anlattı: Transit gıda ticareti hakkında telefonda konuşuyorlar. “Hakan Atilla 150 bin tonluk buğdayla ilgili bir ödeme geldiğini fakat gemilere dair rakamlarda tutarsızlık olduğunu söylüyor. 13-15 bin tonluk gemilere 25 bin tonluk yükleme yapılmış gözüküyor diye uyarıyordu Hakan Atilla. Zarrab ise transfer miktarı ile ilgili hata yaptığını söyleyip düzelteceklerini anlatıyor”
Takip eden telefon tapelerinde ise Zarrab, yardımcısı Happani’yi arayıp “dikkatli olmaları, rakamlar konusunda uyardığı görülüyor. Bir başka telefon tapesinde ise Süleyman Aslan, Zarrab’ı arayarak “Dikkat edin, böylesi daha doğru” dediği görülüyor.
“CABBAR REZA”
Bu arada Hüseyin Korkmaz, Aslan ile Hakan Atilla arasındaki telefon tapelerine dair bilgi verirken bu ikilinin Zarrab’tan bahsederken “Cabbar” diye hitap ettiklerini anlattı.
RÜŞVETİN KODU: MİSAFİRLER GELDİ Mİ ?
Savcı 10 Temmuz 2013 tarihli bir telefon tapesini ekrana getirip bu görüşmeye dair sorular sordu. Hüseyin Korkmaz, 10 Temmuz tarihinin Süleyman Aslan’a rüşvet gönderilen tarihlerden birisi olduğunu, teslimatı Zarrab’ın adamlarından Ahmet Murat Öziş’in yaptığını, ayakkabı kutusuna dolarları koyan Öziş’in Aslan’ın evine gittiğini anlattı. Bu esnada savcı bir Viber yazışması ekrana getirdi. Söz konusu ekran görüntüsünde Zarrab’ın Aslan’a “Misafirler geldi mi ?” diye sorduğu, Aslan’ın da “geldi çok teşekkür ederim” dediği görüldü. Savcı bu diyalogun ne anlama geldiğini sorması üzerine Korkmaz “Bu rüşvet şifresiydi” dedi.
“BEYFENDİ TİCARETİN ARTTIRILMASINI İSTİYOR”
Savcı 12 Eylül 2013 tarihli bir Viber yazışmasını ekrana getirip Hüseyin Korkmaz’a bu yazışmaya dair sorular sordu. Söz konusu yazışmada Zarrab’ın Aslanla çeşitli konularda istişare ettiği görülüyor. Söz konusu yazışmalarda Aslan’ın “İhracat isteniyor, biraz para girsin, kaynak oluşsun, büyüsün deniyor. Bir araya gelip konuşmamız lazım” dediği görülüyor.
Savcı burada yer alan ‘ZC’ kodlamasının ne anlama geldiğini sorması üzerine Korkmaz “Zafer Çağlayan, dönemin ekonomi bakanı” açıklamasını yaptı. Aslan’ın “ZC ile görüştük, sizinle bir araya gelmemiz lazım” şeklindeki yazışması üzerine savcı ‘bu hangi toplantı ve kim vardı’ diye sordu. Korkmaz ise “Başbakan ile yapılan toplantıydı” cevabını verdi.Söz konusu Viber yazışmalarının devamında ise şu diyaloglar görüldü:
Aslan:11 Milyar dolar ihracat yapılmıştı.
Zarrab: Onu yapın diyorlar değil mi ?
Aslan: Yöntem bulun yapın bu işi diyorlar. Ben de İran bağlantılı olmaz ama buluruz bir yol dedim. O da bul yap dedi.
ZARRAB’TAN ASLAN’A TALİMATI: CARGİLL’İ KISIN
Savcının ekrana getirdiği bir başka telefon tapesinde ise Zarrab’ın Süleyman Aslan’a ‘Cargil ve Bunge’yi kısın’ dediği görülüyor. Savcının sorusu üzerine Hüseyin Korkmaz şunları anlattı “ Zarrab bir yandan hayali ihracat yaparken bir yandan da legal ticaret yapan Amerikan şirketleri Cargill ve Bunge’nin engellenmesi için Aslan’ı sıkıştırıyordu. Cargil ve Bunge’nin ticareti, Zarrab’ın aklayacağı miktarı azaltıyordu. O yüzden Zarrab, Aslan’an Cargill’i kısın talimatı veriyordu.” dedi.
Savcı daha sonra 23 Eylül 2013 tarihli bir Viber yazışmasını ekrana getirdi. Söz konusu yazışmada Süleyman Aslan’ın Zarrab’a “Yerleşik olmayan şirketlere transit ticaret için izin vermeyeceğimizi bildirdik. İranlılar çok bozuldu. Her düzeyde girişim yaptılar. Bunun meşru ticaret olduğunu söylediler. Ancak biz dik duracağız, ticari banka olduğumuzu vurgulayacağız, geri adım atmayacağız, bilginize” dediği görüldü.
ÇAPRAZ SORGUDA İLGİNÇ DİYALOGLAR
Davanın öğleden sonraki oturumunda ise Hüseyin Korkmaz’ın çapraz sorgusuna geçildi. Hakan Atilla’nın avukatları Hüseyin Korkmaz’a 17 Aralık operasyonundan 15 Temmuz darbe girişimine polis kolejindeki günlerinden teknik takip sistemlerine kadar onlarca soru sordular.
Avukatlar, Korkmaz’a hakkındaki ‘darbe, terör örgütü üyeliği ve görevi kötüye kullanma’ iddialarına dair sorular sordular. ‘İddiaların hepsi saçmaydı’ diyen Korkmaz 15 Temmuz’a dair soruya ise “15 Temmuz’da Türkiye’de lanet olası bir hadise gerçekleşti” dedi.
Korkmaz, avukatın “Darbe girişimi , bir grup askerin hükümeti devirme çalışmasıydı değil mi ?” sorusuna ise “Görünen oydu fakat ben darbe uzmanı değilim. Darbe soruşturmasında da yer almadığım için 15 Temmuz’un detayını bilmiyorum” dedi.
Hüseyin Korkmaz, Ağustos 2016’da Türkiye’den ayrıldığını, 3 ülkeye gittiğini oradan transit uçuşla Amerika’ya geldiğini, yaklaşık 10 aydır da ABD’de bulunduğunu anlattı. Atilla’nın avukatları sırasıyla tüm rüşvet fotoğraflarını ve teknik takipte elde edilen görüntüleri ekrana getirip Korkmaz’a ‘Atilla’nın rüşvet alıp almadığını, Zarrab ile teması olup olmadığını sordular. Korkmaz Atilla’nın rüşvet aldığına dair bir bilgileri olmadığını anlattı.
Polis Hüseyin Korkmaz, avukatların sorusu üzerine detaylı olarak Türkiye’deki telefon dinleme sistemini anlatıp hakkındaki ‘yasa dışı telefon dinleme’ iddiasının tamamen uydurma olduğunu söyledi. Hakim Berman’ın ‘Türkiye de hiç mahkemeye çıktınız mı ?’ sorusuna ise “Evet çıktım ve ilk duruşmada serbest kaldım. Çünkü hiç görev almadığım, hiç bir imzamın olmadığı bir soruşturma nedeniyle tutuklanmıştım ve 17 ay hapis yattım” dedi.
BEN POLİSİM
Hüseyin Korkmaz, Atilla’nın avukatlarının darbe suçlamasına dair sorularına ise şöyle cevap verdi “8 yıl eğitim aldım. Her zaman aldığım maaşın hakkını vermeye çalıştım. Söz konusu operasyonda tüm polisler yapması gerekeni yaptı.Suça karışan siyasiler kendilerini aklamak için bizi suçladılar. Terörist dediler, şucu bucu dediler. 18 Aralıktan bu yana bunlarla suçlanıyorum. 4 yıl geçti aradan. Hala delil uydurmaya çalışıyorlar. Benim terörle, darbeyle ilgim yok. Ben polisim ve polislik yaptım. Yolsuzluk ne kadar ahlaksızsa onunla mücadele de o kadar onurludur” dedi.
Hüseyin Korkmaz, Atilla’nın avukatlarının Cemaat’e dair sorusuna ise “Benim örgütle bir ilgim yok.Cemaat mi dersiniz, terörist mi dersiniz ne derseniz deyin. Benim ilgim yoktur. Ben polisim” dedi.
OPERASYONA BAŞLARKEN SİYASİLERİ BİLMİYORDUK
Hüseyin Korkmaz, avukatların polis kolejinin sorularının çalınması iddiasına dair sorularına “bu davadan bilgim yok. Bunlar yazılıp çizilen şeyler ama ben şahit olmadım” dedi.
Avukatların “polis kolejinden mezun olduktan kısa süre sonra önemli görevlere getirildiniz ve ülkenin başbakanını, bakanlarını, iş adamlarını soruşturdunuz, bu tuhaf değil mi ?” diye sorması üzerine “Biz soruşturmaya başladığımızda siyasilerin dahil olduğunu bilmiyorduk. Başlangıçta kara para aklama ve sahtecilik ile başlamıştık. Ama birinci ayın sonunda Süleyman Aslan’a ilk rüşvet gönderildi. Ardından diğer bakanlar dahil oldu. O zaman Muammer Güler İçişleri Bakanı değildi mesela. Başbakan’ın dahil olduğunu bilmiyorduk. Ben bunları bilemezdim” dedi.
Korkmaz “Böyle bir soruşturmayı hakkıyla yapabildiğim için gururluyum, Allah’a şükrediyorum” dedi.
BU SORUYA CEVAP VEREBİLMEK İÇİN BAĞIMSIZ BİR MAHKEME HAYAL ETTİM
Atilla’nın avukatlarının Hüseyin Korkmaz’a ‘Spark yazışması’ ile ilgili sorular sorması mahkemede ilginç diyaloglara neden oldu. Avukatın ‘Hakkınızdaki iddianamede Spark üzerinden yaptığınız yazışmada ‘Bakanlar Kurulunu burada toplayacağız’ dediğiniz iddia ediliyor” diye sorması üzerine “Bana bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkür ederim. Ben bu soruya cevap verebilmek için bağımsız bir mahkeme hayal ettim” dedi. Bunun üzerine Hakim Berman müdahale edip “Sadece soruya cevap verin” dedi. Hüseyin Korkmaz ise “bu soruya cevap vermek istiyorum” dedi.
Korkmaz şöyle devam etti “Bana iftira atıldı. Bunun yüzünden 1,5 yıl yattım. Hiç görev almadığım bir operasyon yüzünden tutuklandım. Spark yazışması dedikleri şey tamamen kurgudur. Sahte olduğunu belgeleri ile ortaya koyabilirim” dedi.
Korkmaz’ın çapraz sorgusu Perşembe sahabı devam edecek.
AVUKATLARDAN KRİTİK HAMLE
Atilla’nın avukatı Cathy Fleming, Korkmaz’ın ifadesinin ‘ön yargılı, yanlış ve aşırı’ olduğunu iddia ederek “yargılamanın hükümsüz kılınması için” mahkemeye başvuruda bulundu. Yargılamanın hükümsüz kılınması yolundaki talebin önemine dikkat çeken Berman, başsavcılıktan yazılı olarak cevap istedi. Berman savcılıktan, Korkmaz’ın tanıklığını dayandırdığı bilgilerin nereden ve hangi yolla geldiğini daha ayrıntılı olarak anlatmaları gerektiğini vurguladı.